10. Bölüm

18.8K 432 25
                                    

Benim duygularımla oynamıştı. O pislik herif benim duygularımla oynamıştı! Lanet olsun! Göz yaşlarımı sildim. Burnumdan soluyordum. Çok sinirlenmiştim. Ve ben sinirlendiğimde istediğimi gerçekten alırdım. Bir süre bekledim ve sonra içeri bir hışımla daldım. Gözlerim Başak'ı arıyordu. Bulunca hızlı adımlarla yanına gittim ve ellerimi ceplerine sokarak uyuşturucu aradım. Elime gelen küçük paketleri hissettiğimde zaferle elimi havaya kaldırıp gülümsedim. Başak ne olup bittiğini daha yeni anlıyormuşcasına yüz ifadesi değişti. Ege'yi bu tarafa gelirken gördüm. Elimi sertçe tuttu.

"Seni lanet olasıca!"

Arsızca gülümsedim ve kulağına fısıldadım.

"Ben istediğimi alırım seni soytarı!"

Dikkatini dağıtmak için parmağımı yanağına götürdüm ve uzun tırnağımla küçük bir çizik attım. Gözleri gözlerime kilitlenmişti, acı çeker gibi bir hali yoktu. Ben hala utanmadan gülüyordum. Onun dikkatinin dağıldığından emin olduğumda malum yerine bir tane geçirdim. Tabii elimi sıkan eli gevşediğinde ben de kaçma fırsatı buldum. Koşarak uzaklaştım. Nefesim kesilecekmiş gibi geliyordu. Elimden geldiğince hızlı koşmuştum. Yeterince uzaklaştığımı düşündüğümde durdum ve sırtımı binaların birinin duvarına dayadım. Cebimden pakedi çıkarmıştım. Pakede bakınca ona olan arzum artıyordu. Mutlu olmak için ne gerekiyorsa yapacaktım. Mutlu olacaktım değil mi? 

Pakedi titrek ellerimle açtım ve pipeti çıkardım. Derin bir nefes aldım. Bu ikinci olacaktı. Pipeti tozun üstüne koydum ve yavaşça çekmeye başladım. Bu sefer kusma isteği öncekinden azdı. Kendi kendime dayanmamı söylüyordum. Mutlu olacaksın, dayan diyordum. Bir süre sonra yine o rahatlamayı yaşadım. Arsızca gülümsedim. Ayağa kalktım ve arabamı bulmak için tüm gece dolaştım. Bu sırada da bir bara uğrayıp birkaç şişe içki bitirmiştim. O adama verdiğim paranın dışında da param vardı.

Sokaklarda kendi kendime gülüyor, boş boş dolaşıyordum. Bir ara dengemi kaybedip düştüm. Bir süre ne olduğunu anlamadan yerde oturdum. Sonra halime gülmeye başladım. Ama deli gibi gülüyordum, bağırıyordum resmen. 

"Güneeeeş! Sen bu hallere düşecek kız mıydııın yavruuuuum? Ahahahaha!"

Resmen kafayı bulmuştum. Bir süre sonra kahkahalarım hıçkırıklara, göz yaşlarına dönmüştü. Bu sefer de hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Zorla ayağa kalkıp arabamı aramaya devam ettim. Hala ağlamaya devam ediyordum. Sonunda arabayı bulmuştum. Tabii arabayı bulunca Ege'nin mekanının önünde olduğumu da anlamıştım. Acaba gitmiş miydi? Lanet olsun neden onu düşünüyordum ki? Arabaya bindim ve başımı geriye yasladım. Sanırım uykuya dalıyordum.

"Kapıyı kilitlemeyi akıl etmeliydin"

Amanın! Aniden gelen sesle irkildim ve küçük bir çığlık attım. Yanımdaki adamın yüzü, arabanın sağ tarafına ışık durmadığından karanlık olduğu için tam gözükmüyordu. Ama bana birini hatırlatıyor gibiydi. Kalbim delicesine atıyor, karşımdaki bir çift koyu göze bakıyordu gözlerim. Kafasını yavaşça ışığa -aynı zamanda da yüzüme iyice yaklaşıyordu- doğru getirmeye başladı. Sokak lambasının ışığı yavaş yavaş yüzünü andınlatırken ben gittikçe daha çok şaşıyor, daha çok heyecanlanıyorum.

"Ege"

Yine yüz yüzeydik işte, yine nefes nefese...

"Aldın değil mi, laneti?"

Sadece gülümsedim, arsızca.

"Aldın"

Kafamı salladım.

"Bana benden uzak dur derken, arabama biniyorsun"

Cevap vermedi, sadece boş boş baktı. Gözleri yavaşça dudaklarıma kayıyordu. Aman Allah'ım, kalbim yerinden çıkacaktı sanırım! Dudaklarını araladı ve tekrar gözlerime baktı. Benim dudaklarım da farkında olmadan hafifçe aralanmıştı. Nefes alışlarımız hızlanmıştı. Gecenin bir yarısında ve boş bir arabada bunu rahatça duyabiliyordum. Onun sıcak ve lanetli nefesi nefesime karışıyor, ciğerlerime giriyordu. Sadece birbirimizin yüzünü inceliyorduk,sessizdik. Ege elini kaldırıp saçlarımı bir tutarını alıp kulağımın arkasına attı ve elinin tersiyle yanağımı okşadı. Bu çocuk ne yapmaya çalışıyordu? Benden uzak dur diyordu, bana yaklaşıyordu. Onun yanında hiç hissetmediğim şeyleri hissediyordum.

Ege, yaklaşmaya devam etti ve dudaklarımızı birleştirdi. Ama bir öpüşme değildi bu, masum bir öpücük de...

Sadece birbirine değen iki dudak vardı. Derin nefesler alıyordum. Sakinleşmek imkânsızdı. Daha fazla dayanamayacaktım. Kendimi geri çektim ve sertçe koltuğa yaslandım. Sesli bir nefes verdim.

"Kafamı karıştırıyorsun"

Hala nefesimi düzene sokmaya çalışıyordum. Ege ise kıkırdayıp arkasına yaslandı.

"Bunu sevdim"

"Neyi?"

"Kafanın karışmasını, heyecanlanmanı, tıpkı korkmuş bir ceylan gibisin"

"Sensin ceylan! Seni görmek istemiyorum"

"Pekâlâ"

Güldü ve arabanın kapısını açıp çıktı. Ne yani bu kadar mıydı? Gitmeden önce bir şey de mi söylemeyecekti?

Var gücümle bağırdım.

"Senden nefret ediyorum Ege!"

Ay Tozu ◐Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin