Camii sokakta gün erken başlar. İşler bitsin de yatsı namazından sonra uyunabilsin diye. Sabah namazının ardından kahvaltılar edilir ve küçük esnaflar bir bir dükkanlarının kilidini açarken mahallenin kadınlarıda ev işlerine çoktan başlamış olur. Hele ki mahallenin neşesi çocuklar bir de okul tatilse onları anlatacak kelimeleri bulmakta zorluk çekiyorum...
Tayyip gittikten hemen sonra babam da eve gelince annem kahvaltı sofrasını hazırlamak için mutfağa çağırıyor. Sevdamı kalbime gömüp üstüne de iki yumurta kırmaktan başka elimden bir şey gelmeyeceğini anlayınca arkasından mutfağa giriyorum. Dedim ya güne erken başlardı bizim mahallede kahvaltı edelim ki babam dükkanını açsındı elbette. Bir yandan kahvaltı ederken bir yandan da sohbet ediyoruz ailecek. Bir ailenin en özel vakitleri yemek sofrasıdır düşüncesi geçiyor aklımdan. Ne güzel de bir araya topluyor hepimizi.
" Feyzan kızım bu gün tarhana yapalım diyorum. Sonbahar kapıya dayandı kışa hazırlanmak lazım. "
" Olur annem yapalım. "
Annem başını sallamakla yetiniyor ve Aliye dönüp başını okşuyor. Sabah bize büyüdüğünü söyleyen kardeşim annemin sevgisini görünce küçüldükçe küçülüyor. Erkek çocuklarının annelerine olan düşkünlüklerinden olsa gerek Ali annem için hala bir bebek. Şımarması gittikçe artıp annemi öpücük yağmuruna tuttuğunda Mahmure sultan artık daha fazla dayanamıyor.
" Şımarık, yüz vermeye gelmiyor. Ustan bekler seni hadi işine git bakayım artık. "
" Sen yüz veriyorsun bu oğlana, Mahmut'a hanım hiç söylenme..."
Babamın haklı isyanına bende katılıyorum, annem birazcık kayırırdı küçük oğlunu. Ona göre seveceksen oğlan çocuğunu sevecektin, kız çocuğu zaten kendini sevdiriyordu. Peygamberimiz (s.a.v.) 'de böyle buyurmuştu.
" Eniştem kızmaz nasılsa bana " derken bile hala annemle uğraşmaya devam eden Ali'yi havada uçan anne terliği mutfaktan zorla çıkarıp bakkal dükkanına gönderiyor. O çıktıktan sonra gülmeden edemiyoruz ardından. Ali gittikten sonra önce babam gidiyor işe ardından ben de bir koşu teyzeme gidip yardıma çağırıyorum. Sağolsun teyzem de kızı Hatice de hemen geliyorlar.Dört koldan girişiyoruz tarhanayı yoğurmaya. Her zaman getir götür işi yaptırdıkları bana bu kez tarhanayı yoğurma görevi veriliyor. Sanırım gelinlik çağa gelmiş olmamı kabul ediyorlar iki kardeş...Ben de sesimi çıkarmayıp geçiyorum hamur teknesinin başına. Teyzemin gözüne girmek var serde... Hatice de yanımda oturup un eklememe yardımcı oluyor, oluyor olmasına da alttan alttan laf edip beni sürtmeyi de ihmal etmiyor. Hislerimin tek şahidi olan Hatice göze girmeye çalıştığımı fark etmiş olacak ki kıkır kıkır gülüyor yanı başımda. Bende yanaklarımın kızardığının bilincinde dikkatimi hamura vermeye çalışıyorum.
" Hatice rahat bırak da ablanı işini yapabilsin. Hem ne gülüp duruyorsun sen öyle? "
" Hiç, hiç bişey annecim."
Tarhana yoğurmak meğer ne zormuş. İncecik bileklerim isyan etse de azimle tarhanayı yoğurmaya devam ediyorum.
" Feyzan yorulduysan ben yapayım kızım."
" Yok anneciğim, öğreniyorum işte. Hem az kaldı bak. "
" Aşka geldi bizim kız " diyor teyzem anneme bakarak. Ah ah sorma teyzem hem de nasıl bir aşka geldim bir bilseniz, bilebilseniz. Anlatabilsem size içimdeki kuşların cıvıltılarını, kelebeklerin kanat çırpmasını. Her namaz vaktinde ezan sesini duymak için açtığım pencerelerin sebebini bir bilseniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMAM (Tamamlandı)
قصص عامةBeddua iyi değildir ama bu defa edeceğim... RABBİM seni benden başkasına helal kılmasın... *** ÖNEMLİ AÇIKLAMA*** ARKADAŞLAR İSMİN TAYYİP OLMASINDAN RAHATSIZ OLAN BİR KESİM VAR. LÜTFEN RAHATSIZ OLUYORSANIZ OKUMAYIN, ÇÜNKÜ BEN GAYET MEMNUNUM. BU TARZ...