Model

766 61 15
                                    

 Pazar günümü yatakta geçirdim. Çünkü bacaklarım çok ağrıyordu. 1. olmuştuk maratonda. 

Yani Taehyung ve ben. Kupayı bana vermişti. "Benim evde var nasılsa." demişti. 

Garip bir çocuktu. Soğuk birine benziyor ama şuana kadar bana yardım etmişti. Kesinlikle Baekhyun gibi değildi. 

 Bugün pazartesi ve bilin bakalım bugün okula kim gitmek zorunda? Yürümeyen bacaklarla birlikte. 

Zar zor giyindim ve merdivenleri sürünerek indim. Sınıfımız 3. kattaydı nasıl çıkacağım bilmiyorum. Düşme ihtimalim olduğu için pantolon giymiştim umarım öğretmenler sorun etmez. 

Tam binadan çıkarken hırkam kapıya takıldı. Ne güzel... Hırkamı düzeltip yürümeye çalıştım. O sırada Baek'in sesini duydum. 

"Rosee! Günaydın!"

"Günaydın Baek." 

"Neyin var?" dedi gözleriyle işaret ederek Chanyeol. 

"Şey, koşuda kendimi fazla zorlamışım da bacaklarım tutmuyor pek."

"Sana yardım edelim." Baek'in önerisine geri çeviremedim gerçekten yardıma ihtiyacım vardı. 

İkisi yanıma geldi biri bir koluma diğeri bir koluma girdi. Baek'ten yana sorun yoktu boylarımız yakındı kolum rahattı. Ama Chanyeol... Kolum epey yukarıdaydı.

Onlara yüklenerek zar zor yürüdüm. Okula varmıştık ve çoğu kişinin dikkatini çekiyorduk. Bayan Kim yanımıza geldi. Müdür yardımcısı. 

"Neyin var Rose?"

"Bacaklarımı fazla zorlamışım yürüyemiyorum."

"Peki, içeri geçin."

Sınıfa girdiğimizde Lisa dibimde bitti.

"Ne oldu Rosie?"

"Bacaklarım ağrıyor." 

"Tamam çocuklar siz onu sırasına götürün." dedi öğretmen edasıyla.

Bütün gün sıkıcı geçti. Öğle arasıydı ve herkes yemek yemeye gitmişti. Acıkmıştım ve aşağı da inemiyordum. Telefonumdan müzik dinlerken içeri Chanyeol ve Nayeon girdi. Göz ucuyla onlara baktım. 

 Ellerinde hamburger vardı ve gülerek bir şey konuşuyorlardı. Hırkamın kapüşonunu kafama çektim ve olduğum yere iyice sindim. Beni fark etmemişlerdi bile. Biraz daha onları izledim. Chanyeol Nayeon'un dudağının kenarındaki ketçabı parmağıyla aldı. Çok tatlı olan bu görüntü benim için acıydı. Onları daha fazla izlememek için kafamı dizime gömdüm.

Kendimi sıkarken kapı açıldı. "Baek yok mu?" Taehyung'un sesiydi ama kafamı kaldırmadım. 

"Yok hyung, aşağıda kızlarla yemek yiyor."

"Tamam, Rose bir gelir misin?"

Kafamı kaldırdım, kulaklıklarımı çıkardım. Niye çağırdı ki şimdi beni bu?

"Hyung onun ayağı ağrıyor kalkamaz."

Taehyung yanıma geldi. Elini uzattı, bir eline bir yüzüne baktım. 

Kısık sesle konuştu. "Daha fazla bu görüntüye bakmak istemiyorsan benimle gel."

Bir şey demeden elini tuttum. Beni ayağa kaldırdı ve koluna girdirdi. Seke seke sınıftan çıktık. Amacını anlamıştım. Bana yardım etmek istiyordu.

Koridordaki bir kaç kişinin bakışları altında eziliyordum. Kaşar ilan edilecektim. Bir günde üç erkekle kol kola yürümüştüm.

Bir sınıfa girdik. Daha çok resim atölyesiydi. Beni bir sandalyeye oturttu kendisi de bir tuvalin önüne geçti. Bir süre sessizce oturdum. Vakit geçmiyor gibiydi. O ise tuvale bir şeyler çiziyordu ama göremiyordum. Odaklanmış görünüyordu. 

"Ne yapıyorsun?"

"Resim çiziyorum."

"Ne çiziyorsun?"

"Seni?"

"Niye?"

"Baek'i çizecektim normalde model olarak onu kullanırım ama bugün onu bulamadım seninle idare edeceğim."

"Poz vermeme gerek var mı?"

"Otursan yeter."

"Peki."

PLATONİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin