Biraz Daha Güz Veriyorsun İnsanlara

85 8 6
                                    

Multide:AkMey💚 Bu bölüm baya uzun... İyi okumalar🤗

~Meyra EVCEN~
 

      İçimde binlerce kiloda bir balina taşıyormuş gibi b*ktan bir duygu vardı. Bir ayağım yorganın üstündeydi, ellerimle sarmaladığım yastığı ise sıkıca kavramıştım. En kötüsüde ne biliyor musunuz? Dört tane yastık! Kafamın altında ve boyun tutukluğu.

Lanet... Bir daha.

     Elimi boynumun altına yerleştirdim ve göz kapaklarım kapalıyken yüklüce bir şekilde göz devirdim. Gözlerimi araladığım anda tekrar kapadım. Pencereden yansıyan ve kurduğum tüm hayallerin içine eden güneş ışınları gözlerime alçakça bir tekme atmıştı resmen. Gözlerimi tekrar açacağım sırada küçüklükten beri takıntı haline getirdiğim yüzlerce  Çin işkencesinden biri geldi aklıma. Çağla yüzünden çıkartamıyordum aklımdan hiç birini. Kaç gece kabusum olmuştu her biri.

   'Eğer ki çok kapalı kaldığınız bir ortamda birden beyaz ışıkla bulusursanız bilmeden de olsa Çinlilerin keşfettiği ve göz bozulmasının ardından körlüğe yol açacak bir yönteme basvurmussunuz demektir.'

   Sakince belimi doğrulttum. Ellerimle kendime komut veriyordum. Sanki gözlerim açıkta görüyormuşum gibi. Kirpiklerim yavaş ve sakince aramakla başladım. "Sakin Meyra, sakin..." Az önce azda olsa ışığa alışan gözlerimi biraz daha araladım. Sonunda tamamıyla ışığa alışan gözlerimi açmıştım. Kendi kendime sitem etmeyi bırakıp masanın üzerindeki suyu saçımı karıştırarak elime alacağım sırada elimi çarpmamla yere düşen ve içinden karam düştüğüne fark ettiğim poşetin içindeki kese kağıdı yeri boylamıştı. Karam olup olmadığını kontrol etmek için belimi dik tutup büyükçe esnedim ve komidinin yanına doğru uzandım. "Evet!" Diye bağırdım çocukça. Anlık bir sevinç esintisiydi yalnızca. Esinti anlatabildim mi?  Dün gece ve geçen bir hafta gözümün önünden korku filmlerini aratmayan siyah bir şerit gibi geçti önümden.  Dün gece tekrar ve tekrardan önümden geçti. Dün gece, Akınla uyumuştuk... Evet! Akınlaydık. O yüzden bir saat hayal kurmadan direkt olarak uykuya dalmıştım. Doğru! Akından nefret etmek istiyordum ama beynimdeki günden güne eriyen nöronlar buna engel oluyordu. Kendimde değildim. Düşüncelerim ve yabancı cisimlerle kütlenenen nefretimle kendimi yüzleştirirken elimdeki karamların ikincisi bitmek üzereydi. Telefonumdan gelip kulaklarımı dolduran 'Gece gölgenin rahatına bak' Şarkısı çalarken  'Bu şarkı hala yaşıyor mu?' Diye geçirdim içimden. Multi.
Akın arıyordu. Direkt olarak telefonu açarken

     'Merhaba ben Meyra. Siz kimsiniz? Ben sizi tanımıyorum. Ve tanımam için en ufak bir neden olduğunu düşünmüyorum. Şuan sizinle neden ve hangi gerekçeden ötürü konuştuğumu bilmiyorum. O yüzden kapatmam gerek...' diye trip atarken

    'Kural bir...' dediği an tüm bedenimi ve sinir hücrelerimi sinsi bir merak kapladı. Telefonu kulağıma geri götürdüm. "Abuk sabuk fikirlerinle asla beni yargılama!" Saçmalamış mıydım? Ahh! Rezil oldum. Berbat bir duygu, leş. Sevdiğin adama karşı saçmalamak. 'Bir sözü söyleyeceksen bin kere düşün' sözü burada bana öfkeyle bir tokat attı işte.
     

      "Ben saçmalamıyorum!" Dedim büyük harflerle saçmalığımı biliyordum ancak asla kabullenemezdim.

       "Saçmalıyorsun." Dedi düz bir sesle.

HAYATIMDAN ÇIK ARTIK  " KIZIM " Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin