SELMA / 42. BÖLÜM / VATANDAS 'HİÇ' / YAZAN: AYŞE ÖZDEMİR

326 6 0
                                    

   14 Şubat 2015'i huzurevinde Selma hanımı dinleyerek geçiren Selin, havanın karardığını görünce teybini kapattı. "Sizi bugün fazlasıyla yordum. Artık geçmişte kalmış olsa da hikayenizden de çok etkilendim. İkimizin de dinlenmeye ihtiyacı var. Ben otele gidiyorum. Bu gece zor uyuyacağım. Yarın sabah tekrar rahatsız ederim."

"Olur kızım" dedi Selma hanım, "Hikayemin özellikle genç kızlar tarafından bilinmesini isterim. Şu dünyada bunca yıldır boşuna yer işgal ediyorum. Hiç değilse ibret olması için hikayemi anlatıp bu alemden öyle gideyim. Benim de insanlığa hizmetim bu olsun. Belki ben de en başta çıktığım yolda, başıma neler gelebileceğini tahmin edebilseydim, o kadar cahil olmasaydım geri dönerdim. Sadece ben de değil, meslektaşlarım da dünyadan habersiz saf kızlardı."

Selma hanıma sarılıp huzurevinden çıkan Selin, sarsılan ruhunu rahatlatmak için karlı çam ağaçlarının altından yürürken, temiz havayı içine çekti. Sonra taksiyle Taksim'de kaldığı otele gitti. Duş alıp bitki çayı içtikten sonra uyumak için yatağa uzandı. Aşkın peşinden koşarken çukura düşen Selma hanımın nemli gözlerini düşünerek bir süre uyuyamadı.

Sabah soluğu yine huzurevinde aldı. Selma hanımı yine yanağından öpüp getirdiği kurabiyelerden ikram etti. Çay getiren Güllü, odadan çıktıktan sonra teybini açtı.

Selma hanım "Kızım dünden beri hayatım film gibi gözümün önünden geçiyor" dedi, "Şunu özellikle söylemeliyim. Yıllarca bedenimle birlikte ruhuma da tecavüz edildi. Kalbimin dili olsaydı, eminim o duygularımı çok daha iyi anlatırdı. Aslında bir kadının bedeninin pazarlanması, her gün tecavüze uğraması demek."

Sonra birden çocukluğundan bahsetmeye başladı: "İlkokulda bir Ferda öğretmenimiz vardı. Kendisine hayrandım. Onun gibi bir öğretmen olmak isterdim. Fotoğraflarımızı katlarından ayırıp not defterine yapıştırmasından bile o kadar etkilenmiştim ki, aynısını evde yapmaya kalkmıştım. Annem pazardayken evdeki albümü çıkarıp, fotoğrafların katlarını ayırarak defterime yapıştırmıştım. Fotoğrafların bazıları parçalanmıştı. Annem eve geldiğinde, memleket hatıralarının yırtıldığını görünce çılgına dönüp beni dövmüştü. Tabii çok haklıydı rahmetli. Şimdi benim de elimde çocukluğumdan hiç fotoğraf yok. Geçmişimi hatırlamak istemediğim için hatıra biriktirmekten, arkama bakmaktan kaçındım. Beni etkileyen her şeyi biriktirseydim yaşayamazdım. Ama şimdi bir ömrü harcamış biri olarak, çocukluğumdan hiçbir iz kalmamasına üzülüyorum. Fotoğraf albümü boş bir insanım ben. Sanırım düzgün hayat yaşayanların fotoğraf albümleri dolu oluyor."

Selma hanım kendisiyle fotoğraf çektirmek isteyen Selin'i reddetti. "Seni kırmak istemem kızım ama" dedi, "Dünyada izimi bırakmak istemiyorum. Bazıları için en iyisi unutmak ve unutulmaktır. Sık sık şu dünyayla tüm bağlarımı koparmak istemişimdir. Yok olsam, hiç olsam diye dua etmişimdir. Herkes cennet için dua eder, ben cehennemde kavrulayım diye yalvarmışımdır. Kendimden ve başkalarından sık sık nefret etmişimdir."

Genelevde birlikte çalıştığı arkadaşlarının da kendisi gibi olduğunu söyledi: "Fotoğraf çektirmedikleri gibi geçmişin izleriyle yüz yüze gelmeyi de sevmezler. İnsan fotoğraflarda o anda donup kalıyor. Oysa bizim gibi seks işçileri, zamanın hızla akıp geçmesini ister."

Selma hanım yine pencereden uzaklara bakıp dalarken Selin sordu: "Şu an ilk aşık olduğunuz kişi karşınıza çıksa ve yaptıkları için özür dilese affeder misiniz?"

Aniden yüzünü öfke kaplayan Selma hanım sesini yükselterek cevap verdi: "Onu ben değil vicdanı affetsin. Tabii eğer vicdanı varsa."

"Selma hanım daha sonra hiç aşık oldunuz mu?"

SELMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin