16-Kardeşim dediğim-

85 4 0
                                    

Yüzünü gördüğümde içindeki tedirginlik yerinin kızgınlığa bıraktı.Sadece beni meraklandırmak için ölü süsü verilmiş cansız manken koymuş olmalarına inanamıyorum.Yüzünü açtığımda emir arkamdan bir kahkaha patlattı pis herif gerizekalı şey beni nasıl kandırabilir."Sakin ol güzelim birisini öldürüp de senin önüne koyacak değiliz.Hele ki o kişi toprak itiyse." Dedi son sözlerinde gülümsemesi yerini sinire bırakmıştı.Acıyla yüzümü buruşturdum.Acının noktası kolumdu e tabi serumu birden bires nasıl çektiysem kolumdaki serum takılı yer kanamış ve içeri hava girdiği için morarmıştı."Herşeye pat diye atlanılmaz.Benim sözümü dinlemezsen böyle olur gel buraya." Deyip beni kucağına aldı.Ayakta duracak halim yoktu ama sinirliydim de ayrıca kolumdan hala soğuk birşeylerin aktığını hissedebiliyordum.Beni yatağa yatırdıktan sonra serumun iğnesini değiştirdi koluma takıcakken kolumu zar zor geri çekmeyi başardım."Hemşire birşey yokmuydu.Sen nasıl yapacaksın git hemşire çağır!"dedim.bana çapraz bir gülümseme göndererek kolumu tuttu ve eski haline getirdi.Kolum kaç saattir aynı halde olduğu için ağrı ve acıyla karışık şeyler hissediyordum."Ben herşeyi bilirim güzelim."dedi.Gözünde şeytani bir parlama oluşmuştu.Kolumda aynı yeri kolanyalı bir pamuk ile sildikten sonra acıtmadan serum iğnesini koluma taktı daha sona üzerine bir parmak kadar pamuk koyup üzerini bantladı.Şaşırmıştım doğrusu bu çocuk bunları yapmayı nereden biliyordu?Hayır yani sağlık meslekte de değiliz ki normal dir öğrenmiş olması desem."Sen bunları nereden biliyorsun?"diye sordum hemen merakla.Üzerime eğilip "Sen sor diye." Dedi ukalaca gıcık şey."Bana doğru düzgün cevap verecek misin sen?Her sorduğum soruda bir cevap dahi vermiyorsun." Dedim."Gerçekten merak ediyormusun?" Diye sordu. başımı olumlu anlamda salladım.Hem toprak sorusunu da tekrarlamış oldum ama bu manyak birden bire hiç beklenmedik bir hareket yaptı.Birden bire sedyeye binip üzerimde durdu

"Napıyorsun in üstümden manyak"diye bağırdım tek elimi göğsüne koyup ittirmeye çalıştım ama olmadı.Üzerime biraz daha fazla eğildi açıkcası korku ve heyecan vardı içimde ama ben böyle bir pozisyonda kalmayı sadece kocamla tercih ederdim.Göğsüm korku ve heyecanımın karışmasından dolayı hızla inip kalkıyordu."Ne oldu heyecanlandın mı güzelim?"diye sordu.Sorduğu sorudan keyif alırcasına.yüzünü yüzüme daha çok yaklaştırdı ama beklenen olmadı alnımdan öptü ve birkaç saniye bakıştık daha sonra üzerimden indi."Ben toprak itine bakıp gelicem güzelim.Sakın buradan ayrılma ve korkmamaya çalış.5 dk ya gelirim." Deyip çıkıp gitti.Normalde toprağa 'it' dediği için sinirden kudurmam gerekiyordu fakat az önceki hareketi beni çok şaşırtmıştı acaba bu çocuk normalde gerçekten sakin,sevecen bir tipmiydi ki?O zaman kim bu çocuğu bu kadar vahşileştirdi,herkesten nefret eder hale getirdi.Amaan neyse yani banane canım alt tarafı benimle ilgilendi diye,birşey yapmadan sadece alnımdan öptü diye hemen yumuşayacak halim yok sonuçta.Hem onun yüzünden bayılmıştım değil mi?Ayrıca sadece benimle ilgilenmiyor az önce 5 dk toprağın yanına gideceğini söyledi.Dur bir dakika neden 5 dakika o zaman toprak buralarda yakınlarda biryerde ama odanın hertarafı kapalı olduğu için birşey gözükmüyordu.Zaten tek bir kapı vardı.Birden dışarıdan kalın erkek sesi geldi daha sonra birinin daha sesini duydum bu sesin sahibini tanıyordum zaten emir.az sonra bi 'ah' diye bir erkek sesi daha duydum sesten herkimse çok acı çektiği belli oluyordu.Belkide dövüyorlardı kim bilir.Tekrar aynı sesin sahibi yüksek sesle küfür etti "Sana bunu ödeticem oğlum!" Dedikten sonra tekrar bir ah sesi çıktı ama bu diğerine göre daha çok acı çeker gibiydi ama arada inatta vardı fazla yüksek çıkmamıştı sesi.Sanki bir yerden tanıdık...Aman ALLAHım inşAllah aklıma gelen değildir!ya o Toprak...Bu düşünceyle hemen yerimden fırladım kolumdaki serumun da neredeyse bittiğini,son damlaların aktığını gördüm kolumdan serumu yavaşça çıkarttım.Yara bandı ve pamuğu geri yapıştırdım kapıya doğru ilerlerken sesler daha da netleşiyordu birkaç küfür 'sen kim oluyosun lan' 'senin belanı si..' 'bunu ödeticem lan' gibi sesler kapıda bir nefes aldım o sırada bir ses "Deniz ve gizeme birşey yaptıysanız sizi öldürürüm lan!" Dedi.Tahminlerim doğruymuş sesin sahibi toprağın ta kendisiydi.Ayrıca gizemde mi buradaydı? Kapının yavaşça kolunu çekerek aralıktan baktım.Gördüğüm şeyle gözlerimi hemen kapattım.Toprağın boynunda bir ip vardı yere çömelmişti ip ise emirin elindeydi.Toprağın arkasındaki adam toprağın kollarını tutuyordu.Emirin yanında biri daha vardı.Toprağın üstünde hala okul forması olduğundan gömleğinde hala kan lekeleri vardı.Hatta daha da artmış gibi görünüyordu yüzü morluklar içerisindeydi aşağı doğru bakamadım dudak,boynundan gömlek yakalarına kadardı galiba
Kan vardı...Işte emirin manyak tarafı.Hemen uzaklaşmak için gözlerimi açıp o panikle kapıyı ittim.Biraz sert çarpmıştı kapı.Off inşAllah şimdi bana birşeyler yapmazlar.Ben içimden dualar okurken kapı itildi.Hemen arkasında ben olduğum için bende sürüklendim tabi.Koskocaman bir adam kolumdan tutup beni sürüklemeye başladı.Elini ne kadar ittirmeye çalışsam da beceremedim aynı zamanda bırakın beni imdat diye bağırıyordum ama nafile.Bu manyağın bizi getirdiği yerde birilerinin yaşadığı bile şûpheliydi doğrusu.Adam beni toprağın yanına fırlattı.Toprağı görmemle gözyaşlarımı tutamadım boynundaki ipe gözüm takıldı boynunu iyice sıkmış artık morarmaya dahi başlamıştı ipin boynunda sıktığı yer.Nasıl nefes alıyor merak ediyordum.ipin emirin elinde olduğunu biliyordum tam boynuna elimi uzatacaktım ki iki elimde arkadan bağlandı "ne yapıyorsunuz çözün beni.Bırakın bizi nolur!" Dedim ağlamaklı sesimle.Emire bakmamak için kafamı yere eğmiştim."Ben sana rahatlık sundum güzelim 5 dk ya gelirim demiştim.Beklemeliydin." dedi sinir bozucu bir sesle.Yüzüne bakmasamda sırıttığından emindim."Lütfen bırakın bizi.Hem biz ne yaptık size.Lütfen daha fazla acı çekmek istemiyorum"dedim nefesim korkumdan dolayı hızlı nefes alıp vermekten sıkıştığı için sonlara doğru sesim boğuk çıkmıştı."Hah bunu az önce beni odadayken azarlayan kız mı söylüyor.Üstelik şu piçin haklı olduğunu benim haksız olduğumu sen söylemiyormuydun küçük hanım." Dedi "Evet ben dedim.Çünkü sen okulun patronu değilsin.Okulda herkes kendi istediğini ve kendi işine yarayacak şeyleri yapabilir.Biz sana zarar vermedik oysaki sen bize..." derken önüme çömeldi hala yüzüne bakmıyordum.Çenemden sertçe tutup kafamı yukarı kaldırdı.Yüzümü çevirmeye çalışsamda işe yaramadı.Çenemi daha da sert tuttu ve göz göze geldik."Asıl her boka burnunuzu sokan sizsiniz.Kaç kere bu piçi benim işlerime bulaşmamasını ve başına geleceklerini söyledim ama dinlemedi şimdi cezasını çekecek." "Ne yaptık biz sana?" Dedim geriye kalan tüm cesaretimi toplayarak. çenemdeki elini çekerek "Bütün işlerime karıştınız.Daha da önemlisi benim işimi elimden almaya çalıştınız.Burada ben satış yapıyorken Hiçkimse benim semtimde satış yapamaz bu ilçe de tek ben satış yapıyorum.Bunu o küçücük beyninize sokamadınız değil mi? Ama yok siz hep ileri gittiniz taki benim müşterime de dadandınız işiniz bitti." Dedi emir "Ama sonuçta hala satış yapıyosun yani biz sana daha karışmayız sende bize karışmazsın."dedim elini tekrar çeneme getirip yüzünü bana yaklaştırdı "Artık çok geç güzelim." Deyip biraz daha yaklaştı o anda toprak "Çek lan o pis ellerini kardeşimden!" Diye bağırdı ama emir biraz daha yaklaştı.Toprak tekrar bağırdı "Çekil lan denizin üzerinden piç kurusu!" Dedi emir biraz uzaklaşarak "çekilmezsem ne olucak?napıcaksın?Ben burada senin gözünün önünde herşeyi yapsam Götünü bile kımıldatamazsın.Gelmiş burada adamlık taslıyosun.Kalk da görelim lan erkekliğini."dedi emir alaycı sesiyle.Cidden bu çocuk insanda sinir ve cesaret uyandırıyordu.Içimden emire küfürler yağdırırken emir üzerime biraz daha yaklaştı ama bu sefer bütün bedeniyle bir yaklaşmıştı.Toprak emire öldürecek gibi bakıyordu.Emir ile yüzüm arasında fazla bir mesafe kalmamıştı her ne kadar geriye doğru gitsem de arkamda bir tane adam olduğu için fazla geri gidememiştim.Toprak çaktırmadan elindeki ipleri çözmüştü adamın belinden silahı almak için uzanacakken emirin toprağa baktığını gördüm.Hayır bu genç yaşımda bir de tek ailemi kardeşimi kaybedemezdim.Emir kesinlikle silahı topraktan önce ateşlerdi ve bu sefer acıma duygusu da olmazdı.Tek çaremi kullandım ve mecburen emire bana bakması için tam önüne geçtim."Hani birşey yapamıyorsun gördüğüm üze..." derken birden dudaklarıma yapıştı toprağı farketmemişti ama farketmesi an meselesi olduğundan onun dikkatini dağıtmak amacıyla geri karşılık verdim.Bunu yaptığımdan pişman olacaktım ama tek çarem buydu ve buna mecbur kalmıştım.Istemeyerek öptüğüm için midem bulanmıştı bu yüzden geri çekilmiştim.Emir bana şaşırmış gözlerle bakarken bu hareketi hiç beklemediğini anlamıştım ama mecburdum kardeşim için.Toprağa baktığımda bana öldürecek gibi bakıyordu.Sanki emiri kendi isteğimle öpmüşüm gibiydi. Adamın silahını belinden çekiyordu artık.O sırada emir "Bak gördüğün gibi karşı tarafta istekli demekki herşeyi yapabilirim.Artık bütün anlaşmalar benim."dedi.Ne dediğini tam anlayamasam da toprağa döndüm.Emirin söylediği laflar toprakta saman alevi gibi hatta daha da parlak bir sinir oluşturmuştu.Ama bu gözlerde gördüğüm sinir değildi sinirden başka birşeydi.Sanki NEFRET gibi ama ben ne yaptım ki bu kadar nefret edilecek? Toprak silahı alıp ayağa kalkmayı başardı.Silahı bir emire bir bana doğrultup durdu.Bir ara arkamızdan hamle yapmaya çalışan adama silahı doğrultmuştu.Silah en son emirin alnının ortasında kaldı "Öldürücem lan seni." Dedi dişlerinin arasından toprak.Emir"hiç durma devam et." Toprak bu şekilde birkaç saniye durunca elini tetikten çekti "Sen buna değmezsin." Dedi ve silahı benim alnına yasladı.Silah tenime değdiğinde ürperdim ve gözlerimi yumdum.Bu doğru olamazdı değil mi?Toprak... Kardeşim bana silah mı çekiyordu?Silah soğuktu hatta aşırı soğuktu.Silahın ucu alnımı delercesine alnıma yaslıydı gözlerimi aralayıp toprağa baktım.Deli gibi korkuyordum.Şoktaydım.Ihanete uğramış gibi hissediyordum.Korkum daha da arttığından dolayı kalbimde daha da hızlı atmaya başlamıştı.Sadece kalbimin atış seslerimi duyuyordum kulaklarımda da aynı ses vardı ve hafif uğulduyorlardı.Bütün bedenimi bir titreme sarmıştı ben toprağa toprak bana bakarken silahın emniyetini açtı ve sürgüyü çekti parmağı tetikteydi ateşleme iğnesine de bastı.Boğazım kuruduğu için zar zor yutkundum.Bu anların kötü bir kabus veya en azından şaka olmasını isterdim.Toprak parmağını tetiğe tam yerleştirdi.

Ve sıktı....

Saflığın KırmızısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin