"Temmuz?"
Onun burada ne işi vardı? Ne zaman, nasıl gelmişti buraya? Ona soracak o kadar sorum vardı ki!
"Hoş geldin demek yok mu, kuzen?"
Tanıştırayım, Temmuz. Kuzenim. Sevgili amcamın, sevgili oğlu. Hemen yanlış bir izlenime kapılmayın. Temmuz'u severim. Hem de çok. Hayatımda, okula gitmeden önce, tanıdığım en iyi ve bana en yakın olan insandır Temmuz. Yıllardır görmüyordum onu. Ne kadar özlemişim! Ben ne zaman sıkışsam yardımıma koşar, amcam beni azarlarken beni savunur, akşam yemeği yasağımda bana gizlice yemek getirirdi. Neredeyse varlığını unutacaktım. Görüşmeyeli tam 5 sene olmuş.
Hemen Temmuz'un kollarına atladım. Evrim geçirmiş olmasına rağmen bu simayı asla unutamazdım. Bu gözler, bu yüz hatları, bu yumuşak saçlar ve asla değişmeyecek olan hoş kokusu...
"Aman Allah'ım hiç değişmemişsin!"
"13 yaşındayken kaslarımın olduğunu sanmıyorum."
Şaka manasında koluna hafifçe yumruk attım.
"Karanlıkta olsak bile güzelleştiğini görmek zor değil."
Utanıyorum.
Sadece gülümsemekle yetiniyorum. Tatlı bir gülümseyiş, utangaç, mütevazı...
"Sanırım üstünü giyinmelisin, biraz uygunsuz oldu ha?"
Utandım mı demiştim? Alevlendim, kül oluyorum. Utanç beni öldürecek.
"Dışarı çıkarsan..."
"Ah, tabii, hemen dışarıdayım."
Temmuz dışarı çıkınca hemen ışıkları açıp dolabıma yöneldim. İç çamaşırlarımı giydim ve banyoya ilerledim. Saçımı hemen kuruttum ve taradım. Tekrar odama girip pijama mı yoksa günlük kıyafet mi giymeliyim diye düşündüm. Artık küçük değildik, bilmiyorum, eski samimiliğimiz kalmış mıydı?
Temmuz kapıya vuruyor.
"Bayılmadın ya?"
"Bir dakika!"
Ses gelmiyor. Beklediğini anlıyorum ve dolaba yöneliyorum. Gözüme kestirdiğim ilk eşofmanı alıyorum. Eşofmanı altıma geçirip üstüme yarım kollu bir body giyiyorum.
Kapıyı açıp dışarı çıktığımda Temmuz'un 'hele şükür!' diyen bakışları biraz gülmeme neden olmadı değil.
"Bu akşam evde kimse olmayacak, salona geçebiliriz."
Amcam olunca hep odama tıkılmak zorunda kalırdım.
"Tabii."
Aşağıya indik. Salondaki rahat koltuğa oturduk ve bir süre sessizlik hâkim oldu.
En nefret ettiğim durumdu işte bu. Konuşacak bir şeyin yok ve mal gibi bekliyorsun. Ah, rezillik!
"Sen... Neden geldin?"
"Gelmemeli miydim?"
"O anlamda sormadığımı biliyorsun!"
Gülüyoruz.
"Küçük kuzenimi görmeye geldim."
"Hey, aramızda sadece bir yaş fark var!"
Gökyüzünün yedinci katına kadar uçurabilecek bir gülüş bu.
"Yorgun görünüyorsun, yarın sabah konuşmaya ne dersin?"
Gözlerime yavaştan bir ağrılık çökmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Tozu ◐
RomanceGüneş, annesi ve babasını bilinmeyen bir nedenle küçük yaşta kaybetmiş, amcasıyla yaşayan 17 yaşında zengin bir ailenin kızı. Yıllarca okula gitmemiş, tonlarca özel ders almış, yaşıtlarına göre oldukça akıllı. Peki bu kızı hiç bilmediği bir yer ola...