Okuldan eve döndüğümde annem yemek yapıyordu. Kapıdan girdiğimde seslendi.
"Rose geldin mi?"
"Hayır anne yoldayım." Mutfaktan çıkıp kafama biberi fırlattı.
"Kızım bıktım şu saçma sapan espirilerinden!" diye bağırındıktan sonra mutfağına geri döndü. Gülerek odama gittim ve çantamı fırlatıp yatağa atladım. Elime telefon alıp instagramda gezinmeye başladım.
13 tane takip isteği gelmişti. Aralarından iki tanesini tanımıştım. Önümde oturan çocuklardı. Chanyeol ve... Baekhyun. İkisinin sayfalarına baktım. Baekhyun tatlı bir çocuktu. Ve çok tatlı fotoğrafları vardı. Onu takip etmeye başladım. Ardından Chanyeol'un hesabına baktığımda genelde gitarıyla fotoğrafları vardı. Onu da takibe aldım. Sonrakilere baktığımda bizim sınıftakilerin olduğunu gördüm bazılarını da takibe aldım.
"Rose! Gel de yardım et bana!" Of. Ben mutfağı sevmiyorum ki. Mecbur gittim.
"Nasıl geçti okulun?" ağzıma havucun bir parçasını atarken mırıldandım.
"İyiydi. Ama herkes uzaylı görmüş gibi baktı?"
"Kızım her gün senin gibi güzel bir kız görmüyorlar ki?"
Gözümü devirdim. Akşam yemeğini de yedikten sonra odama çekildim.Müzik dinlemeye başladım. Telefonuma mesaj gelince açtım. Bir gruba eklenmiştim.
"11/B İS THE BEST" galiba sınıf grubuydu. Lisa diye bir kız eklemişti beni. Bugün tanışmıştık.
Lisa: Welcome Rose!
Baekhyun: Merhaba Rose.
Rose: Merhabalaar.
Lisa: Rose arkadaşlarla bizim okulun yanındaki parkta buluşacağız. Gelmek ister misin?
Rose: Biraz geç değil mi?
Baekhyun: Asıl şimdi vakti. Neredeyse her akşam buluşuyoruz.
Rose: Peki izin alabilirsem gelirim.
Ve sonuç olarak izin alıp parkın yolunu tutmuştum. Bu karanlıkta şapka takmıştım evet.
Parkın oraya gittiğimde 4 kız ve 5 erkek vardı. Bizim sınıftan olmayanlarda vardı sanırım. Lisa beni görmüş ve yanına çağırmıştı. Beni sıcak karşılamışlardı. Birlikte konuşmaya başladık. Chanyeol "Sen de gitar çalıyorsun galiba, instagramında gördüm."dedi.
Mahcupça kafamı salladım.
Oldukça güzel olan bir kız konuştu.
"Oh cidden mi çok havalı." dedi. "Ah bu arada ben Jisoo. 11/C'deyim."
Ardından uzun saçlı kız konuştu. "Ben Jennie. Jisoo'yla aynı sınıftayız."
Tavşan dişli kız konuştu. "Ben Nayeon aynı sınıftayız ama tanışamadık."
"Ben Baekhyun. Sınıfın en tatlı çocuğuyum." ardından kafasına Chanyeol tarafından şaplak yedi.
"Ben Taehyung."
"Ben Jongin."
"Ben Jackson. Seninle iyi anlaşacağız Rose." dedi ve göz kırptı.
"Jackson kıza sarkma!" diye kızdı Chanyeol.
"Ben de Chanyeol." dedi ve kocaman gülümsedi.
Karşılığında ben de gülümsedim. Bir süre konuştuktan sonra Chanyeol gitarını çıkardı ve çalmaya başladı. "Sen de söyle Rose."
Bir süre çekinsem de söylemeye başladım.Utandığım için kimseye bakmadan şarkıyı söylüyordum. Şarkıyı bitirince herkes alkışlamaya başladı. Chanyeol'e baktığımda bana gülümseyerek bakıyordu. Bakışlarımı başka tarafa çektim.
Kalkmaya karar verdik. Jackson "Seni evine kadar bırakayım motorum var." dedi.
"Aslında evim yakın." dedim. Bu çocuk beni tedirgin ediyordu.
"Ne taraftan gideceksin?" diye sordu Chanyeol. Parmağımla gideceğim yönü gösterdim.
"Aa. Biz de o taraftan gideceğiz beraber gidelim dedi Baekhyun."
Kafamla onayladım. Yolda ben Baekhyun ve Chanyeol yürüyorduk. Baekhyun hiç durmadan konuşuyordu. Evin önüne geldiğimizde onlara doğru döndüm.
"Her şey için teşekkürler. "
"Ne demek. Artık bizim arkadaşımızsın." dedi Baekhyun.
"Yarın müzik dersimiz var gitarını getirebilirsin." dedi Chanyeol.
"Aa , olur. O zaman iyi geceler." dedim ve eve girdim.
Bu çocukları sevdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PLATONİK
Short Story"Cidden Rose. Bütün sınıf ondan hoşlandığını öğrendi ama o öğrenemedi. Sence de artık söylemenin vakti gelmedi mi?" Lisa bunu bilmem kaçıncı kez söylüyordu. Ne derse desin platoniklik benim kaderimdi. Ondan kurtulamıyorum.