'Olmadığını nereden biliyorsun?'
Beynimde yankılanan tek cümle buydu. Ormandaki patikada bir kaç kişinin arasında koşuyordum.
O bunu söylediğinde nasıl tepki vereceğimi bilememiş ve koşu başlıyor bahanesiyle sıvışmıştım oradan. Ne kadar süredir koştuğumu bilmiyordum. Bir ağaca yaslanıp telefonumdan saate baktım.
Yaklaşık yarım saat olmuştu koşu başlayalı. Yorgun hissetmiyordum. Hatta koşunun sonuna kadar gidebileceğimi düşünüyordum.
Dağılmış saçlarımı çözüp tekrar bağladım. Koşuya devam ettim. Nedense içimde büyük bir enerji vardı. Ve bunu üstümden atmalıydım.
Baya bir koştuktan sonra tekrar durdum. Suratım yanmaya başlamıştı artık. Sağ elimi ağaca dayamamla keskin bir acı hissetmem bir oldu. "SHIT!"
Elime baktığımda arı iğnesi gördüm.
Bir el ellerime uzandı ve iğneyi cebinden bir kart alıp kazıyarak çıkardı.
Kafamı yukarı kaldırdığımda Chanyeol'un yan profiliyle karşılaştım.
Elimdeki iğneyi çıkardıktan sonra elimi ağzına götürdü , zehri atmak için arının soktuğu yeri emdi ve yere tükürdü.
"Acıyor mu?"
"Evet."
"Neyseki zehri çıkardım umarım fazla şişmez."
"Eminim yarına davul gibi olur tenim çok hassastır."
Elime baktığımda Chanyeol'un diş izlerini gördüm.
"Kusura bakma dişlerim biraz sivridir."
"Teşekkür ederim Chanyeol."
Biraz sonra da yürümeye başladık.
"Neden etrafta kimse yok."
"Sanırım hızlı gelmişiz, diğerleri geride. Ben de senin sesinle geldim."
"Aşırı tepki veriyorum."
"Ben sinek görünce çığlık atarım seninki normal."
Bu dediğiyle gülmeye başlamıştım ki aklıma söyledikleri geldi. Eğer sevgilisi varsa hislerim ilerlemeden onları yok etmeliydim.
Ona sormayı çok istiyordum ama şimdi sorarsam garip olurdu.
O yüzden bu düşüncemden vazgeçtim. Yoksa bile ona açılacak cesaret bende yoktu. Yani yine olmazdı.
Biraz sonra Chanyeol'un telefonu Shape of you ile çalmaya başladı.
"Efendim Nayeonie."
"Ben neredeyse sona doğru geliyorum. Tamam."
Telefonu yüzünde gülümsemeyle kapattı.
"Acaba sevgilin Nayeon mu?"
Bunu sormadan duramamıştım.
"Hayır onu Lisa'ya inat söylemiştim sadece."
"Ama Nayeon'a değer veriyorsun."
"Evet o benim için çok özel. Biz birlikte büyüdük. Ve büyüyünce o güzel bir kız oldu. Sanırım artık onu kardeşim gibi göremiyorum."
"Anlıyorum."
Aramızda bir sessizlik oluşmuştu. Boğazımda kuruluk olmuştu ve yutkunamıyordum bile.
"Senin için özel birileri var mı peki?"
"Var ama ona hiçbir zaman bunu söyleyemedim ve söyleyemeyeceğim."
Kafamı başka yöne çevirirken sol gözümden bir yaş damladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PLATONİK
Short Story"Cidden Rose. Bütün sınıf ondan hoşlandığını öğrendi ama o öğrenemedi. Sence de artık söylemenin vakti gelmedi mi?" Lisa bunu bilmem kaçıncı kez söylüyordu. Ne derse desin platoniklik benim kaderimdi. Ondan kurtulamıyorum.