15.BÖLÜM
Gökhan koskoca adam olmasına rağmen hala annesinin kollarında küçük bir çocuktu. Annelerin gözünde hiçbir çocuk büyümezdi zaten onlar hep küçüktü. Annesi Aysel Sultan çok derin ve dik bir kadın olmasına rağmen oğlu için belini bükmeye değerdiğini hep gösteriyordu. Bu manayı Gökhan çok iyi kavrıyor ve daha sıkı sarılıyordu.
Aysel Sultan aşağı inip ecza dolabından ayağının yarası için gerekli malzemeleri aldıktan sonra oğlunun odasına tekrar girmişti. Gözleri onu odasında görmeyince içi bir an endişelense de banyodan çıkan Gökhanı görür görmez içine ferahlık geldi. Gökhanı yatağa oturtup güzelce pansuman yapıp sargı bezi ile yarasını sarıp oğluna tekrar sarıldı. Asil duruşu oğlunda eriyordu. İyi geceler öpücüğü ve vedasından sonra herkes kendi odasına uyumak için çekildi.
Saatler 5.05 i gösteriyordu. Aysel Sultan , Gökhanın odasını bile yankılandıran bağırışı ile uyanınca ; üzerine hızlıca bir şey alıp doğru Gökhanın odasına yatağından fırladığı gibi ışık hızıyla girdi.
Gökhan başını ellerinin arasına almış öylece üzüntülü oturuyordu. uzun zaman sonra onun ilk defa bu kadar üzüntülü olduğunu görüyordu. Hemen yanına gelip "ne oldu" diyerek merhametle başını okşayarak sordu.
Gökhan nevresimi eliyle hızla üzerinden kitap sayfası çevirir gibi sıyırdı. Giri desenli çarşafı kanayan ayak bölgesinde küçük kan gölüne dönmüştü. Annesi de kendisi de şaşkındı
-Yine aynı kabusu görüyordum nerde olsam da olayım aynı şekilde rüyamda da orda oluyorum ve her defasında bir kadın görüyorum yüzü 3 kişinin yüzüne dönüşüp kahkahalarıyla karşılaşıyorum. Dedi Gökhan
-Hayırdır inşallah oğlum dur önce şu ayağını tekrar saralım sonra çarşafı değiştiririz.
Aysel sultan sargıyı açıp gördüğü manzara karşısında bir çığlık attı .
- oğlummm !!! Ne yaptın sen bunu nasıl yaptın ? deli misin sen ?
-Neyi anne diye sordu merakla ve ayağının altına bakmaya çalıştı ve o da birden şaşırıp kaldı
-Anne bu bu bu nasıl olur diye kekelemeye başladı. İçlerine korku sarmıştı ikisininde annesinin şaşkınlığı hala devam ediyordu
-Nasıl yani sen yapmadın mı oğlum ?
-Anne delirdin mi sen? ben niye böyle bir şey yapayım?
- Ayağının çizik olduğu yerde yarım daire şeklinde bir yarılma daha oluyor ve senin haberin yok öyle mi dedi şaşkınlığı kızgınlığına karışarak .
Sonra tekrar pansuman yapıp iyice sardıktan sonra saat 5.47 sularında idi.
Annesi gökhanın ayağını güzelce sarmıştı ki bir den gökhanın odasındaki ayna boydan boya yıldırım şeklinde yarılınca aysel sultanın çığlığı basıp gökhanın boynuna sarılması saniyeleri bile bulmamıştı.
İkisinin ağzı açık kalmış "ne oluyor burda şaşkınlığı içinde kalmıştılar.
Gökhan annesinin kolunu boynundan çekerek kurtularak birden kalkıp aynaya doğru yaklaşınca yarılmış ayna parçalarının arkasında siyah saçları dağınık halde önünde yüzünü kapatmış beyaz giyinmiş bir kadın yansımasını arkasında belirdiğini görür görmez arkasına baktı . Ama me yazık ki görüntünün orda olmadığını görmesi hayal kırıklığına uğratsada içine tam ferahlık gelmişti ki aynaya tekrar dönünce birden yüzüne karmaşık yüzlerlr çevrili bir karartı yüzene doğru akınca Gökhan aniden başını yastığından kaldırıp gözlerini çığlık atarak açtı ve uyandığında güneş doğmuş olduğunu ve annesinin yanında olmadığını gördü.Şok olmuştum ne bunlar , neyin nesi hiçbir bok anlamıyordum. Çarşafı açıp ayağımdaki sargıyı açmaya çalıştım hızlıca ve sonunda içimi oh dedirten bir manzarayı gördüm ve rüyanın sıkıntısıyla oluşan endişem benim ayağımda tek yarığı görünce gitti. İnsan yarasını görünce rahatlar mı evet rahatlamıştım çünkü hiçbir şey gerçeği yansıtmıyordu tek gerçeklik tüylerimin diken diken olması ve aynanın hala sağlam durduğuydu. Elimi yüzümü yıkayıp aynadan buz gözlerimin içine bakıyordum rüya diye içimde geçiştirirek sakinleşmeye çalışıyordum . Ama ne hikmetse gerçek gibi beni etkiliyordu.
Üzerimi hızlıca giyip merdivenlerden aşağı inerken annemin televizyondaki haberlere dalmış olduğunu gördüm. Ben "günaydın diye seslenmem ile Aysel Sultan ayağa kalkıp "nasıl oldu ayağın ?" sorusuna "sargıyı açıp attım .. iyi gibi , sorun yok galiba " diyerek cevap verdim.
-Oğlum olur mu öyle şey mikrop kaptıracaksın bak sonra !!! getir şu sargıyı da tekrar yapalım. " Dedi kızgınlıkla
-Anne!! ben ayakkabımı nasıl giyeceğim ?
-"işe gitmezsin sende !!! olur biter. illa gitmek zorunda değilsin ki hem Didem evirir çevirir orayı, sen merak etme "diye beni kalmaya ikna etmeye çalışıyordu . O kadar hazırlanıp giyindim buna işe gidiş yakışır diye içimden geçiriyordum ama Aysel Sultan dediyse ikiletmiceksin onun meşhur topuklularını kocaman adam olsam da bana yine tattırırdı . Sonuçta ona göre hala küçük bir çocuğum . Kahvaltı masamıza hep beraber huzurla oturduk.
Kahvaltımızı yaparken üzülmesinden endişe ettiğim için rüyamı anlatmamayı yeğledim. Bugün annemin günüydü sonuçta biricik oğlu gitmiyecekti bir yere. Kahvaltımızı süslenmiş güzel hoş espiriler ve gülüşlerle bitirmemiz üzerine annem üzerine değiş talimatı verdi bana
- "Hay Hay Aysel Sultan öperim senin sert bakışlı gözlerini "
-Bak sen alayda geçiyor benimle şımarık çocuk !!!
-Sayende şımardım Gül Sultan deyince gülmeye başlayarak
- Terlik geliyor bak yolda dedi.
-Tamam tamam kaçtım ben diye hızlıca yukarı çıkarken ayağımın ucu diğer basamağın ucuna gelince kayıp yere düştüm birden, gözlerim kararmaya başladı. Sonrasını hatırlamıyorum bile.
Gözlerimi açtığımda annem elimden hüzünlü hüzünlü ağlamamak için dik durmaya devam etmeye çalışsa da boynu eğilmiş öylece duruyordu. Selininde yanımda olduğunu geçen gün aldığımız kumaş ve giydiği paltosunu görünce anladım. Annem gözlerimi açınca hemen boynuma sarıldı ama alnımda koca bir şeyin sarılı olduğunu gördüm acısı derimi sarıp sıkıyordu. Ama annemin sarılışı iyi geliyordu bana . Selin çok geçmiş olsun verilmiş sadakanız varmış dedi . O da ne demek diye içimden geçiriken teşekkur ederim dedim. O sırada doktor içeri girip
- Gökhan Bey ilaçlarınızı alıp taburcu olabilirsiniz iyisiniz merak etmeyin sözleri annemin yanan yüreğine yağmur oluyordu. Selin ve annem kollarıma girip beni annemin arabasına götürdüler . Selin beni arabaya getirdikten sonra hastanenin karşısından ilaçları alıp geldiğinde biz selinle arabanın arka koltuklarına geçip başbaşa kaldık . Annem direksiyonu çevirip evimize doğru yola koyulmuştuk.
- Ne oluyor sana böyle nazar mı var üzerinde dün geceden beri başına gelmedik şey kalmadı.
Hakikaten ne oluyordu bana hiç bir şey anlamıyor olayın akışındaki belaları mıknatıs gibi çekmeye başlamıştım sanki .
Selin bana bakarak " Ben biliyorum aslında" diye sadece benim duyacağım şekilde mırıldanmıştı. O sinsi gülüşleriyle gözlerime benimle olduğu anıları gönderiyordu ve hatırlatmaya çalışıyordu.
Bende o göndermeyi anlayınca onun gülüşüne tebessümümle karşılık verdim. Eve sonunda ulaşmıştık ben odama geçmek isterken Aysel Sultan salondaki koltuğa yerimi hazırlatma emri verdi evdeki temizlikçi kadına. Gözünün önünde olmamı istiyordu belli . Biraz zaman geçtikten sonra benim için hazırlanan yatağa geçip dinlenmeye başladım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Satiriasis
Romanceİlk deneyim Her türlü karışıklığın içinde buz rengi mavi gözlerinde bir aşkı bulduğunu zanneden adamın karşılaştığı tehlikeli oyunlara karşı dirineşi +30 KİTABIN BÖLÜMLERİNİ OKURKEN ÖNYARGILI BAKARSANIZ BAZI DURUMLARI FARKETMENİZ ÇOK ZOR OLACAK