7. Bölüm Soğuktan Sonra

123 25 1
                                    




Düşün...
Kim üzebilir seni senden başka?
Kim doldurabilir içindeki boşluğu sen istemezsen?
Kim mutlu edebilir seni, sen hazır değilsen?
Kim yıkar, yıpratır seni sen izin vermezsen?
Kim sever seni, sen kendini sevmezsen?
Herşey sende başlar, sende biter...
Yeter ki yürekli ol, tükenme, tüketme,
Tükettirme içindeki yaşama sevgisini...
Şans ile karşıma çıkan bu şarkının bu bölümü duygularımı derin hissetmemi sağlıyordu. Defalarca bu şarkıyı dinlerken bir yandan da kahvaltı hazırlıyordum son zamanlarda kahvaltı hazırlamayı sever olmuştum. Elimi çabuk tutuyordum çünkü okula yetişmem gerekti.
Özlem abladan kahvaltıyı servis etmesini isterken bir yandan da Mert'i aradım.
"Geliyorum yoldayım." dedikten sonra onu onaylayıp kahvaltıma koyuldum.
Kahvaltımı yaptıktan sonra Mert'i beklemeye başlamıştım.
Hiç bu kadar geç kalmazdı.
Onun için endişelenmeye başlamıştım. Bir kaç defa aradım ama cevap vermedi, bu sefer pes etmeyerek şansımı birdaha denedim. Dördüncü çalışta aramam cevaplandırıldı. Sonunda!
"Ya Mert neredesin, beni meraktan öldürmeye falan mı çalışıyorsun ne kadar merak ettiğimin farkında mısın? Ölüyordum meraktan.."
Ağzıma gelen bütün kelimeleri demiştim ardından
"Hey ben Mert değilim sakin olun!Sevgiliniz mi? "dedi tanımadığım bir ses.
"Sende kimsin?" dedim şaşırırcasına. "Kim olduğumun önemi yok sevgilisi misin?"
"Evet,sevgilisiyim" dedim.
"Mert kaza geçirdi , durumu ne bilmiyoruz." dedi Mert iyi miydi?
Ya ölürse? Ben naparım?
Gözyaşlarım hafifce yanağımdan süzülürken "Neredesiniz, geliyorum"
dedim sesim ağlamaklı çıkmıştı.
"Adresi sana mesaj atarım görüşürüz."
deyip aramayı sonlandırdı.
Apar topar evden çıkarken
"Hey dur bakalım nereye?"dedi Özlem abla.
Ağladığımı görünce korkmuş bir ifadeyle "Sen ağlamışsın" dedi.
"Mert kaza geçirmiş." dedim ağlayarak "Yürü gidiyoruz!"deyip evden çıktı. Özlem abla üniversite öğrencisiydi ve tabiki ehliyeti vardı.
Kırmızı vosvos'una bilip hastanenin yolunu tuttuk. Elim ayağım birbirine karışmıştı Korkuyordum ya ona bir şey olursa? Daha yeni kavuşmuştum ben ona ben onsuz yapamam.
Bunları düşündükçe gözlerimdeki yaşlar daha da hızlı ve daha da çok akıyordu.
Hastaneye vardığımzda hastanenin içine nasıl girdiğimi hatırlamıyorum bile. "Mert!" diye bağırdım
"Nerede o?" dedim sorarcasına.
Bu ben miydim peki? Niye böyle bir şey  yaptığıma anlam veremiyordum.
Eski Merve yok gibiydi.
"Mert Sönmez hayatımı değiştiren tek kişi" diye içimden mırıldandım.
Benimle telefonda konuşan adam yoktu , bulamıyordum bir hemşire yardımıyla Mert'in odasını bulabildim. Bulduğum gibi içeri girdim, Mert'in üzerine atladım adeta!
"Sen ölmemişsin." dedim ağlarken
"Seni yalnız bırakacağımımı sandın aptal" dedi hafifçe gülümsedim. "Kokun, gözlerin gülümsemen ellerindeki o beni rahatlatan dokunuş, özledim." diye mırıldandım.
"Seni seviyorum Mert Sönmez."
"Seni  seviyorum Merve Göktürk."

