12.Bölüm Benden Kurtulamazsın!

82 22 0
                                    

Bu tam bir saçmalık. Hemde en kralından saçmalık! Gökalp yine bulmuştu beni. Aynı okulda olmamızın üstüne aynı sınıftaydık. Sınıftan içeri girişi yüzüme o soğuk ve alaycı bakışı. Benden kurtulamazsın!
Bu bakışları aklımdan çıkmıyor ve düşündükçe beni ürkütüyordu. Sıcacak mavi yorganı üstümden kurtardıktan sonra yataktan doğrulduğum gibi banyoya gittim. Soğuk suyu yüzüme vurdum. Artık uyanmam gerekiyordu. Herşeyiyle uyanmam. Ruhumun bedenimin uyanmasının ilacının soğuk su olduğunu düşündüm fakat soğuk su sadece uykulu bedenimi dinçleştirdi. Odaya dönüp okul eşyalarımı bir çırpıda değiştim. Saçlarımı dağınık topuz yapıp okul çantamı aldığım gibi Aleyna'nın odasına fırladım. Evet,hala Aleynalarda kalıyordum...
Aleyna,çoktan uyanmış üzerine okul eşyalarını giymiş maşalanmış saçlarımı özgür bırakmış ayna karşısında rimelini göz kirpiklerine sürüyordu. Aleyna güzelliğine düşkün güzel olduğu kadar da zeki bir kızdı. Bir erkeğin bütün duygularını yüzüne baktığında görünüşünden davranışlarından anlayabiliyordu. "Günaydın bebeğim."
"Günaydın Merve'cim." Bugün yine çok güzelsin."diyerek yüzüne gülümsedim. "Ah sağol güzelim biraz sana da el atsam iyi olurdu aslında"dedi o sırada göz kalemi elinde ve göz kaleminin tersiyle kafasını kaşıyordu. "Ah sağol ama gerekmez" dedim benim ise ellerim Aleynaya karşı kendimi korur gibiydi. Güldü " Peki zorlamayacağım, hadi çıkalım" Aleynayı onaylayıp odadan çıktık.
Salonda kimseyi göremeyince şaşırdım. Aleyna "Tabi yaa annemler bugün erken çıktı. Emir'in kahvaltı günü bugün. Her ay anasınıf öğretmeninin hazırladığı bir program gibi saçma bir şey." deyip yüzünü buruşturdu. "Ee biz ne yapacağız o zaman" Şanslısın ki ilk iki dersim boş Aycan hocayı bilirsin yine dedesi rahatsızlanmış izin almış." dedi. Evet, eski okulumda matematik öğretmenim Aycan hoca, dedesine düşkün bir öğretmendi. Dedesinin ise bir gözü toprağı bakıyordu ve bunu herkesin fark etmesine rağmen Aycan öğretmenimiz kabullenemezdi. "Ah tabi" dedim güldüm. Ardından "Çok şanslıyım " diye ekledim. Apartmandan çıktık. "Bu sefer yürümeye ne dersin?" dedi Aleyna. "İyi olur aslında" deyip onu onayladım.
Yürüdük yürüdük yürüdük ve yürüdük...
Arkamızdan motoru tok sesli bir arabanın geldiğini kulaklarımla duyuyordum. Bir anda araba hızlandığında korkup arabaya yön döndüm. "Kahretsin!" Şu aptal arabanın içindeki aptal adam üzerime kirli çamur sıçratmış ve okul eteğim ve okul tişörtüm berbat halde görünüyordu. Arabada kim olduğunu görmeden "Naptın sen aptal kendini ne sanıyorsun ki hangi hakla arabayı benim üzerime kadar sürüp üzerimi kirletiyorsun" dedim. Sinirlediğim sözlerimden çok belli oluyordu. Önüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına alıp kirlenen eteğimi cebimden çıkardığım peçeteyle çamurdan kurtarmaya çalışıyordum.
Siyah arabanın siyah filmleri indiğini fark ettim. Yüzüne bile bakmak istemiyordum bu aptal adamın! "Sinirli hatun demek" dedi  soğuk bir ses. "Lanet olsun ki bu ses Gökalp'e aitti. Başımı kaldırıp yüzümü yüzüne sabitledim ve de o soğuk alaycı bakışlarına maruz kaldım. Güldü. "Benden kurtulabileceğini mi sandın sen?" dedi aynı zamanda. "Sen..."
Daha sözümü bitirmeden sözümü kesti. " Ben, benden kurtuluş yok Merve Göktürk, bana yaşattıklarınızın hesabını birer birer soracağım." Ben sana naptım?" dedim, sesim ağlamaklı çıkmıştı.
"Sizi bitireceğim!" deyip siyah filimleriyle soğuk yüzünü kapattı ardından tam gaz yanımızdan uzaklaştı. Biz demişti? Hesap soracağını söylemişti? Ne hesabıydı bu? Biz derken kimi kast etmişti? Kafamda cevaplarını bulamadığım sorular...
Aleyna "Sanki filmlerdeki hayatı yaşıyoruz ya bu ne demek ? Sözleriyle taciz etti resmen aptal çocuk!" dedi Aleyna da benim kadar sinirli gözüküyordu. Aleyna'nın dediğini kestirip attım. Belki de yalan hayat yaşıyorumdur filmlerdeki hayatı yaşıyordumdur. Bugün yine bir şey kabullendim.
Gökalp Aymaz denilen kötü çocuktan kaçışım yok!
Geometri dersinden çıkalı on dakika olmuştu. Ve dersi Gökalp'in o soğuk korkutucu bakışlarıyla geçirmiştim. Beni korkutuyordu...
Cebimden telefonumu çıkarıp Aleyna'nın numarasını tuşladım. "Aleyna,nerdesin okul çıkışı olalı on dakika oldu okulum önünde seni bekliyorum,sabah çıkışta beraber gideceğimize dair anlaşmıştık ya?"dedim Aleyna'nın bir şey demesine izin vermeden. Aleyna ağlıyordu. "Bir dakika sen ağlıyor musun?" Aleyna,'' teyzem...'' Ne oldu teyzene?" Ölmüş,kalp krizinden" dedi. Ve ağlaması daha da şiddetlenmişti. "Dur bir dakika neredesin şimdi sen?"Arabadayım,teyzemin evine gidiyoruz" dedi. Bu duruma göre Aleynalarda kalamayacaktım bugün. "Tamam canım ben eve geçiyorum o zaman kendini çok hırpalama görüşürüz."Teşekkür ederim, görüşürüz." Telefon kapandı. Eve kadar tek başıma yürüyecektim cebimde beş kuruş param yoktu çünkü. Bütün param kitaplara gitmişti ve böyle bir şey olacağı aklımın ucundan bile geçmemişti. Ellerimi kollarıma birleştirip soğuk ve sessiz sokaklarda tek başıma evimin yolunu tuttum. Yürüdüm,yürüdüm,yürüdüm ve yürüdüm...

