30. Bölüm En Büyük Korkum!

61 18 1
                                    

Gözyaşlarımı koruyan cam kırıkları teker teker gözlerime batıyor. Güzel bir rüyanın sonuna gelmiş gibi hissediyorum artık. Gökalp yandan dürtüyor, ''Hadi artık uyan!'' diye, gözlerimi sımsıkı kapatıyorum. İstemiyorum çünkü uyanmak. Fısıldıyorum sonra ''Bugün benim doğum günüm. Lütfen sadece bir gün daha...''
Vücudumda bir bitmişlik, pes etmişlik hissediyorum. Kollarım boşta gözlerimi bir arada tutamıyorum bile bir o tarafa bir bu tarafa kayıyor göz bebeklerim. Bir yandan da kapatılmak istiyor gözlerim...
Başımı kurcalayan bir çok şey var hayatımda. Dertlerim bitmiyor, bitmiyor... Dermanım yok, yok...
Bundan biraz daha önceye, geçmişe bakarsak hayatımda bir çok değişiklik var. Halen daha idrak edemediğim bir çok şey...
Kendimi savunmasız, etkisiz, güçsüz hissediyorum. Ama sadece kendimle baş başayken...

Gökalp'in yanında öyle değilim. Ve ben kendimi Gökalp'ten de güçlü olduğuma inandırıyorum.
Ama artık öyle değilmiş... Gökalp benden daha da güçlüymüş. Sakladığı ve söyleyemediği sırlar için gecelerce ağladığını söyledi bana. O çok güçlü biri!
Ağlamak, kimileri çok küçümser hiçte küçültülecek bir yanı olmadığında hemde.
Bazı insanlar yaşadıklarını veya yaşayamadıklarını hep içine atar. Hiç ağlamaz hep güler. Ama o insanların da içinde her zaman dev bir fırtına vardır. Güçlü müdürler? Değiller çünkü hep ağlayan insan çok yaşar, yaşadıkça ağlar...
Ağlayınca rahatlar, rahatlayınca bir kabustan kurtulur...
Ağlamamak için kendine tutanlar ise sadece kendilerini hayatın gerçeklerine gizlerler. Kendilerini yalan bir hayata inandırılar ve yaşamlarına öyle devM ederler...
Sizce de yüzleşmek daha güçlü değil mi?

Bende saklayamam, bende içime atamam...

Gökalp yanımda, bugün çok güzel bir gün... Bugün benim doğum günüm!

İnsan ağlarken nasıl gülebilir?

Ama Gökalp'in bakışları, davranışları değişik. Buraya bana bir sürpriz yapar umuduyla geldim. Ama Gökalp'in gözleri yaşlı...
Korkuyorum, neden böyle davrandığını anlayamıyorum.
Boğazım iki yumak bir düğümdü. Ağzımdan tek kelime çıktı. ''Korkuyorum.''
Hayatımda ilk kez bir kelimeyi bu kadar kuru, endişeli ve korkak söylemiştim.
Gökalp usulca ''Neden?'' dedi tek nefesle.
Neden? Neden? Neden?
Hayatımı mahveden nedenler...
''Bu güzel manzaranın yanında bana diyeceklerinin canımı acıtmasından korkuyorum.''
Gökalp'in kaşları birbirlerini kıvrıldı. Dudakları titrek titrekti.
Bir an ellerinin de titrediğini görmüş gibiyim.
''Bu sırrı senden daha fazla saklamak istemiyorum Merve.''
''Söyle o zaman Gökalp.''
Burnunu çekti ilk önce daha sonra sözlerine başladı. ''Ben hiçbir zaman senden ayrılmak falan istemedim,düşünmedim. Hayatım boyunca hep doğrularla yaşamak istedim. Sen benim doğrum oldun!'' gözlerindeki yaşı sildi. ''Burada sana söyleyeceklerimden sonra da senden vazgeçmeyeceğim!''
Diyeceği şey beni ondan koparacak kadar mı önemli?
Ellerimi sıkı sıkı tuttu. Gözlerimin içine baktı. Göz bebeklerim çoktan kocaman olmuştu.
Gökalp'in ağzından üç kelime döküldü. Beni darmaduman eden üç kelime
''Sen benim kardeşimsin.''

KALPTEN HAYATAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin