Okul açılıyordu ve ben okula hazır değildim henüz. Girmem gereken bir üniversite sınavı ve çözmem gereken problemlerim vardı.
O olaydan beri Chanyeol'le hiç görüşmemiştik. Birkaç kere mesaj atmıştı ama onu görmezden gelmeyi tercih ediyordum.
Ondan hoşlanmadığım için değil, resmen bana saygısızlık etmişti. Saygısızlığa da tahammülüm yoktu.
Sadece Lisa, Jisoo, Jennie ve Baekhyun'la konuşuyordum.
Jennie bana Nayeon'un Chanyeol beni öptükten sonra mahvolduğunu söyledi. Hemen ardından Jisoo'dan bir dirsek darbesi yemişti.
Gerçekten çok kötü hissediyordum. Okulun yarısı gördüğü için de utanıyordum.
Sonrasında Lisa bana "Seni Taehyung oppayla giderken gördüm, nereye gittiniz."
Baştan söylemek istemesem de köşeye sıkışmıştım artık, anlatmak zorundaydım.
Anlatacaklarım bittiğinde hepsi birer iç çekmişti. Sonrasında sohbete dalmıştık. Jisoo Baekhyun'un kendisine çıkma teklifi ettiğini söyledi. Kabul etmiş. Onlar adına sevinmiştim ikisi de birbirini hak ediyordu.
Şimdi ise boş boş tavana bakıp müzik dinliyordum. Beynim artık oksijensizlikten zonklamaya başladığında yürüyüş yapmaya karar verdim. Dolabımdan adidas şortumu çıkarıp altıma geçirdim.
Kulaklığımı ve anahtarımı alıp evden çıktım.
Yakıcı güneş batmaya yakındı. Yavaş adımlarla yürümeye başladım.
Önümde bir gölge belirince kafamı kaldırdım. Chanyeol mahcup bir şekilde karşımda duruyordu. Kulaklığımın tekini çıkardım.
"Merhaba." dedi.
"Merhaba."
"Biraz konuşalım mı?" Sadece başımı salladım. Bir banka oturduk.
"Ben geçen gün için özür dilerim."
"Sadece merak ediyorum, neden yaptın?" İçten içe benden hoşlanıyor olma ihtimalini düşünüyordum.
Derin bir nefes aldı. "Bu dediklerim seni kızdıracak ama dürüst olmalıyım. İzleyiciler için o gece unutulmasın istedim."
"Bu mu yani? Chanyeol ağzındaki baklayı çıkar."
"Tamam, Nayeon ve ben kavga etmiştik. Ve ben ona çok sinirliydim."
"Beni kullandın." Gerçek yüzüme tokat gibi çarpmıştı. Bunu beklemiyordum.
"Özür dilerim Rose, sen iyi bir arkadaşsın asla senin kalbini kırmak istememiştim."
"Ama kırdın, ilk öpücüğümü sana kaptırmak beni iğrendiriyor."
Gözümden yaş akmaması için gözlerimi kırpıştırıyordum.
Oradan iyice uzaklaştığımda kaldırıma oturup ağlamaya başladım. Kalbim daha ne kadar kırılabilirdi bilmiyorum.
Nasıl onunla aynı sınıfta olacaktım? Bunun cevabını okul açıldığında görecektik.
2 hafta sonra
Lisa'yla birlikte sıramızda oturuyorduk. Önümde bir beden durduğunda baktım. Nayeon.
"Efendim?"
"Chanyeol'u mu seviyorsun?"
"Hayır."
"Yalan söyleme Rose, kızlar kızlardan anlar. Senden hesap sormak için gelmedim."
"Ne için geldin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PLATONİK
Short Story"Cidden Rose. Bütün sınıf ondan hoşlandığını öğrendi ama o öğrenemedi. Sence de artık söylemenin vakti gelmedi mi?" Lisa bunu bilmem kaçıncı kez söylüyordu. Ne derse desin platoniklik benim kaderimdi. Ondan kurtulamıyorum.