***
Evet, bugün büyük gün! Mert hastaneden çıkıyordu. Sadece beş gün hastanede kalmıştı hatta doktor daha fazla kalmasını söylediğinde doktoru tehdit etmiş ve beş gün sonraki çıkışını böylelikle sağlamıştı.
Kot ve dar bir pantolan ve kırmızı gömlek giymiştim. Ardından minik Cansumu öpüp ceketimi de alıp evden çıktım apar topar bir taksi durdurup hastaneye gitmesini söyledim. Hastaneye vardığımda taksiciye parayı ödeyip hastaneye girdim. Mert'in odasına vardığımda yüzünü hiç görmediğim sarışın kahve gözlü uzun boylu Mert'in yaşlarında gibi görünen bir çocuk gördüm. Mert'in yanındaydı. Yüzünü hiç görmemiştim ama sesini tanıdım. Taaki
"Yine iyi yırttın ama bir dahaki sefere" diyene kadar ardından Mert kötü kötü bakışlar attığında korkum daha da yükseldi.
Odaya girdim hemen Mert'i öpüp Mert'e "Bu kim?" diye sordum.
Uzun bir sessizlikten sonra ama artık "Yeter biri söylesin bu çocuk kim?" diye çıkıştım gözlerimi büyüterek. Mert pişman olmuş gibi ve utanmış gibi bakıyordu bu bakışının sebebini anlamamıştım. "Gökalp Aymaz." dedi  kahve gözlü çocuk tek solukla.
Gökalp  mi? Bu kimdi? Mert'in neyi oluyordu? Ağabeyi falan mı acaba?
"Mert'in neyi oluyorsun?"dedim. Gökalp denilen o çocuğa.
"Eski bir dost" dedi tek nefesle. Sesi ne kadar da soğuktu.
Eski dostu olduğuna göre hala arkadaşımıydı? " Eski derken" dedim devamını getirmesini istedim.
"Senin bu konularla işin olmaz ufaklık" deyip burnumdan bir makas aldı.
Yok artık! Bana ufaklık mı demişti? Yoksa ben mi yanlış duymuştum?
Evet evet, bana ufaklık demişti.
"Sen kime ufaklık diyorsun be geri zekalı!" diye çıkıştım.
Sanırım şu geri zekalı kısmını biraz abartmış olabilirim.
Harekete geçip bana vuracağını sanarken küçücük hastane odası Gökalp'in kahkalar dolusu sesleriye doldu. Ardından sözlerine "Hanım kızımız çok sertmiş." dedi  gülerek. Sonra bir anda ciddileşti soğuk bir sesle "Görüşürüz." deyip Mert'e "Ben kazandım bittin oğlum sen gördün mü galip benim!" gibisinden bakışlar attı. Ardından odadan çıktı.
Şu olayları kusarcasına nefes atıp Mert'in hemen yan tarafına oturdum "Bu neydi böyle şimdi ne demek oluyor bütün bunlar Mert?" dedim.
Mert ise bana bağırdı. Beni ilgilendirmiyormuş, bu konuyu kurcalamamı istemiyormuş falan..
Bunları söyledikten sonra bana en acı şeyi söyledi. Mert bana ilk kez "Git" demişti galiba.
Gözlerim dolar gibi oldu ağzımı açacakken "Yalnız  kalmak istiyorum!" diye bağırdı.
Zaten ardından içeriye hemşire girdi pansumanlarını değiştirmek için benden de dışarı çıkmam istendi. Mert'e acı ve dolu gözlerimle baktım askılı çantmın ucunu ellerimle kavradıktan sonra ağır adımlarla odadan çıktım, bir anda durar gibi olmuştum ama dönmedim, dönemedim. Mert'in de istediği gibi sadece gittim.
Canım arabaya falan binmek istemiyordu eve kadar yürümeye karar verip boş ve karanlık sokaklarda yürümeye başladım. Aynı anda da düşünmeye Mert'i bu Gökalp denilen çocuk niye bu kadar rahatsız ediyordu? Mert neden bu konuyu merak etmemi istemiyordu? Eski bir dostu olduğuna göre Mertle geçmişte ne yaşamışlardı? Ya da neden eskiydi? En önemlisi ise kimdi bu Gökalp Aymaz?

KALPTEN HAYATAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin