Ankara'ya döndüğümüz üç ay olmuştu bile! Doğumuma sayısız günlerim kalmıştı. Doktora gittiğimizde zaten bebeğimizin beş aylık olduğunu öğrendik.
Aleyna ve Kerim de buraya taşınıyorlardı. Sadece Kerim'in küçük işlerinin tamamlanmasını bekliyorlarmış diye öğrenmiştim. Cinsiyetini öğrenmek istemiyorduk. Sürpriz olsun istiyorduk.
Gökalp ile bir karar almıştık. Ailelerimize doğuma giderken söylemeyi düşünmüştük. Fakat Gökalp'in annesi az çok anlıyordu. Ben de elimden geldiğince belli etmemeye çalışıyordum.
Artık mutlu bir hikayenin sonuna mı yaklaşıyoruz yoksa başına mı bilmiyordum.
Bildiğim tek şey mutlu olmamdı.
Hayatımdaki bir çok olaylardan sonra bir daha otuz iki dişim meydana gelmez sanıyordum.
Ama tanrıma şükürler olsun ki bana Gökalp gibi bir adamı tanıdı.
Şimdi çok mutluyum!
Sabah uyandığımız gibi hemencecik kahvaltı yapıp, hazırlandık.
Ve hemen mobilyaların yolunu tuttuk.
Kesinlikle mobilyaların renkleri mavi olacaktı.
Mavi umudun rengi çünkü...
Mavi bizim rengimiz çünkü...
Mavi bir beşik bulduk. Aman tanrım! Benim çocuğum şimdi bu küçük tatlı beşikte mi yatacaktı?
Onsuz uyuyamam, onun kokusunu almadan uyuyamam.
Gökalp'e döndüm. ''Aşkım ben çocuğum yanımda yatmadan nasıl uyuyabilirim ki?''
Gökalp ''İstersen beni atarsın o beşiğe aşkım.'' Dedi gülerek
Güldüm. ''Ya tamam.'' dedim.
Gökalp ''Bir süre seninle uyur ama sonra beşiğinde yatar aşkım.''
''Tamam güzel fikir.'' deyip dediğini kabul ettim.
Mobilyaları da aldıktan sonra sahile gidik oturmaya karar vermiştik ki meydanda kuş topluluğunu görünce vazgeçtim.
"Gökalp git yem al bunları besleyelim.'' dedim.
Gökalp beni banka oturtup ''Sen burada bekle!'' dedi.Oturttuğu yerde beklemeye başladım. İki dakika bile geçmeden hemen geldi.
Avucuma yemi boşalttı.
Ellerimi açıp kuşların yemleri yemesini bekledim. Gökalp ise kuşların içinde kayboluyor bir görünüyordu. Eğleniyorduk. Çok eğleniyorduk. Çok mutluyduk!
Bir an güneş ışığını tek çizgiyle görür gibi oldum. Elimdeki yemler tek tek döküldü. Başımı tuttum aynı zamanda karnımı. "Gökalp" diye seslendiğimde beni duymadı. Sesim soluk soluk çıkıyordu.
Bir anda yere yığıldım.
''Tanrım lütfen bebeğimi sen koru!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALPTEN HAYATA
Teen FictionYazı kışa çeviren adam var hayatımda. Aynı zamanda kışı yaza çeviren adam. Merve Göktürk, hayatının en zor anlarının daha da çoğalmasıyla zirveden yere çarpışı bir yıldırım gibiydi! Tesadüfler karşısına çok çıkmıştı. Hayatını bambaşka bir boyuta çev...