Hiç tanımadığım bir ses "Naber güzelim?" dedi sesi ayık çıkmıştı.
Cevap vermedim. "Hey sana diyoruz güzellik" dedi diğer bir ses. Bu sefer koşmaya başlamıştım. "Heyy,dur" dedi ve ardından ayak seslerini arkamda duydum. Beni kolumdan kavradığında diğer kolumun bışta olmasına şükür edip diğer kolumla vurarak kurtulmaya çalıştım. Ama diğer kolumu da diğer bir sapık kavramıştı bile. "Bırakın beni!" diye bağırdım sesim çatlak ama bir o kadar da cesur çıkmıştı. Kurduğum iki kelimenin üzerine pişkin pişkin güldüler. Ayaklarım yerden kesildiğini anladığım an "Yardım ediin!" diye bağırdım.
Tanıdığım bir ses o anda "Dokunma o kıza!" dedi uyarıcı bir sesle. Bu sesi çok yakından tanıyordum. Soğuk ve korkutucu ses. Bu ses Gökalp'e aitti.
"Kız benimle."
İki tane sapık beni tuttuğu gibi yere bıraktılar. Gökalp "Şimdi kaybolun" kestirip attı.
"Bize karşı mı geliyosun lan sen alırız façanı" dedi içlerinden bir sapık. Ve de demesinin üzerine Gökalp yüzünü ortasına yumruğu geçirdi. Yumruğuyla birlikte tiz çığlığım da beraberdi.
İki tane aptal sapıklar koşarak uzaklaştılar. Gökalp, o sapıkların gidişini izliyor ve gurur verici şekilde duruyordu. Ben mi? Ben ağlıyordum.
Gökalp hemen bakışlarını bana çevirdi. Ardından yanıma kadar eğilip "İyi misin?" dedi. Cevap veremedim. "Sen, titriyorsun" Evet, titriyordum. Hiç beklemediğim bir an Gökalp beni kucağına aldı. Bir an hıçkırıklarım başlar gibi oldu. Bir iki hıçkırık attığımda Gökalp "Şş,şş" dedi. Ve yüzüme güldü. Evet, güldü. Gökalp Aymaz gülmüştü. Bu kareyi ölsemde hafızamdan silmezdim.
Gökalp beni arabaya kadar getirdi ve arabanın içerisine kadar bıraktı. Bana çok mu iyi davranıyordu? ''Ben... Teşekkür ederim...'' dedim hala ağlıyordum ve sesim çatlak çıkmıştı. Gökalp cevap vermedi. Gaza bastı ve hiç durmadan devam etti. Yirmi dakikadır hiçbir şey söylemedim ama daha fazla kendimi tutamayıp ''nereye gidiyoruz?'' dedim. Ağlamayı dindirmiştim ve sesim normal bir ses tonumla çıkmıştı. Soruma karşı cevap vermedi. Bu sefer sesimi az daha olsa yükseltip ''Heyy! Sana diyorum nereye gidiyoruz?'' gözlerimle yüzünü yokluyordum. ''Kes sesini hatun.'' dedi aynı soğuklukta. Tabi ki yanılmadım. Gökalp değişemezdi. Eski ve olduğu haline geri dönmüştü. ''Beni hemen evime bırak!'' dedim. Sesim uyarıcı çıkmıştı. Bir an kendimi kızını eve geç gelmemesi için uyaran anne gibi hissettim. Ve gülmeye başladım. İçimden güldüğümü sanıyordum ki Gökalp ''Neye gülüyorsun?'' diye sordu. Bir gözü yolda bir gözü bendeyken. ''Hi...Hiiç... Hiçbişeye...'' dedim geçiştirerek.

Ah! Sonunda bu sessizlik yolu bitmişti. İki katlı bir evin karşında duruyorduk. Gökalp arabadan indi. Ve arabamın kapısını açmak için beklemeye başladım. Belki bir umut...
Hayır tabi ki kapıyı kendim açtım ve dışarıya kednimi attım. Burası neresi diye sormayacaktım. Çünkü beni hep tersliyordu. Bir an yine kaçırılmış gibi hissetip korkmaya başladım. Gözlerim korkuyla dolarken Gökalp'e baktım aynı gözlerle. Güldü. ''Korkma, bu sefer kaçırmadım seni.'' dediğinde az da olsa rahatladım. Evin kapısına kadar geldik. Tam içeriye adımımı atacakken Gökalp ''Merve'' diye seslendi. ''Efendim?'' diyebildim. ''Benden korkma!'' dedi. Yüzü tam net değildi havanın kararması sebebiyle. Zaten o siyah yüzü siyah havada belli olmuyordu. Sanki Siyahlar içinde siyahlara bürünmüştü... Sesinde pişmannlık duygusu ve biraz şevkat varmış gibi. ''Bana zarar vermek isteyen birisinden nasıl korkmam?'' dedi Gökalp'e. ''Sana zarar vermek istemiyorum.'' dedi tek nefesle. Ardından ''Benim işim seninle değil babanla.''

KALPTEN HAYATAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin