SELMA / UCUNCU BOLUM / BULUTLARIN ÜSTÜNDE / YAZAN: AYŞE ÖZDEMİR

1.1K 19 3
                                    


           Kadriye üçüncü çocuğuna hamile kaldığında, Zeynel'i askere çağırdılar. Askerliğini İstanbul'da yapacaktı. Bu durum Kadriye'nin de umutlarını yeşertti. Kocası askerliğini bitirince onları da İstanbul'a aldırır, böylece hem kaynanasından kurtulur hem de İstanbul'da yeni ev açma şansına kavuşurdu. Özgürlüğün hayali bile içini ısıttı.

Köyden ayrılan Zeynel hem denizin hem büyük şehrin nasıl bir şey olduğunu İstanbul'da gördü. Haydarpaşa'da manzaraya bakıp büyülenirken babasına küfretti: "Tam yaşayacak yer. Babam olacak herif beni erkenden evlendirip, Kadriye'yi başıma bela etti. Bir de çoluk çocuk türedi. Babam yaktı beni. Gençliğime doyamadım."

Okuma - yazmayı asker ocağında öğrenen Zeynel, birkaç ay sonra hafta sonu izninde, ününü köydeyken duyduğu Beyoğlu'na gitti. İstiklal Caddesi'nde yürürken dükkanların üstündeki yazıları heceleyerek okudu. Çorap almak için girdiği mağazada tezgahtar Maria ile tanıştı. 40'ına merdiven dayamış Maria, kara yağız delikanlının Anadolu'dan gelmiş bir asker olduğunu hemen anladı. Gülümseyen Zeynel'in yakışıklılığı ve mahcubiyeti hoşuna gitti.

Patronunun "Kaçırmak istemediğin, parası az müşterilere yüzde 40'a kadar indirim yapabilirsin" sözünü hatırlayıp, bir çift siyah çorap alan Zeynel'e yarı yarıya indirim yaptı. Kendisine çapkın çapkın bakan Zeynel'i kaçırmamaya kararlıydı. Medeni cesarete sahip bir kadın olan Maria, lafı dolandırmadan Zeynel'e teklifini yaptı.

"Dükkanda işim yarım saate kadar bitiyor. İstersen caddede birer kahve içebiliriz."

Heyecandan yüzü kızaran Zeynel kekeleyerek, "Tabii olur hanımefendi, nasıl isterseniz. Dışarıda bekliyorum" dedi.

Maria dükkandan çıkınca, yavaş yavaş yürüyerek Çiçek Pasajı'na gittiler. Midye tavayla bira söylediler. Aniden karşısına çıkan bu çekici kadının karşısında nasıl davranacağını bilemeyen Zeynel, heyecandan parmaklarını kütürdetmeye başladı. Yan masada oturan iki sevgilinin, kendisine ters bakışlar fırlatmaları üzerine, parmaklarını kütürdetmeyi bırakıp etrafına bakındı.

Asker gencin heyecanını yatıştırmak isteyen Maria, söze hayatını anlatarak girdi. Bir yıl önce eşinin Yunanistan'a taşınmaya karar vermesi yüzünden boşandığını, çocuksuz olduğunu, evinde yalnız yaşadığını söyledi. Zeynel ise hayatından kısaca bahsederken, evli ve çocuk sahibi olduğunu gizledi.

Maria "Biz atadan İstanbulluyuz" dedi, "Babam burada vefat etti. Ama annem ve ailemin çoğu Yunanistan'a göç etti. Halamlarla ben burada yaşamaya devam ediyoruz. Eşim İstanbul'da huzur kalmadığını, bizim açımızdan sıkıntılı bir durum olduğunu, Yunanistan'a gitmemiz gerektiğini söyledi."

"Neden böyle düşündü, geçim sıkıntısı mı çekiyordunuz?"

"Yok o açıdan değil, siyasi açıdan durumun aleyhimize olduğunu iddia etti. Güya bizim cemaat, başımıza bir şey gelebileceğini konuşuyormuş. Ben de ona abarttığını, huzursuzluğun geçici olduğunu, ellerimle döşediğim evimi, hatıralarımı bırakıp gidemeyeceğimi söyledim. Tartışmamız günlerce sürdü. "

"Sonra ayrıldınız..."

"Anlaşamayınca boşandık. Taksim'deki evi bana bırakıp, Atina'ya gitti. Duyduğuma göre evlenmiş. Tanrı mutluluk versin. Herkes kısmetiyle yaşar."

Kekelemesi geçmeyen Zeynel, "Ben olsam seni asla bırakmazdım" dedi. Maria memnuniyetini belirtmek için Zeynel'in elini tuttu. Hayatında ikinci kez bir kadınla yakınlaşan Zeynel, soğuk terler dökmeye başladı, dili tutulmuş gibi duraksadı.

SELMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin