9. BÖLÜM - SIZI

371 31 10
                                    

Merhaba arkadaşlar. Normal de hikayelerin başlarına, sonlarına ya da ortalarına vesaire her hangi bir not, duyuru yazmayı ve aynı zamanda okuyucu olarak da yazılmasını sevmem fakat bunda gerek duydum, rahatsızlık duyacak olanlar için, affedin, üzgünüm.
Arkadaşlar, hikayem hakkında yorum yapılmasını bekliyorum okuyanlar, vote yapanlar, takip edenler vesaire, olumlu, olumsuz (küfür, hakaret vb. dışı) her yoruma açığım. Aksi taktirde hikayeyi pek yazasım gelmiyor.
Hikayenin içinde pek çok sır var ve bunlar zamanla ortaya dökülecek. Sevgili karakterlerimiz Hilal ve Leon bu sırların altından kalkabilecek mi göreceğiz... Ve hikayeyi sadece Leonun dilinden yazmayı düşünüyorum. Bazende kendi dilimden yani "Yazardan" ... Sevgilerimle

YAZARDAN

-Günaydın Küçük hanım.

Hilal şuan bulunduğu durumu bir türlü anlayamıyordu. Elleri ondan bağımsız titriyor, kocaman gözleri Leona bakıyordu.

-Ben... Benim bu oda da ne işim var?

Diyebildi olabildiğince sakin kalmaya çalışarak, bütün gece bu odada mı uyumuştu. "Bunun bir izahı olmalı" diye düşündü. Titreyen ellerini birbirine kenetledi dursunlar diye, saçma görünse de yapabilecek bir şeyi yoktu.

Leon Hilalin sorduğu soruyla afalladı. Hilal pek sakin görünmüyordu, bir an önce açıklama yapması gerekiyordu. Zira karşısında ki kız her konuşmadığı an sinirleniyordu.

-Dün akşam geldiğimde uyuyordun. Annen aradı seni ama uyuduğun için merak eder diye ben açtım o sırada... Annen "uyuyunca uyanmaz" deyince uyandırmamaya karar verdik. Bende koltukta yatmanı istemedim yani...

-Sende beni kucağına alıp odana götürdün öyle mi!

Hilalin sert sesi oda da yankılanmıştı. Leon şaşkınlıkla Hilale baktı. Yanlış bir şey yaptığını düşünmüyordu...

-Bu ne cüret! Sen... Sen beni nasıl kucağına alıp odana götürürsün?!

Leon şaşkınlıkla Hilale bakmaya devam ediyordu. Kötü bir şey yaptığını düşünmüyordu. Niyeti kötü değildi. Hilalin bu tepkisini hiç doğru bulmamıştı. Yine de kendini açıklamak istedi, en nihayetinde lafını tamamlamasına izin verilmemişti.

-Sadece rahat yatman...

Hilal hiddetle olduğu yerden Leonun yanına ulaştı ve

-Anneniz uyandı mı?

Leonun gözleri yakınında ki Hilalin gözlerine daldı. İçini cayır cayır yakan gözlerinde her hangi bir şey arıyordu. Hilal durur mu, tekrar, biraz yüksek sesle

-Size diyorum, Anneniz uyandı mı?

Leonu daldığı yerden çekip çıkardı. Şimdi de "Siz, Biz" olmuşlardı... Leon "Evet" Anlamında kafasını salladı. Ardından Hilal

-Peki.

Dedi sert sesle ve odadan çıkacakken Leon onu kendine hakim olamayıp kolundan yakaladı ve kendine döndürdü. Leon Hilalin gözlerinden gözlerini ayıramıyordu, o gücü bulamıyordu. O gözler ona hiddetle bakıyordu fakat Leon bakmayı bırakamıyordu. Tek bir şey soracaktı

-Neden?

Dedi, Hilale nazaran alçak ve yumuşak bir sesle, bir an bile ondan gözlerini ayırmadan... Gözlerinde aradığı şeyi bulamamak içindeki ateşi büyütüyordu.

Hilal önce tutulan koluna sonra Leona baktı ve sorduğu soruyu anlamaya çalıştı. Anlayamaz gözlerle ve aynı zamanda sinirle Leona bakıyordu. Gözlerindeki kızarıklık geçmemişti hala ve bu Hilalin içini acıtsa da içinde bulunduğu durum hayli sinirlerini bozuyordu.

-Çocuklar?

İkisi de duydukları sesle kendilerine geldiler. Leon Hilalin kolunu bıraktı Hilalde önüne gelen saç tutamını kulağının arkasına sıkıştırdı ve gelen sese doğru döndü. Leona bakmamaya gayret ediyordu.

-Oğlum...?

Dedi Seval Leona... Bir şeyler olmuştu fakat anlayamamıştı.

-Anne...

Hilal hemen mecburen araya girip Seval hanıma

-Geçmiş olsun efendim.

Diyerek merdivenlere yöneldi ve inmeye başladı. Seval olanları anlamaya çalıştı fakat anlayamıyordu.

-Sağol kızım.

Dedi fakat Hilal çoktan gitmişti. Leona döndü. Merdivenlere öylece bakıyordu. Daha sonra evin kapısının kapanma sesi duyuldu.

Leon sesle kendine gelip tuttuğu nefesini acıyla bıraktı, annesine döndü. Soran gözlerle bakan annesine yaklaştı ve onu kollarının arasına aldı. "İçimi cayır cayır yakan bu şeyden nasıl kurtulurum anne" diye sormak istedi fakat bunca şeyin arasında bunu soramazdı, anlatamazdı, yapamazdı... "Karşılıksız" diye düşünüyordu çünkü, anlamıştı artık...

Hilal arkasına bile bakmadan o evin bahçesinden çıkıp kendi evine doğru yöneldi hızla... Olanlara anlam veremediği gibi hayli sinirleniyordu iyice... Evin kapısına geldiğinde zili çaldı ve kimin açtığına dikkat etmeden daldı içeri

-Hoş geldin Hilal hanım... Hilal?

Yıldız Hilalin dalgın ve sinirli halini anlamıştı. Kapıyı kapatıp peşinden gitti. Hilal mutfağa girdi, su içiyordu.

-Hilal neyin var senin?

Hilal suyunu bitirince bardağı bulaşık makinesine yerleştirdi. Ardından ablasına döndü. İfadesiz olmaya gayret ederek

-Ne varmış halimde? Gittim, geldim işte...

Yıldız anlayamaz ve şüpheli bakışlarla süzüyordu onu, "Var bunda bir haller." diye düşündü, kardeşi tabi anlamaz mı halinden!

-Ne bileyim. Gergin ve sinirli gibisin

-Sana öyle gelmiş.

Dedi direk Hilal ve hızlı adımlarla odasına gitmek için mutfaktan çıktı Yıldızı geride bırakıp... Merdivenlerin başına gelince annesiyle karşılaştı

-Hilalim, Gelmişsin. Seval hanım nasıl, uyandı mı?

Hilal annesiyle karşılaşmamak için dua ederken duaları kabul olmadı tabi ki... Bakışlarını kaçırdı annesinden istemsizce. Olayın etkisinden hala kurtulamamıştı çünkü, ardından kendine gelmeye gayret ederek

-Evet anne uyandı ve iyi... Ben müsaadenle odama çıkıyorum.

Azize kızında ki hali anlayamamıştı fakat fazla tutmak istemedi, yorgun diye düşünerek

-Tabi güzel kızım, çık sen.

Dedi. Hilal merdivenlerden ikişer ikişer çıkarak yok oldu. Hemen odasına attı kendini ve kapıyı kapattı. Yatağına bıraktı kendini. Nefes almayı unutmuş gibi derin derin nefesler almaya başladı. Astım ilacını alıp kullandı. Leonun onu kolundan tutup kendine çevirdiği anı bir an olsun aklından çıkaramıyordu. Buna da vardı siniri "ne vardı da düşünüyorsun Hilal" diye düşündü, kızdı kendine. Ardından gözleri ondan bağımsız pencereye kaydı.

-Of!

Diyerek eline geçen yastığı pencereye fırlattı. Sinirleniyordu işte! Yatağa doğru uzandı ve boş boş tavanı izlemeye başladı.

Leon annesi sayesinde güç bela kendine gelmiş fakat yaşadıkları üzerinde ki yıkımı geçirememişti. Odasında öylece amaçsızca otururken bir yandan pencereye bakıyor bir yandanda olanları düşünüyordu. Bu sabah olanları basit ve saçma görse de aslında bir bakıma önemliydi çünkü "karşılıksız" olduğunu anlamıştı. Acıyla gülümserken gözlerini yatağa çevirdi. Hilalin yattığı yere baktı, yastıkta hala izi vardı. Leonun içi sızladı. Yavaş adımlarla yatağına yaklaştı ve Hilalin kafasını koyduğu yastığı aldı ellerine, sanki saçlarını okşarmış gibi yastığı okşadı ve korka korka yastığı burnuna yaklaştırdı ve derince içine çekti ondan geriye kalan kokuyu... Burnu sızladı, sızlamayla gözleri doldu.

-Bir Rüyaya kapılıp gittin Leon. Kendine gel!

Dedi ve yastığı öylece kenara fırlattı... Kendi kendine kızıyordu. Boş yere yanıyordu içi... "Keşke karşılıklı olsaydı da boş yere yanmasaydı yüreğim..." diye düşündü...

GÖZLERİM KALBİNİN AYNASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin