17. Bölüm

16.9K 470 24
                                    

"Güneş mi?"

Sorduğum soruyla biraz sarsılmış gibi oldu. Beynimde milyonlarca düşünce dönüyordu. Ne demekti Güneş, onun için? Neden böyle bir dövme yaptırma gereği duymuştu?

"Beni temsil ediyor"

"Nasıl yani?"

"Yanisi yok, öyle işte"

"Bileğinde adım yazıyor ve..."

"Saçmalamayı keser misin? O yazının seninle bir alakası yok, aklından gereksiz şeyler uydurma"

Sanırım şu an yerin dibine girmek istiyorum. 

"Peki, o zaman ne anlama geliyor?"

"Belki bir gün öğrenirsin"

Ne? Bir gün öğrenir miyim? Beni deli etmeye çalışıyor herhalde. Hem o ne derse desin orada benim adım yazıyor. Bu inkâr edilemez bir gerçek. Tamam, Güneş kendini avutma çabalarını bırak, o sen değilsin. Ah! Bir yazıyı kıskanıyorum sanırım! Tek kelime etmeden arabaya bindik. Ama ben konuşmak istiyordum, susmak bana göre değildi. Zaten yıllardır konuşmamış, sanki kapalı bir kuleye tıkılmış bir kız gibiydim. İçimi dökmem lazımdı benim, ağzım duramaz, susamazdı. 

"Neden hiç konuşmuyorsun?"

"Neden hiç susmuyorsun?"

"Soruma soruyla karşılık verme"

Bana doğru bir bakış attı ve kafasını tekrar yola çevirdi. Sessizlik sinirimi bozuyordu ve dile getirmekten hiç çekinmiyordum.

"Sessizlik sinirimi bozuyor"

Ve cevap yine sessizlikti. Ofladım ve camdan dışarıyı seyretmeye başladım yoksa sıkıntıdan patlayacaktım. 

"Arabadan inecek misin?"

Ege'nin sesiyle irkildim ve etrafıma baktım. Araba durmuştu ve bizim evin önündeydik. Evimi nereden biliyordu? Biz ne ara gelmiştik? Babam böyle pasta-Hayır öyle bir şaka yapmayacağım.

"Ah, evet tabii... Her şey için tekrar teşekkür ederim"

"Teşekkür etme"

"Neden ama?"

"Hoşlanmıyorum sadece"

"Teşekkür almaktan mı? Çok saçma!"

"Güneş, bunu sorgulayacak zaman değil, inecek misin?"

"Tamam, ama sen benim ev..."

"Güneş! İn!"

Gözlerimi büyütüp başımı salladım ve hemen arabadan indim yoksa beni kesebilirdi, o potansiyeli görmüştüm yani. Araba uzaklaşırken ağzımdan iki kelime dökülüverdi sessizce.

"Teşekkür ederim"

~

"Dövme mi? Ege'yle mi?"

Tüm okulun bakışları arasında, Başak'a tiz sesiyle bağırdığı için içimden küfrediyordum. Ellerimi aşağı yukarı hareket ettirdim.

"Şşş! Sessiz ol!"

"Hemen dövmeni gösteriyorsun!"

Kollarımı çekip bakabildiği her yere bakmaya başladı. Ellerimi çekmeye çalıştırsam da izin vermiyordu. Bunda büyütülecek ne vardı ki? Alt tarafı Ege'yle dövme yaptırmaya gitmiştim. Tamam, belki biraz büyütülebilirdi. 

"Nerede bu? Nerene yaptırdın?"

"Sırtıma, yani gösteremem"

"Kahretsin! Hey, akşam size gelmeme ne dersin?"

Ay Tozu ◐Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin