İklimler yer değişirken çiçekli böcekli bir mevsime girerken doğdum ben.
Gökyüzü masmavi, etraf aydınlık...
Ela gözlerimle parıltı saçıyordum... Annemin o masmavi gözlerinde gökyüzünü bulmuşcasına bakıp bakıp gülümsüyordum.
Hayatım su gibiydi bu zamanlar...
Ne kadar da hızlı geçiyordu hayat. Yaşayacağım bir çok şey, yaşayamadığım bir çok şey kaldı çocukluğumda...
Anne ve babamın ilk gözdesi olduğum için çok sevildim. Hep ve çok sevilmem beni çok mutlu ediyordu.
Daha sonra kardeşim Cansu doğduğunda bütün ilgiler onun üzerindeydi . Ya da ben mi öyle sanıyordum? İtiraf etmeliyim ki kardeşimi kıskanıyordum.Kardeşim Cansu ile ne kadar kavga etsek de bana ilham veren tatlı kardeşimdi. Kalbimde değeri en büyük olan kişiydi...
Her insanın tatlı acı bir geçmişi, çocukluğu olurmuş ya... Öyleyse ben insan değil miyim?
Ne sıkıcı bir hayat geçirmişim böyle.
Kız çocukları bez bebeklerle büyürken ben televizyonda Bursaspor'un maçıyla büyüdüm.
Kız mıyım? Ebem ile beraber uzun bir sohbet yapmamız lazım!
Acaba beni doğumda anne karnından çıktığımda popoma değil de kafama mı vurdular?
Hangi cürret davranışlarımı böyle yapmıştı.
Evet şaka bir yana...
Küçüklüğümde tek unutmadığım harfi harfine ezberimde olan bir anım vardı.
Kuzenim Nurten, küçüklüğümü geçirdiğim tek arkadaşımdı...
Zaten yaşadığım caddede pek de sevilmezdim...
Neden sevilmediğimi bende bilmiyorum. Umurumda mı? Değil.
Nurten bir gün evimize gelmişti. Nurten'in annesi halam, ile birlikte!Saat sekiz buçuk civarı gibiydi yanlış hatırlamıyorsam, sanırım...
Yaşım altı yedi.
Nurten ile bir oyun oynuyorduk. Odamda bulunan yastıkları yatağın üzerine çıkartmıştım. Yastıkların üzerindeydik. Rol icabı Nurten'i fazla sirkelemiştim ki o da kafasını odamın tırtıklı olan duvarına patlatmıştı. Nurten elini kafasına sürüp daha sonra elindeki kanın süzülmesi ile beraber benim de gözyaşlarım yanağımdan süzülmüştü. Hayatımda hiç o kadar korkmamıştım.
Ağlamaya başlamamızla halam, anne ve babam odama gelmişti. Ardından Nurten'i alıp hastaneye götürmüşlerdi.
Nurten bu yaptığıma nasıl bir karşılık verdi derseniz. Uzun saçlarını dikiş atmak için biraz kesmek zorunda kaldılar. Kesilen saçları için benimle bir hafta konuşmadı...
Küçüklüğüm en güzel anısı! Kötü olsa da gülünç...
Eskiden ben civcivleri çok severdim.
Anneme tam bir ay civciv diye ağladığımda almak zorunda kalmıştı. Beş yaşındaydım, annem ilk civcivimi eve getirdiğinde.
Civcivime "Sarıyer" adını vermiştim...
Elime bir çubuk almıştım ve sabah saat 10'dan akşam 8' e kadar oynadım.
En son Sarıyer'in ''cik, cik, cik...''sesini duymuştum.
Bir daha da civciv sahibi olmamıştım.Her şey bir yana küçükken bir aptallığım vardı. Bu aptallığı dört yaşındayken yapıyormuşum...
Annem, burnun nerede dediğinde burnumu çekermişim. Dudakların nerede dediğinde dudakları büzermişim. Gözlerin nerede dediğinde gözlerimi kırparmışım ve de kaşların nerede dediğinde kaşlarımı oynatırmışım...
Evet böyle saçma aptal alışkanlıklarım varmış Bir ara uyurgezer olmuştum...
Ama korkmayın atlattım!
Saçma ve kısa kısa ve bir çoğu kötü anılarım vardır.
Sanırım hiçte normal bir çocuk olamamışım.
Yıllarım hep bir erkek çocuk gibi davranmak, yaşamak ile geçmişti. Ben halimden son derece memnun iken annem ve babam beni bir psikoloğa bile danıştırmışlardı. Davranışlarım için... Ama çok saçma geliyor bu olay bana. Belki böyle davranmayı seviyorum. Belki de farklı olmayı seviyorum. Değil mi?
***
Yaşadığımız şehirden taşınmaya karar verdiğimizde on dört yaşındaydım.
Ben gideceğimiz için mutluydum! Burada hiç arkadaşım yoktu.
Yaşadığım mahallede beni hiç sevmezlerdi. Kimseye bir kötülüğüm olmazdı, benden onlara zarar gelmezdi fakat beni sevmezlerdi. Benim de onları sevmediğim gibi...Ama gideceğimiz yerde büyük annem yaşıyordu. Orada yeterinden daha fazla arkadaşım vardı ve orada bütün arkadaşlarım beni seviyor ve de orada canım sıkılmıyordu...
Bir sabah kimseye haber vermeden gittik...
Nurten öğrendiğinde çok fazla ağladığını duyduğumda bende ağlamıştım...
Büyük annemin yanına vardığımızda şiddetli bir yağmur vardı.
Yağmur tanecikleri taş yağıyor gibi yağıyordur adeta!
Bu ne kadar ürkütücü olsa da yağmuru seviyorum...
Büyük bir başlangıca adım atıyorum...Verdiğim kararlar için hiç pişmanlık yaşamak istemiyorum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALPTEN HAYATA
Ficção AdolescenteYazı kışa çeviren adam var hayatımda. Aynı zamanda kışı yaza çeviren adam. Merve Göktürk, hayatının en zor anlarının daha da çoğalmasıyla zirveden yere çarpışı bir yıldırım gibiydi! Tesadüfler karşısına çok çıkmıştı. Hayatını bambaşka bir boyuta çev...