İlerleyen saatlerde Taehyung içmeye başlamıştı. Çoğu kişi gibi. Dans etmek istemiştim ama Taehyung dans etmek istemiyordu. İyice sıkılmaya başladığımda yanıma Jennie geldi.
"Dans edelim hadi." Kabul ettim ve piste doğru gittik. Bizim kızların yanındaydık ve deliler gibi dans ediyorduk. Enerji dolup taşıyordum bu iyi hissettirmişti.
Artık terden saçlarım yüzüme yapışınca insan kalabalığının arasından sıyrılıp hava almaya çıktım. Terastaki rüzgar kendime gelmeme yetmişti.Adım sesleri işittiğimde sesin geldiği yöne baktım. Nayeon'du o da bunalmış görünüyordu.
"Sen de mi bunaldın?" dedim.
"Evet, içeri de 1000 kişi var sanırsın. Alkol kokusu da rahatsız etmeye başladı."
Bir şey demeden öylece rüzgarın saçlarımızı savurmasını bekledik.
"Taehyung oppadan mı hoşlanıyorsun?" Ani sorusu karşısında şaşırmıştım.
"Bu da nereden çıktı?"
"Son zamanlarda biraz dalgın görünüyordun, ve Taehyung oppayla şu sıralar yakın gibisiniz."
"Hoşlanmıyorum, yakın da değiliz zaten."
"Yakışırsınız aslında."
"Teşekkür ederim ama şu sıralar erkek arkadaş istemiyorum." Herkes Taehyung'la olmamı istiyordu ve bu da beni sinir ediyor. Sanki onunla olmazsam çiftlerin arasını bozacakmışım gibi davranıyorlardı. Bunu atlatmak için bir sevgiliye ihtiyacım yoktu. Daha önce bir çok şey atlatmıştım.
Bir süre sonra içeri geçtik. Taehyung Baek'le konuşuyordu. Yanlarına gittim.
"Hyung lütfen benim içinn."
"Parasını verirsen yapacağım."
"Ne oluyor?"
"Sevdiği kızı çizmemi istiyor."
Baek'e göz kırptım. "Kim o Baek?"
"Söyleyemem." Sanki bilmiyordum kim olduğunu. Utanmasını yesinler.
"Söyleme, zaten biliyorum."
Yüzünü şaşkınlık kapladı. Sonra da şüpheyle baktı. "Kimmiş o?"
"Jisoo." bilmişçe söyledim. Tekrar şaşırdı. "Ben gideyim." Deyip hızlıca yanımızdan ayrıldı.
"Baek Jisoo'dan mı hoşlanıyor?" Taehyung bunu umursamazca sormuştu.
"Evet, muhtemelen."
"Yaz planın ne?" Konuşmuş olmak için sormuştu.
"Bilmiyorum. Muhtemelen dizi izler, kitap okur ağlarım."
"Heyecanlı bir tatil seni bekliyor demek."
"Oldukça, senin planın ne?"
"Tablolarıma odaklanırım."
"Bu da epey heyecanlıymış ha?"
"Evet, benim için heyecanlı olacak."
Bir süre etrafta dans edenleri izledik. Gözü hala dans edenlerde iken konuştu.
"Seni model olarak kullanabilir miyim?"
"Neden?"
"Diğer kızları seçtiğimde amacımı farklı algılayıp sarkıyorlar."
Güldüm. "Benim sarkmayacağım ne malum."
"Belli değil işte. Kabul edersen göreceğiz."
"Düşünmem lazım."
Yine sessizlik. Ne zaman biriyle konuşsam bir yerden sonra sessizlik çıkageliyordu.
"Hadi dans edelim." Gerçekten de sıkılmıştım. "Peki." Kabul ettiğine şaşırmıştım.
Kalabalığın arasına karışıp saçma bir şekilde dans ettik. Ben bizim kızlarla dans etmeye başladığımda Taehyung Chanyeol'le konuşuyorlardı. Tabi bu seste nasıl konuşabileceklerse...
Bir ara onlara bakmak için döndüğümde Taehyung ve bir kızın resmen birbirlerinin dudaklarına yapıştığını gördüm. Taehyung kızı itip dudaklarını kolunu tersiyle sildi. Kıza ters bir bakış attıktan sonra gözlerini benimle buluşturdu. Bir şey olmamış gibi dans etmeye devam ettim.
Evet Lisa dediğin gibi akışa bıraktım. Hepinizin övdüğünüz Taehyung'u bir kaç saat geçer geçmez başka bir kızla dudak dudağa gördüm.
Evet hepiniz haklısınız. Değil mi? Biz yakışırmışız, hah! Sadece Chanyeol'un peşini bırak desenize.
Şu sıralar sinirli hissediyorum bunu da yansıttım galiba.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PLATONİK
Storie brevi"Cidden Rose. Bütün sınıf ondan hoşlandığını öğrendi ama o öğrenemedi. Sence de artık söylemenin vakti gelmedi mi?" Lisa bunu bilmem kaçıncı kez söylüyordu. Ne derse desin platoniklik benim kaderimdi. Ondan kurtulamıyorum.