Tanrım ne manası vardı ki Avusturya'dan Kore'ye taşınmanın. Tamam Koreliydim ama büyüdüğüm yer Avusturya'ydı. Orada gayet mutluydum.
Hmm. Gayet mutluydum kısmı biraz gerçek dışı olabilir. Bir tane yakın arkadaşım vardı. O da canım Emma'ydı.
Ve... evet başka arkadaşım yoktu. Neden yok bilmiyorum.Hiç erkek arkadaşım da olmamıştı. On yedi yaşındaydım ve hala bir erkek arkadaşım olmamıştı. Oysa güzel bir kızdım.
Her neyse şuan yeni okulumun kapısından girmiştim ve nedenini anlamadığım bir şekilde herkes bana bakıyordu. Eski okulda pek de dikkat çektiğim söylenemezdi.Bir öğretmenden hangi sınıfta olduğumu öğrendim ve sınıfa girdim. Öğretmen henüz sınıfa gelmemişti. Boş bir sıra vardı en arkada. Oraya doğru ilerlerken 'sessiz konuştuklarını düşünen yeni sınıf arkadaşlarımın' sesleri kulağıma doluştu.
"Vay canına saç rengine bayıldım. Hangi kuaföre yaptırıyor ki."
"Omo! Beline bakar mısın çok ince."
İltifat almak yeni okulumdaki beklemediğim bir olaydı.
Herkesin gözü üzerimdeyken en arka sıraya ulaşabildim.Ve 1.48 olduğunu düşündüğüm bir hoca sınıfa girdi. Herkes ayağa kalkınca ben de kalktım. Sonra herkes 90 derece eğilince şaşırıp kaldım.
Genelde kimseye karşı eğilmezdik.
Hoca beni gördü ve yanına çağırdı. Kısaca kendimi tanıtmamı istedi.
Pek iyi olmayan korecemle konuşmaya başladım.
"Merhaba ben Chaeyeong ama Rose'u kullanıyorum." dedim ve yerime geçtim.
Hoca derse başladı ama tahtayı göremiyordum. Çünkü en arka sıraya geçmek gibi bir akıllılık yapmıştım. Ve artı olarak önümde bir dev oturuyordu ve yanındaki tatlı çocukla şakalaşıyordu.
Parmağımla dev çocuğa dokundum. Bana doğru döndü. Oh. Gerçekten büyük gözleri vardı.
Çekingen bir tavırla
"Şey ben tahtayı göremiyorum ikiniz yer değiştirseniz olur mu?""Tabiki. Ben Chanyeol." dedi dostça gülümseyerek.
"Ben de Rose." dedim ve onun gülümsemesine karşılık verdim.
"Güzel isimmiş Rose."dedi ve önüne döndü. Ve ses tonu etkileyici gelmişti. Korelilerin ufak tefek olduğunu düşünmüştüm. Tıpkı Chanyeol'ün yanında bana bakarak gülümseyen çocuk gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PLATONİK
Short Story"Cidden Rose. Bütün sınıf ondan hoşlandığını öğrendi ama o öğrenemedi. Sence de artık söylemenin vakti gelmedi mi?" Lisa bunu bilmem kaçıncı kez söylüyordu. Ne derse desin platoniklik benim kaderimdi. Ondan kurtulamıyorum.