Günler birbirini hızla kovalıyordu. Şubat ocağı kapıdan kovarken mart bacadan girmişti çoktan... Allah huzurumuzu bozmasın sakin bir yaşantımız vardı. Tekdüzeydi her şey ama bana göre bu da şükredilecek bir şeydi. Bazen Allah öyle bir dert verir ki tek düze zamanları mumla arardı insan. Kıymet bilmek önemliydi bu yüzden, her konuda... Günler geçerken ben sabahları yine erkenden uyanıyor Tayyibin cami yolunu gözlüyordum ardından namaz kılıyor ailecek kahvaltımızı ediyorduk.
Yine böyle bir günün sabahında kahvaltı masasından kalkmamıştık ki kapı çalıyor.
" Ben bakarım" diyerek yerinden ok gibi fırlıyor Ali.
"Koca delikanlı oldu maşallah" diyor babam biraz mahsun ama gülen bir yüzle.
Bir iki dakika geçmiyor Ali'nin heyecanlı sesi duyuluyor koridorda ardından mutfak kapısında görülüyor kendisi,
"Gel Tayyip abi buyur geç, kahvaltı ediyorduk bizde."
" Selamın aleyküm " eğilip babamın elini öpüyor sonra annemin elini öpmek için masanın diğer ucuna geçerken bir an göz göze geliyoruz, utanarak eğiyorum başımı önüme.
" Aleyküm selam evlat, geç otur şöyle. Feyzan kızım çay koy. "
Yerimden ok gibi fırlayan ben oluyorum bu kez. Tayyibin çayını katıp önüne koyuyorum tabak almaya uzandığım sırada teşekkür ediyor gülümsemekle yetiniyorum. Ne diyeyim ki önemli değil abi desem yine yüreğim acıyacak bende susmayı tercih ediyorum. Haticenin anlattıklarından sonra abi dememye de özen göstermiyor değilim hani... Geçip yerime oturup babam ve Tayyibin sohbetini dinlemeye koyuluyorum.
" Enişte, Şükrü amcanın oğlu Fatih'i hatırladın mı? "
" Hatırlamam mı oğlum senin olduğu gibi onunda kirvesi bendim, nasıl unuturum Fatih'imi? " Bu sözler üzerine hepimiz gülüşüyoruz kahvaltı masasında.
" Haklısın enişte, geçen gün onunla sohbet ederken aklımıza bir fikir geldi ama işte tam olgunlaştıramadık. Elhamdülillah benim bir işim var zaten ama malum Fatih'in bir işi yok. Taksiye de çıkmıyor artık. Bir iş kursak hem ona ekmek kapısı bana da cami dışındaki zamanlarımı değerlendirecek bir yer, ortak bir dükkan açalım diyoruz ama elimizde bir zanaatimiz yok ne yapsak bilemedik. "
" Bilemedim ki evlat bakkal dükkanı açsanız bana rakip tuhafiyeci açsanız Refik amcana rakip olursunuz, enine boyuna düşünülmeli. Babanla konuştunuz mu? "
" Komuştuk konuşmasına o da islama yararlı bir iş yapın diyor ama gerisi gelmedi bir türlü... "
O an aklıma gelen düşünceyle içim kıpır kıpır olmuş heyecandan yerimde duramaz olmuştum.
"Baba, iznin olursa aklımda bir fikir var."
" Tabi kızım seni bu kadar heyecanlandıran düşünceyi ben de merak ettim şimdi. "
Tayyibin hafif tebessümle yüzüme baktığı o dakikalar kalbimin daha hızlı atmasına sebep oluyordu. Ben de doğrudan onun gözlerinin içine bakıyorum, gözlerimi kaçırmıyorum bu kez.
" Bir sahaf açsanız. " Durup düşünmesini bekliyorum her ikisininde babam sakalını sıvazlarken Tayyibin gözleri parlıyor adeta.
" Hem unutulmaya yüz tutmuş kitapların , dergilerin değeri artar hem mahallenin gençleri kitap alışkanlığı kazanır hem de ellerinde kitap biriktirmez onun yerine takas yaparak birbirleriyle iletişim halinde olurlar."
Söylediklerim hoşlarına gitmiş olacak ki ikisi de birbirinin yüzüne gülümseyerek bakıyorlar.
" Maşallah, zehir gibi çalışıyor kafası bizim kızın. "
" Öyle enişte benim aklıma yatmadı desem yalan olur."
Sohbetin başından beri sessizce dinleyen annem sözü alıyor bu kez.
" Ben doğurdum onu elbette zeki olacak, izin verirseniz aklımda benimde bir fikir var."
Soframız hiç olmadığı kadar neşeliydi bu sabah babam annemin sözlerine bir yandan gülerken kırlaşmış sakallarını sıvazladı." Buyur hatun Estağfirullah ne haddimize izin vermek."
" Eniştem haklı teyze buyur senin fikirlerin benim için çok değerli bilirsin. "
" Allah razı olsun oğlum bilesin ki şu iki evladımdan ayırmam seni kardeşiminde benim de ilk göz ağrımızsın sen elhamdülillah her biriniz hayırlı evlatlar oldunuz bizim için mahallemizin genci ihtiyarı sever sayar seni ben derim ki madem bir sahaf açacaksın ticarethaneden çok ilimhane olsun. "
" O kadar kitapla elbetteki öyle olacak teyzeciğim de sanki senin dilinin altında daha güzel bir fikir yatıyor. "
" Öyle yavrum diyorum ki mahalleliyi bir araya getirecek toplantılar yap bazı geceler dini sohbetler yapılsın hatta Kuran dersleri bile verebilirsin. "
Tayyibin sevincine diyecek yok. Yerinden ok gibi fırlayıp annemin ellerini öpüyor.
" Yaşa be teyzem ne güzel akıl ettin böyle. " sonra tekrar babama dönüyor.
" Beni yalnız bırakmazsınız değil mi enişte sen ve babam da el verirseniz bu iş çok hayırlı olur vesselam. "
Onun sevinci benim sevincim oluveriyor. Kalp atışlarım duyulacak diye korkuyorum neredeyse gülünce yüzü bir başka güzel oluyor. Nasıl bir sevdadır bu gönlüme yerleşen tüm benliğimi hapsediyor bakışları, gülüşü... Ve o anda dakikalardır göz göze olduğumuzu fark edip utançla kafamı önümdeki tabağa eğiyorum. Ah salak Feyzan bu kadar belli etmesen keşke.Kahvaltının ardından Tayyip ayağa kalkıyor.
" Ben izninizi isteyeyim çok sağolun yardımlarınız için hakkı'nızı helal edin. "
" Olur mu evladım sen de bizim evladımızsın."
Annem gülümseyerek başıyla onaylıyor babamı yanlızca. Kalkıp bulaşıkları yıkamaya koyulduğumda onlar da sohbeti ilerletip açılacak olan sahafın hayallerini kuruyorlar. Biraz sonra kalkmak için yerinden kalkan Tayyip bir şey unutmuş gibi bana bakıyor sonra yeniden babama dönüyor.
" Enişte Hatice'yi Koza hana götüreceğim iznin olursa Feyzanı da götüreyim mi? "
Duyduğum sözler mutluluktan beni havalara uçuruyordu. Doğru mu duymuştum acaba avuç içlerim terlerken annemle göz göze geliyoruz ters ters bakıyor yüzüme. Hemen başımı çevirip bulaşıkları toplamaya koyuluyorum içim içime sığmıyor.
" Feyzana sor oğlun sen götürdükten sonra ne diyeceğim ben.
" Ne dersin Feyzan? Gelmek ister misin?"
" Ay ne güzel olur Feyzan bana da kumaş baksan kızım bir elbise dikinsem. Ben gezip dolaşanıydım pek fazla siz Hatice'yle halledersiniz."
" Şeyyy tamam o zaman ben hemen hazırlanıp çıkarım. "
" Olur bende Haticeye bakayım, yoksa zor çıkar evden sonra seni alırız."
Tayyip evden çıkarken bende annemin göz hapsinden kaçarak üst kata üstümü değiştirmeye çıkıyorum. Kısa bir süre sonra kapıya geldiklerinde annemin gözlerine bakmaya korkar evden çıkıyorum. Arabaya binerken yine gözlerine bakmadan el sallıyorum. Hatice dünyadan habersiz el sallıyor teyzesine büyük bir neşeyle.
" Merak etme teyze ben hallederim. "
Sözleri garibime gidince yüzüne bakıyorum imayla.
" Şey ya kumaş alın demiş ya..."
İstemeden susuyorum. Şehri yanımızdan alarma ben de düşüncelere dalıyorum. Tamam
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMAM (Tamamlandı)
General FictionBeddua iyi değildir ama bu defa edeceğim... RABBİM seni benden başkasına helal kılmasın... *** ÖNEMLİ AÇIKLAMA*** ARKADAŞLAR İSMİN TAYYİP OLMASINDAN RAHATSIZ OLAN BİR KESİM VAR. LÜTFEN RAHATSIZ OLUYORSANIZ OKUMAYIN, ÇÜNKÜ BEN GAYET MEMNUNUM. BU TARZ...