SELMA / 19. BÖLÜM / AYRI DÜNYALAR / YAZAN: AYŞE ÖZDEMİR

380 9 0
                                    

Selma ertesi gün Makbule'ye Şişli'deki bir kuaföre iş görüşmesine gideceğini söyleyip evden ayrıldı. Boztepe'deki durakta uzun süre beklemesine rağmen Taksim otobüsü gelmeyince, minibüsle Şişli'ye gitti. Şişli'den Taksim'e gitmek için troleybüse bindi. Osmanbey'de elektik kesilip troleybüs yolda kalınca, yolcular yürümeye başladı. Pazardan aldığı, çöpe atacak kadar eskimiş olan ayakkabısını sürüyerek yürümeye çalışan Selma, Osmanbey'de Sander Kitabevi'nin önünde annesinin yeğeni Gönül ile karşılaştı.

(Gönül ile kocası Sedat, Teşvikiye'deki bir apartmanda kapıcılık yapıyordu. Selma birkaç kez annesiyle kapıcı dairesine misafirliğe giderken Nişantaşı'ndaki, Teşvikiye'deki kadınların kırmızı rujları, pırıl pırıl topuklu ayakkabıları, çantaları ve yapılmış saçlarıyla Boztepeli kadınlardan çok farklı olduklarını görmüştü. İstanbul'da ayrı semtlerde, farklı ülkelerdeymiş gibi başka hayatlar yaşandığını, o kadınlara bakarak anlamıştı. Kapıcı çiftin üçüncü çocuğu doğduğunda, Kadriye hediye olarak pazardan zıbın alıp ziyaretine gitmişti. Yanında kızları Selma ile Tülay da vardı. Gönül yeni doğan bebeğini apartman sakinlerinden sakladıklarını ağlayarak anlatmıştı: "Kadriye abla bu apartmanda oturanlar çok kibirli. Bizi köle gibi görüyorlar. Kapıcı olduğumuz için çocuk yapmaya bile hakkımız olmadığını düşünüyorlar. Kapıcı dairesinden onların evlerine hiç ses gitmemeliymiş. 'Bedava sıcak ev buldunuz, üreyip duruyorsunuz' demesinler diye oğlumun doğumunu saklıyoruz. Evlerine temizliğe gittiğim hanımlara da hastalandığım için bir süre gelemeyeceğimi söyledim." Kadriye de içini çekmişti: "Ah Gönülcüğüm ah aynı milletteniz. Benim dedem de senin deden de bu ülke için savaştı. Ama gel gör ki onlar zengin, biz fakiriz. Aramızda dağlar var." Dairelere ekmek servisine hazırlanırken konuşmayı duyan Sedat da yorum yapmıştı: "Burunları Kaf Dağı'nda. Sanki biz bu ülkenin vatandaşı değiliz. İstedikleri kadar kibir yapsınlar. Sonunda onların da bizim de gideceğimiz yer kara topraktır." Kadriye her ziyaretinden sonra Nişantaşı'ndan Boztepe'nin sefaletine dönmek istemezdi. Ama bilirdi ki Nişantaşı her şeyiyle ona yabancı bir yer, Boztepe ise köyü gibiydi.)

Selma'yı Osmanbey'de tek başına görünce çok şaşıran Gönül, "Nereye kız böyle, baban seni nasıl bıraktı?" diye sordu.

"Bir kuaföre iş görüşmesine gidiyorum Gönül abla."

"Bak kızım aklını başına topla. Kötü şeyler duydum. Yanlış şeyler yapma. İstanbul kurtlar sofrası. Kurtlar senin gibi safları kuzu niyetine yutuyor."

"Ben ne yaptım ki Gönül abla?"

"Daha ne olsun be kızım. Sen beni dinle de dikkatli ol. Baban seni burada evlendiremezse köye, babaannenin yanına yollayacakmış."

"Neee olamaz" diye ağlamaya başlayan Selma'yı Gönül zor sakinleştirdi. Sonra birbirlerini yanaklarından öperek ayrıldılar.

      

SELMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin