Lisenin başlangıcının benim hayallerimin başlangıcı olarak hiç hayal etmemiştim yeni duygular keşfetmiştik toprakla ben benim adım en çok onun ağzına yakışıyor galiba okula ilk kez geldim ve kaydımı yapmaya cadı ile değilde simah ablayla birlikte gelmiştim aslında bunu tek başimada halledebilirdim büyüdüm sonuçta dinlerlerdi herneyse kimi kandırıyorumki sadece kendimi o kadar cesaretim vardı galiba o sıralarda simah abla beni keltoşla yani benim müdür yardımcımla tanıştırmıştı ve kaydımı yapmıştık bir kaç imza ve bir fotoğraf en son fotoğrafı ilkokula kaydolurken çekinmiştim habide e okul için😑😑 iğrenç fotoğraflar.Ve bu fotoğrafta iğrençti bana göre aslında annemin tıpkısının aynısıyım ve annem çok güzel bir kadın ama ben yinede kendimi beğenmiyorum lisenin ilk günü okuldan tam çıkacakken birine tosladım ve ikimizde yere düştük aaaa neden hiç şaşırmadım acaba gerçi biraz şaşırdım ikimizde ayağa kalktık ve toprağın meşhur cümlesi"naber la kripton?" Diye bir cümleyle tamda yerinde ve simah abla yanımdayken söylemişti böyle davranması pek hoşuma gitmesede bende aynı tavırla 'iyi la manyağım ne arıyon burda'demiştim.mecbur aklıma başka kelime gelmemişti o an her selamlaşmada farklı bir isim bazen o necmiye olur ben hakkı bazen o hacer olur ben faruk öyle bir dostluk bu.toprak fazla geçmeden ben burada okuyom okul okul geziyon galiba demişti e tabi ben ve ticaret lisesi biraz uzağız ama neyse ben ise ben de burda okuyacağım çoktan kaydımı yaptırdım sen demem üzerine toprak bende öyle demişti tam sarılıp kutlayacaktıkki simah abla kim bu delikanlı demişti bende alaycı bir tavırla hani sana şikayet ettiğim toprak varya bu o demiştim ve simah ablada ben toprağı kız zannetmiştim bahtımız böyleymiş dediğinde hafif bir kahkaha atmıştım doğrusu ayaküstü fazla sohbet edemezdik bu yüzden toprağa el işaretiyle sonra konuşuruz diyerek hapishaneye geri döndük.Benim için burası hapishaneydi başkaları için olmayabilir ama bana göre tam bir hapishane.Ve okulun ilk günü en yakın arkadaşımında benimle birlikte olacağını öğrenerek mutlu geçmişti.
Lisenin 1 haftası ögretmenlerle tanışarak sıra kaparak falan geçmişti. 2.haftasına giriyorduk ve okulun kapısındayken birisi bana deniiz diye çağırdı arkamı döndüğümde tanıdık kimseyi görmedim ve bir daha çağırdı deniiiiz bu sesi biryerden tanıyorum ahaaa tabiki toprak başka kim olabilir ve arkamı döndüğümde okuldaki en yakışıklı hocayla benim tasvirimle ekşi kaymağımla göz göze geldik ve çarpıştık hemen arkasındada kaynanam duruyordu zaten.Sevgilisi bu kadar yakışıklı ve karizmatik bir adam nasıl böyle çirkiiin bir kıza bakıyor hala anlamış değilim kız zenginmidir nedir aman Allah mutlu mesut etsin zaten banane sonrasından özür dileyip birkaç saniye daha gözlerine baktıktan sonra kaynanam hemen çekilirmisin canım diyerek neredeyse beni ittirmişti kıskanç nolcak hemen onların ardından içeri bir kişi daha girdi ve bu sefer de tam dışarı çıkacakken toprakla çarpıştık düşünün artık kapı o kadar küçüktü ki 1.5 kişi anca geçerdi o kapıdan o derece daha sonra toprak "yavaş ol kızım öküz gibi vurduğunu yıkıyosun." dedi bende hemen "sensin öküz önce kendine bak ayı!" demiştim tabi çene kuvvetli olunca neredeyse onun bu kelimeleri söyleme hızının yüzde birini anca kullanmıştım.Daha sonra gerçekten de sinirli olduğunu farkettim.Ne oldu diye 2-3 defa sordum.Adet haline gelmişti zaten bu artık daha sonra söyledi "bir hödük bana kafa tutuyo..." falan filan aynı hikayeler ve aynı gaz verme desteği sonuç başarılı bir dövüş çekirdeğe giden para.Okulun 1.dönemi yeni derslere alışkanlık tanışma ilk kez e seçeneği ve ergenlik ile geçti bu dönem hiç okul kıyafeti giymemiştim çünkü alınmamıştı sonuçta babamdan para alıpta bir kıyafete para verecek halim yoktu kendin kazan kendin ye bizim hayat bende okula sivil gidiyordum ve herseferinde derse geç giriyordum dışarıda durma cezası.Okulun tamamına sivil gitmiştim zaten.Kural mural yok.Bir gün ben farkında olmadan birdenbire kızlar beni içine almıştı ve bir manyağın benle çıkmak istediğini söylemişlerdi.Bende çıkmak ne demek diye toprağa koşarak sormuştum.O da bana herzamanki gibi "Ne kadar cahilsin.Çıkmak bir erkekle arkadaş olmak demektir." demişti.Bende ona o zaman biz ilk günden beri çıkıyoruz demiştim o da bana vurup "aptal mısın kızım sen bir erkekle eğerki çok yakın olursan çıkarsın." demişti bende ona "biz zaten çok yakın değilmiyiz?" Diye sordum.O da canı sıkkın bir şekilde oflayarak "öyle değil biz sadece arkadaşız!" deyip bağırmıştı ve "bu soru nerden çıktı ki şimdi?" demişti neredeyse bahçedeki herkes bize bakıyordu ve sorusunu tekrar üstelemişti toprak.Bende "kızlar sordu." diyip onun omzuna çarparak lisedeki tek toprakla benim bildiğimiz yere gitmiştim.Daha sonradan peşimden geldiğinin bile farkında değildim.Çünkü o sıra kendimle konuşmakla meşguldüm.'Ne var dı ki bana bağıracak!?' gibi cümleler ve oturmuştum daha sonradan yanıma gelerek o da yanıma oturmuştu.Sanki şu anda başka birisiyle karşı karşıyaymışım gibiydi ikimizde susuyorduk. Giyimimizden nefes alışverişimize kadar aynıydık biz.Sadece o biraz daha hödük tü işte.Ve en sonunda sessizliği bozan yine ben oldum. "Niye geldin peşimden ve eğerki bağıracaksan gidebilirsin ihtiyacım yok." Dedim.O konuşmamıştı bile,benimle konuşmuyordu resmen 10 dk bu şekilde susmuştuk ve ben dayanamayıl "Bağıracaksan git demiştim sus değil!" dedim o ise "özür dilerim." deyip gitmişti yüzüme dönmemişti bile...O sırada ondan o kadar çok nefret etmiştim ki... nediyorum ben ne nefret etmesi insan hiç dostundan nefret edermi ama çok kızgındım ona çok kırılmıştım ayrıca.Bana bunu soran kızların yanına gitmiş ve soru sormuş o sırada kızlara.Kim,niye falan filan gibi şeyler işte daha sonra o çocukta yanıma geliote birşey dememişti.Zaten onluk da birşey yoktu ben olsam kendime bende aşık olurdum şahsen.Ama şimdi konuya böyle devam etmiyeyim en iyisi değilmi.Daha sonra bende orada biraz kafamı dinlemek amacıyla ve kızmamı atlatmak amacıyla gitmişsem de tekrar aşırı kızgın bir şekilde oradan çıkmıştım.Ne güzel bağırıp çağırıp oradan çıktıktan sonra o çocuğu bulup dövecektim ben, sonra tekrar dostumun yanına gidecektim.Ama onun bu davranışı beni daha fazla kızdırdı hatta kırdı neden sadece özür dileyip gitti ki? kafamda birsürü soru var yani bana bağırsa ve kavga etsek daha iyiydi.Ben oradan çıkarken bu kadar deli düşüncelerle karşıma her çıkan kişiye çarparak geçiyordum.Adeta önüme gelene bir omuz dercesine milletin arasından geçiyordum ve farkında olmadan okulun kapısından çıkmıştım.Arabanın korna basmasıyla kendime gelmiştim neyseki çarpmamıştı sonra cadıyla uğraşması vardı.Daha sonradan kendime gelip okula mecburen geri girdim ve emir denen çocuk yanıma gelip bana şu sözleri söylemişti "tatlım yanında gezen hödük kardeşindir zannetmiştim sevgilin olduğunu bilmiyordum kusura bakma ayrılınca yanıma gelmeyi ihmal etme."diyerek yüzünde gıcık bir sırıtışla gitti.Tabi ben şok.Çocuğun dediklerine mi yoksa onun benim yanıma rahatça gelip konuşmasına mı yoksa benim ortada mal gibi kalışımımı düşüneyim bilmiyorum.Ama ilk önce bir yere gidip oturdum derse girmemiştim ve yarım gün gitti böylece.Öğleden önceydi zaten. Daha sonra dersleri falan hiç düşünmeden o emir denilen malın dediklerini düşündüm.Hödük kısmında haklıydı ama sadece ben toprağa hödük diyorum onun toprağa hödük deme hakkı yoktu! Neyse ayrıca sevgilin derken ne demek istiyordu bu emir denen şahsiyet?yoksa toprak ona o benim sevgilim falan mı demişti... Bende jeton kareli olduğundan biraz sonra düşüyordu.Yine aklımda deli sorular vardı.Daha sonra gözüm okula bizim sınıfa kaydı birşey tanıdık gelmişti sanki ve tekrar baktığımda toprağı gördüm bu çocuk ilk kez kendi rızasıyla derse girmiş.Ders biyolojiyse girmiştir de bilmiyorum artık bir an bana baktı sanki yada ben öyle hissetim öyle gördüm falan.Zilin çalmasını bekleyecektim artık yada dışarıda gezecektim toprakla konuşmak istiyordum.Ona ne kadar kırgın olsamda konuşmamız daha iyi olur sonuçta.20 dk daha bekledikten sonra zil çalmıştı ve hemen yukarı çıkıp toprağı aradım.Sınıfa baktığımda toprak yerinde yoktu biz hep ikili olarak cam kenarı en arka sırada otururduk derslerden kopuk birşekilde kahkaha ve gülmekten kendimizi alamazdık ve ders böylece geçerdi.Sınıfta onun olmadığını görünce afallamıştım. Daha zil çalalı 5 dk bile olmamıştı. Ne kadar hızlı bu çocuk böyle?Sonra erkekler tuvaletindedir belki diye düşündüm ama hayır oraya giremezdim tabiki.Bu yüzden erkeklerden birini ona bakması için göndermiştim ama ordada yokmuş nerede bu mal acaba?Sonra bir kız bana seslendi sanki...ne alaka ben neredeyse hiç kızlarla takılmamki yani toprak varken kızlarla takılmayı seçmiyorum zaten.Sonra birinin omzuma dokunmasıyla bu düşüncelerden sıyrılıp bana dokunan eli takip ettim bu kim böyle esmer,Ela gözleri adeta ben gıcığım diyerek bağıran bir kız önümde duruyordu ve bana "Seni çağırdığımı duymadın herhalde." dedi bu kızı önceden toprakla bir mekana gittiğimde görmüştüm aşırı gıcık olmuştum çünkü benim hakkımda birkaç şeyi biliyordu ve bunu benimle değilde başkalarıyla konuşuyordu.Bunları benim duyacağamı zannetmiyordu tabi o yüzden gıcık olmuştum.Fakat şuan önümde o kadar masum duruyordu ki normal bir şekilde cevap vermeyi hakkediyordu."duymadım pardon ne oldu?" diyerek sakin bir tonda kıza cevap verdim.Bana elini uzattı ve "ben gizem." dedi pek tanışasım yoktu ama zar zor elimi uzattım."Bende deniz." dedim. Gülerek "Biliyorum." dedi ve "arkadaş olalımmı?" dedi şaka mı bu ben bütün olanları anlatmak için yana yakıla toprağı ararken bu kız bana arkadaş olalımmı demişti ve benim vakit kaybetmemem gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saflığın Kırmızısı
Ficção AdolescenteBen hiç hayal kuramadım.Bütün herşey benim dışımda gerçekleşti... Acılar,aşklar ve dostluklar ve benim acılarımda bana tek geliri olan şey gerçekleri görebilmemdi.... Mafya benim kardeşim di.Hindistan ise dünyam.