GÖKALP'İN AĞZINDAN

66 20 0
                                    

Eski Gökalp çoktan ortadan kalkmıştı. Hayatımda pek çok değişiklik olmuştu. Mesela Merve.
Hayatıma girip, kalbime sahip olan beni değiştiren tek kadındı...
Hayatımda kimseye Merveyi sevdiğim gibi sevmemiştim.
Bugün her şeyin ortaya çıkacağı gün!
Bugün hayatımın en önemli noktasının gidip, gitmeyeceğinin günü...
Evet, aslında Merveyi pek uzun zamandır arıyordum.
Ondan bir intikam alacaktım. Bana bir şey yapmamıştı evet.
Ama onun en yakını benim en yakınımı elimden almıştı. Bende onun en yakınını elinden alacaktım...
Aklımdan geçmezdi. Böyle bir noktaya kadar gelebileceğim.
Beni hep soğuk bildiler, şimdi sadece neden ona sıcağım?

Bu soruyu defalarca sordum kendime. Herkese karşı soğuk olabilirken Merve'ye bunu yapamıyorum. Onsuz da olmuyor, onunla da...
Hislerimi kontrol edemiyorum. Ben aşık olmamam gereken birine aşık oldum.
En başından beri Merve benim için iyi değildi. Onunla olamazdım. Çünkü ortada bizi engelleyen bir şey vardı. Merve'ye defalarca söylemek istediğim ve söyleyemediğim bir şey.
Yapamadım! Bana aşık olan bir kızın kalbini kıramadım. Onu yarı yolda bırakamadım. Ve en önemlisi onu severken yarı yolda bırakamadım.
Defalarca denedim vazgeçmek için.
Ama insan hayat merkezinden nasıl vazgeçebilir. O merkezin ışığı yanıp sönmezse nasıl yaşayabilir insan...
Bana güç veren bir babam olmadı. Ben zirveden yere düşerek, çarpılarak öğrendiğim güçlü olmayı. Şimdi de bu sırrı kendimden emin güçlü söyleyeceğim. Kendime defalarca söz verdim. Şimdi de söz veriyorum!

Biliyorum başarısız çıkacağım ama yine de söz veriyorum işte...

Mert Sönmez, aptal üvey kardeşim gerçekten benim kardeşim olduğu için ondan nefret ediyordum. Mert bir buz dağı o dağın ters tarafını kimse bilmiyor, benden başka!
Neyse ki içeride. İçeride olması bana Merve'ye gerçekleri itiraf etmek için zaman kazandırıyordu. Nasıl iyi mi hiç ama hiç umurumda değil. Mert'i merak etmiyorum!

Küçükken bütün çocuklar ''anne'' diye ağlarken ben ''baba'' diye ağlardım. Çünkü annem yanımdaydı. O beni seviyordu. Ben küçüklükten beri babamın hasretiyle yanıp tutuştum.
Şimdi de diyorum ki keşke ''baba'' diye ağlamasaydım.
Benim babam hiçbir zaman olmamış, olmayacakta!
Keşke ''anne'' diye ağlasaydım ki şimdi annemde yok yanımda.
Çok yalnızım...
Bir Merve vardı beni yalnızlıktan kurtaran hatun!
Belki de o da olmayacak bundan sonra...
Yalnızlığa elbet alışır bedenim, yalnızlıkla başa çıkabilirim.
Ama onsuz kalmak canımı acıtır...
İnce sıcak omuzlarına zarif öpücüklerimi bıraktığım kadın olmadan, o olmadan bir hayat bana iyi gelmez...
Gözyaşlarım yanağımdan usulca süzülüyordu. Karanlıktaydım. Işıklar kapalıydı. Çünkü ışığımı bekliyordum. Zaten bir karanlıkta ağlardım. O zaman kimse görmezdi ağladığımı.
Küçükken annem bana ''Sen sakın ağlama olur mu? Ağlarsan da karanlığa ağla!'' demişti.
Karanlığa ağlıyorum. Gözyaşlarım boğazıma kadar indi yutkunuyorum. Gözyaşlarım vücudumda dans ediyor adeta!
O sırada telefonuma bir mesaj geldi. Gözlerimden akmak üzere olan gözyaşlarını silip ellerimi cebime götürdüm. Cebimde kalan telefonumu çıkartıp ekrana baktım. Etraf karanlıktı, sadece telefonumun ışığı etrafı biraz karanlıktan kurtardı.
Ekranda Aleyna'nın ismini gördüğümde duvara yaslanmış olan sırtımı biraz daha duvara dayadım.
Biz geldik bile Gökalp. Sen neredesin?
Beklenen büyük ana yaklaşıyor gibiydik.
Adresi mesaj attım. Ardından duvara dayadığım sırtımı kurtarıp bir ayaklandım. Yanaklarımdaki gözyaşlarını temizledikten sonra yürüdüm.
Evden çıkıp arabama bindim. O sırada sigaramdan bir dal yaktım.
''Bu sigarayı kendime yakıyorum.'' diye geçirdim içimden.
Arabayı sürüyordum. Ama sürmek şu hal için az kalırdı. Bütün gücümü gaza vermiştim.
Şu sırrı demeden ölsem ne de iyi olurdu.
Ama ben güçlüyüm. Annem gibi pes edemezdim.
Bütün her şeye rağmen savaşacağım. Sonuna kadar!
Şehrin hemen çıkışındaki tepeye çıktım. Arabamı bir köşeye vurdum. Arabadan inip tepenin ucuna gittim. Bu tepe hayatımda karşılaştığım en güzel ve en özel bir tepeydi. Bu tepede anılarım çok!
Ben bu tepede her şeyime son verip yeni bir hayata, yeni bir sayfaya başladım. Kötü işlere bulaşsam da burada kurtuldum. Burası huzurum...
Ellerimi bacaklarıma bağlayıp beklemeye devam ettim.
Ardından bir ses duydum. ''Gökalp''
Merve'nin sesi bu.
Hemen arkama döndüm. Bana doğru koştuğunu gördüğümde ayaklanıp bende ona doğru koştum. Koşarken aklımda tek bir şey vardı. Beni affedebilecek miydi? Her şeyi bile bile devam ettiğimi bildiğinde ne yapacaktı?
Koşarken ağzımdan iki kelime çıktı. ''Beni affet.''
Sıkıca sarıldım. Hiç bırakmayacakmış gibi. Ömür boyu böyle kalabilirdim bile!
On sekiz saniye boyunca sarılmıştık...
Kollarımı ondan ayırıp yüzünü avucuma hapsettim. Yüzünü yüzüme getirdim.
Merve ''Gökalp iyi misin? Bu gün bir değişik gibisin.''
Öyle miydim? Tabi ya çok sıcak davranıyordum. Çünkü, belki de bu son konuşmamız, sarılmamız, birlikte oluşumuzdu... Belki de...
''Bir şeyim yok.'' deyip elini elime kelepçeledim.
''Benimle gel.'' deyip onu çekiştirdim.
Nasıl söyleyecektim peki? Aklımda hiçbir şey yoktu. Ondan başka!
Tepenin ucunda oturdum. Karşısına oturdum. Gözlerine baktım dakikalarca.
''Artık ne olduğunu söyleyecek misin?'' diye sordu.
Ben ise ''Kimin arabasıyla geldin buraya'' diye sordum.
''Sorduğum soruya cevap ver Gökalp!''
dediğinde ''Kimin arabasıyla geldin dedim!'' diye bağırdım. Niye bağırmıştım ki!
''Bana bağırma! Taksiyle geldim.'' diye söyledi ciddi bir şekilde.
''Ben... Özür dilerim... Bağırmak istemezdim.''
''Tamam önemli değil. Sen şimdi önemli olanı söyle!''
Sözlerime başlamam gerektiğin düşünüp bir yerden başladım.
''İzel konusunda umarım beni anlamışsındır. O aptal kıza bir saniyemi bile ayırmam ben. Ayrıca benim gözüm senden başkasını göremez.''
Gözlerime bakıp bakıp gülümsedi. ''Evet, göremez.''
''Çok güzel gülüyorsun.'' diye itiraf ettim.
''Sende benim sana öğrettiğim gibi gül! Sen de o zaman güzel görünüyorsun.'' dedi.
Gel de bu kızı kır... Nasıl söyleyecektim? Evet, bugün kesin söyleyecektim. Ama bu çok zor!
Dediği gibi gülümsedim. Ardından gülümsememi kırıp sözlerime devam ettim.
''Asıl meseleye gelmek gerekirse...'' Gözlerimi bu sefer ondan ayırıp başımı ovaladım. Ardından tekrar gözlerimi onun gözleriyle birleştirip ''Sana bir sır vereceğim.''
Ağlamak üzereydim. Olmaz, olmaz... Merve'nin yanında ağlayamam.
Merve ''Gökalp korkmaya başlıyorum. Ne olduğunu söyler misin?''
''Ben en başından beri biliyordum. Defalarca söylemeyi denedim. Ama söyleyemedim. Çünkü seni çok sevdim!''
''Bende seni seviyorum Gökalp.''
Kalbim sıkıştı adeta! Başım deli gibi dönüyor, içim daralıyordu. Parmak uçlarım çok soğuktu. Ellerim ise bir o kadar sıcak!
Damağım kupkuruydu. Kalp atışlarımı gözlerimi kapattığımda hissediyordum.
Kuru yutkundum. Yumruk yaptığım elimi hafifçe özgürlüğe bıraktım.
''Merve, sen ve ben...''

KALPTEN HAYATAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin