SELMA / 15. BÖLÜM / O GÜN GÜZEL BAŞLADI / YAZAN: AYŞE ÖZDEMİR

478 10 0
                                    

Selma bir hafta sonra pazar sabahı, babasına yine dükkanı temizlemeye gideceği yalanını söyledi. Zeynel öfkelenerek, "O Mine denilen kadın, seni her gün çalıştırıyor da niye birkaç kuruş harçlık vermiyor" diye çıkıştı. Selma 4 - 5 ay sonra haftalık almaya başlayacağını söyleyince, babası geç kalmamasını tembihleyerek izin verdi.

Akşamdan yıkadığı mor elbisesi hafif nemli olmasına rağmen giyen Selma, Cemal ile buluşmaya bu kez daha heyecanlanarak gitti. İçi mutluluktan bir tuhaftı. Sinemaya giden gençler, biri macera, biri romantik peş peşe iki film izledi. İkinci filmin son bölümü gösterilirken elini Selma'nın omzuna atan Cemal, karanlıkta aniden başını kendisine çevirdiği kızı dudaklarından öptü.

Selma "Ne yapıyorsun?" diye küçük bir tepki gösterse de fazla sesini çıkarmadı. Ailesine ve çevresine ait tabuları çiğnediği için suçluluk hissetmesine rağmen, duygularının etkisiyle Cemal'e direnemiyordu. Yaşadıkları hem hoşuna gidiyor hem de rahatsız oluyordu. Ama evlilik ihtimalini düşünerek rahatsızlık hissini yok ediyordu.

Sinemadan çıkışta el ele lahmacuncuya gidip karınlarını doyurdular. Cemal sürekli gözlerinin içine bakarak, "Sana aşığım, seni çok seviyorum. Nikahı da kıyınca aşkımız tamamlanacak" diyordu. Evden kurtulup sevdiğiyle evlenme hayali, Selma'nın ayaklarını yerden kesiyordu. Aşk sarhoşu olan Selma, birisi görür endişesini unutup, lahmacuncudan çıkışta sevgilisinin koluna girdi.

Cemal "Aşkım artık sana güvercinlerimi göstereyim" dedi. "Hem evimi de öğrenmiş olursun. Ayrıca sana bir müjde. Anneme, babama haber yolladım seni istemeye geleceğiz." Çok sevinen Selma, "Neeee istemeye mi geleceksin" diye çığlık attı. Bu coşku içinde güvercin görme teklifini de hemen kabul etti.

İki sevgili sarmaş dolaş Cemal'in oturduğu gecekondu mahallesine yürüdü. Ev, boklu derenin yakınında bir yerdeydi. Cemal bakkala uğrayıp kuru yemişle beş TEKEL birası aldı. Tam bakkaldan çıkmışlardı ki, kuaför dükkanında Mine'nin yardımcısı olan Bergüzar ile karşılaştılar.

Bergüzar, "Selma iki günde sevgili mi buldun?" diye küçümseyen bir edayla sordu.

"Yok abla, arkadaşım Cemal ile yürüyoruz, o da bu sokakta oturuyor."

Cemal'in yüzüne bakan Bergüzar "Aaa ben onu tanıyorum" dedi. "Sen güvercin besliyorsun değil mi? Kuşların her uçtuklarında bizim camlara sıçıyorlar. Annemle deliriyoruz. Bak kuşlarına sahip çık. Yoksa... Hadi neyse ben de benimkiyle buluşmak için Taksim'e gidiyorum."

BİR YABANCI YATAKTA

İki sevgili, Cemal ile abisinin iki odalı gecekondusuna gitti. Abi evde yoktu. Çatıya çıkıp güvercinlere baktılar, gerçekten de takla atıyorlardı. Cemal parası olunca yine güvercin alacağını, her saldığında muhakkak geri geldiklerini, başka güvercinleri dövdüklerini gururla anlattı. Cemal, "Aşkım... Hadi aşağı inip, bir şeyler içelim" diyerek Selma'yı odaya götürdü. Odada bir yer yatağı, iki sandalye, bir kırık bacağına çivi çakılmış sehpa ve eski bir radyo vardı.

Tedirgin bir ruh haline bürünen Cemal, "Arabesk müzik sever misin?" diye sorup Polis Radyosu'nu açtı. Radyoda bir kadın şarkıcı, gırtlak oyunlarıyla ağır bir Arabesk şarkı söylüyordu, sözleri bayıltıcıydı: Gecemdesin / Gündüzümdesin / Sen benim geçmeyen yaram mısın / Sen umutlarımın kör karanlığısın

Sonra yerdeki kilimin üstünde yan yana oturup bira içmeye başladılar. Cemal, "Canımın içi seni çok seviyorum. Seni en kısa sürede karım olarak görmek istiyorum" derken Selma'yı dudaklarından öptü. Heyecanlanan Selma kısa sürede iki büyük bardak bira içti. Alkole alışık olmayan, evde ve kuaförde çalışmanın yorgunluğunu taşıyan narin bedeni, üçüncü bardakta uykuya teslim oldu. Başı Cemal'in kucağına düştü. Derin bir uykuya daldı. Peş peşe rüyalar gördü, başka alemlere gitti geldi, çığlıklar atarak dipsiz kuyulara yuvarlandı.

Ertesi gün öğleye doğru korkunç bir baş ağrısıyla uyanan Selma, gözlerini açtığında nerede olduğunu, içinde bulunduğu zaman dilimini anlayamadı. Bir yabancı yatakta çırılçıplak yattığını fark edince, çığlık atıp ağlamaya başladı. Selma "Bana ne oldu" diye haykırırken, hışımla içeri giren Cemal "Sus bağırma her şeyi anlatacağım" diyerek eliyle kızın ağzını kapattı. Sonra anlatmaya başladı: "Sen artık benim kadınım oldun. Gece birlikte uyuduk. Nasıl olsa evlenmeyecek miyiz? Ben de genç bir erkeğim, sen kollarımda uyuyunca aşka geldim. Seviştik, sen de karşılık verdin, hoşuna gittiğini görünce sana daha çok sarıldım. Sen istemesen yapar mıydım? Hem sen beni sevmiyor musun?"

"Ne yaptın Cemal sen ya" diye bağırdı Selma. "Ben şimdi babama ne diyeceğim. Sen beni kirlettin. Hayıııırrr olamaz, kabus mu görüyorum. Babam beni öldürür."

Cemal'in o aşk dolu, şefkatli, yardımsever hali bir anda yok oldu: "Kapat çeneni be, ne bağırıyorsun. Kes zırıltıyı. Sanki kötü bir şey yaptım." Sonra "Allah belanı versin" diyen Selma'nın yüzüne şiddetli bir tokat attı. Neye uğradığını şaşıran, yediği tokatla şoka giren Selma'nın burnu kanamaya başladı.

           

SELMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin