19. Bölüm Kötü Rüzgâr

82 21 0
                                    

Gökalp "Benim acım yok. " dediğinde ona pişmanlıkla baktım. Her zaman inkar etmesi kabul etmemesi bana paylaşmaması zoruma gidiyor kalbim almıyordu. Gökalp "İnelim." dedikten sonra beni bileğimden sıkıca kavradı ve peşinden sürükledi. Bu sefer kucağında değildim. Bileğim elindeydi. Ve bileğimi çok fazla sıkılaştırıyordu. Bu hiç hoşuma gitmedi. "Gökalp bileğimi bırakır mısın?" dediğimde beni duymazdan geldi. Dönme dolaptan çoktan inmiştik. "Gökalp bileğim acıyor!" diye inledim. Bileğimi bırakmadı ama, azda olsa gevşetti. Bu da acımı dindirdi. Arabaya vardığımızda bileğimi bıraktı ve sürücü koltuğuna geçti. Bir an bana nezaketle arabanın kapısını falan açacağını sanmıştım. Ona ters ters baktıktan sonra bende arabaya bindim. Gökalp "Moralinin bozuk olduğunu söylemedin?" dediğinde sustum. "Konuş!" Diye emretti. Bu sefer gerçekten sıkılıp "Annem ve kardeşim şehirdışına gittiği için onları bir buçuk hafta göremeyeceğim için üzgünüm." deyip bu olaya son verdim...
Fakat Gökalp'in hiç öyle bir niyeti yoktu. "Benimle kal" dediğinde bir an aklıma 'Benimle Kal' şarkısı geldi. Kendimce güldüm. Gökalp "Neye güldüm?" Diye sorduğunda "Hiç...Hiç..." deyip konuyu kapattım. Gökalp "Ee kalıyor musun?" Diye sorduğunda ciddi olduğunu anladım. Biraz şaşırmış olsamda bu Gökalp'ti. Ondan herşey beklenirdi...
"Kalamam. Kuzenim geliyor bu akşam." dedikten sonra "Hem benim senin evinde ne işim var " diye ekledim. Gökalp "Sanki ilk kez kalıyoruz. Geçen gece de beraber kalmıştık. Ve hatta beraber uyumuştuk." deyip sırıttı. "Uzatma kalmayacağım." dedim ve konuyu kapatmaya çalıştım. Gökalp "O zaman ben kalayım." dediğinde "Saçmala" dedim kısaca. Evimin önüne vardığımda Gökalp "Akşama gelirim" deyip sırıttı. Hiçbir şey demeden arabadan indim. Bu çocuk cidden saçmalıyordu. Kalkıp buraya gelecek hali yoktu diye düşündüm.
Evin içine girdiğimde Eylülde evdeydi. Beni gördüğünde "Naber Merve?" Diye sordu. "İyi senden naber?" İyiyim bende yemek hazırlamıştım ister misin?" Yok sağol ben tokum." Dedikten sonra odama çıktım.
Eylül kendi halinde birisiydi. Benimle pek fazla uğraşacağını sanmıyordum.
Odama çıkıp üzerimdeki eşyalardan kurtuldum. Ardından soğuk bir duş aldım ve üzerime mavi pijamalarımı geçirip telefonumla birlikte mavi yorganımın altına girdim.
En sevdiğim şarkılardan biri olan " Shape of you" şarkısını dinledim.

Bir süre sonra şarkı dinlemekten sıkılıp telefonumu komidine yerleştirdim. Saat on ikiye geliyordu...
Odamın tıklanmasıyla bir an irkildim. Gökalp miydi? Hayır tabi ki o olamazdı. Gökalp kapı tıklamaz cam tıklar...
diye geçirdim içimden. "Gir"
Odama giren kuzenim Eylül'dü.
Eylül "Ben yatıyorum canım. İstediğin bir şey var mı?" diye sordu. "Hayır teşekkürler. İyi geceler." İyi geceler canım."
Odadan çıktı. Uykum gelmiyordu bir türlü uykum gelmiyordu...
Aradan yarım saat geçmesiyle yavaş yavaş uykum geldiğini anladım. Gözlerim bir açılır, bir kapanırdı...
Tam uykuya dalacakken pencereme gelen sesle irkildim. Hemen yataktan doğrulup pencereye baktım. Gökalp mi? Pencere taşlayan bir Gökalp. Pencereyi açıp "Gecenin on iki buçuğunda burada ne işin var?" Dedim telaşla. Ardından "Kuzenim görecek şimdi!" diye ekledim. Gökalp "O uyumadı mı?" Diye sorduğunda hemen "Uyuduğunu nereden biliyorsun?" Diye sordum. "Sadece tahmin ettim. " deyip gülümsedi. Ardından bir çırpıda penceremden çıkıp odamın içerisine girdi. Ve bu çocuğun her defasında bu pencereye tırmanışını merek ederken az önce canlı bir şekilde duvar köşesindeki merdivenle çıktığını gördüm...
Merdiveni fark etmemiştim.
"Ee napıyoruz" deyip ellerini dizlerine itti. Bir süre yüzüne bakıp "Sen gidiyorsun. Ben uyuyorum." Deyip onu itikledim. "Benim gitmeye hiç niyetim yok" deyip beni yine sırtladı. "Ne yapıyorsun?" diye sordum gözlerim çoktan irileşmişti. "Sabah kuzeninin seni evde görmesini istersin dimi hatun" dedi. Ardından "Eğer evde görmesini istiyorsan şimdi bu yatağa girip benimle beraber uyursun." Dedi. PİSLİK!!!
"Saçmalama" dediğimde pişkin pişkin gülüp "Korkma sadece uyuyacağız." Dedi. Dudaklarımı büktüm.
"Ee teklifime ne diyorsun?" dediğinde "İndir beni!" Diye emrettim. Beni sırtından indirdiğinde yatağın sol köşesine gidebildiğim kadar gittim. Ama Gökalp beni kendine çekip göğüsünün arasına aldı. Kalp atışlarını duyabiliyordum. Normal atmıyordu. Bu her halinden belliydi. En çok aşık gibi atıyordu... "Kalbin... Aşık gibi atıyor" deyip gülümsedim. "Evet" dedi sessizce. "Kalbim sana aşık!" dedi. Bu sefer benim kalp atışlarımı hissettim...

KALPTEN HAYATAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin