Bu bölüm içime sinmedi. Bu arada Rose çok güzel çıkmamış mī?
Gerçekten bu parti beni boğmaya başlamıştı. İstemesem de Taehyung'un yanına gittim.
Yüksek seste sesimi duyurmaya çalıştım.
"Geç oldu ben taksiyle dönerim sen eğlenmene bak."
"Hadi gidelim o zaman ben de sıkıldım."
Omuz silktim. Ben önde o arkada dışarı ilerledik, sessizdik. Az önce gördüklerimi görmemiş gibi yapmayı tercih ediyordum.
"Kızlar sarhoş olunca gerçekten değişik oluyorlar."
Ne demeye çalıştığını anlamıştım ama konuşmak istemiyordum. Arabaya bindiğimizde sordum.
"Baekhyun'u bırakmayacak mısın?"
"Hayır, Chanyeol'un babası alacakmış onları."
"Partide onunla ne konuştunuz?" Ne de olsa ona karşı hislerim olduğunu biliyordu çekinmeme gerek yok.
"Gelecek planlarından, bu arada gözün aydın Nayeon'la sevgili değillermiş. Henüz."
Son kelimeyi duyunca tebessümüm anında sönmüştü. Ne bekliyordum ki. Elbette bir gün çıkacaklardı. Ben de elimde çikolatamla kafamda kapüşonumla onları izleyecektim. Mutlu son!
"Hey, hemen surat asma. Bana Nayeon'dan hoşlandığıyla ilgili bir şey söylemedi. Hatta senin hakkında konuştuk."
"Ha? Ne konuştunuz?"
"Senin sesini çok beğendiğini ve yazın grubu için seni solist yapmayı düşünüyor. Tabi kabul edersen."
"Oh." İçten içe sevinsemde yaz planım aklıma geldi. Ondan uzak durarak unutmaya çalışacaktım. İkilemde kalmıştım. Onu unutmaya mı çalışmalıydım yoksa hislerim için savaşmalı mıydım?
Yol boyunca bunu düşündüm. "Rose, geldik." diyene kadar arabanın durduğunu fark etmemiştim.
Emniyet kemerimi çıkarıp yüzümü ona döndüm. İçtiği için yüzü hafiften kızarmıştı ve dudağının kenarında ruj izi vardı. Bunu fark etmemiştim şu ana kadar. Çantamdan bir peçete çıkardım ve verdim. Başta anlamayan bir bakış attı.
Dudağını işaret edince aynaya baktı ve derin bir nefes verdi. Peçeteyle ruj izini sildi.
"Taciz edilmiş gibi hissediyorum."
"Polise gitmelisin."
"Ciddi misin?"
"Evet, erkek yapınca taciz oluyor kız yapınca neden olmuyor ki?"
"Haklısın Rose. Düşünce yapını sevdim."
"Beni davet ettiğin için teşekkür ederim Taehyung."
"Ben teşekkür ederim. Üzgünüm pek iyi bir gece olmadı."
"Belki öyle, yine de teşekkürler." Arabadan indim. Yolun sonunda kayboluncaya kadar arabanın arkasından baktım. Üşüyünce de içeri girdim.
Babamın horlamasından uyuduğunu anlamıştım. Annem ise televizyon izliyordu. Salona yanına geçtim.
"Gecen nasıl geçti Chaeyeong?" dedi annem esnerken Yeong kısmını uzatarak söylemişti.
"Eh işte."
"Eğlenmedin mi?"
"Eğlendim, sadece ortam çok boğucuydu ve yoruldum."
"O zaman yat, iyi geceler tatlım."
"İyi geceler anne."
Odama girip çantamı bile çıkarmadan yatağıma atladım. Sadece dinlenecektim sonra duş alacaktım.
Ama göz kapaklarım planlarımı suya düşürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PLATONİK
Short Story"Cidden Rose. Bütün sınıf ondan hoşlandığını öğrendi ama o öğrenemedi. Sence de artık söylemenin vakti gelmedi mi?" Lisa bunu bilmem kaçıncı kez söylüyordu. Ne derse desin platoniklik benim kaderimdi. Ondan kurtulamıyorum.