16. BÖLÜM - İlk Öpücük mü?

437 34 12
                                    


Müzik: Güzel insan Halit AKÇATEPE'YE ve güzel Hababam Sınıfına Sevgilerle...

YAZARDAN

Hayatın bazı sınır noktaları vardır. Çoğu zaman onları aşamayız ve altında kaldığımızı hissederiz. Yenik düştüğümüzü kabul edemesek de zordur bunun hakkaniyeti... Hilal daha başlamadan biten güzel hislerinin cesedini görüyordu şuan... Ölen de oydu katil de oydu.

Hilal evin tam önündeydi. Kollarını kendine sarmaladı ve gelecek olan taksiyi beklemeye başladı. Resim atölyesine gidecekti ve bu biraz içini rahatlatıyordu. Bakışları yerdeydi. Yerden de kaldırmamaya dikkat ediyordu çünkü ona yani onun evine doğru bakacaktı ve buna yani kendisine tahammül edemiyordu. Güçlü olmak zordu ama zorundaydı. Ne zaman bu duruma gelmişti, kendisi dahi bilemiyordu.

Yerde ki küçük, minicik taşlarla ayağı ile ilgilenirken yanında birinin varlığını hissetti. Leon tam yanındaydı şuan, şaşkın ve korkak bakışlarını bir anlığına da olsa gizleyemedi. Dudakları hafif aralık kaldı ve mavi gözleri büyüdü, mükemmel yüz ifadesiyle Leonun aklını başından almayı becerdi, bilinçsizce.

Leon Larisseyi bir doktora göstermek adına hemen, annesinin yanağından öpüp evden çıktı. Larisseyi yeniden görmek sevindirse de onu o halde görmek zaten bozuk olan morelini yerlere indirmişti.

Gök gözlüyü görmeyi beklemiyordu ama yine onunla karşılaştı. Yine aklı başından gitti. Fakat aklı başından gitse de Hilal de ki tuhaflığı fark etti.

Hilal Leonun yanında ki, dün gece de penceresinde gördüğü, kızı fark etti ve buz gibi bakışlarını kıza dikmeye başladı ki yüzündeki yaralar bakışlarını merak ve şaşkınlığa bıraktı. Her ne kadar kendini kötü hissetse de bu kız yüzünden, hiçbir kadın bu duruma gelmeyi hak etmez diye düşündü. Üzgün bakışlarını soğukluğa bırakmaya çalışarak bakışlarını yola çevirdi.

Leon kaşlarını çattı, Larissenin belinden tuttu Hilalden gözlerini ayırmadan... Anladı ki bir şey demeyecek, o da

-İyi günler Hilal hanım.

Diyerek Larisseye yolu gösterdi ve öylece Hilalin önünden geçip yola devam ettiler. Larissede bir şeylerin olduğunu hissetmişti. Hilal tek kelime dahi edemedi onlar uzaklaşana kadar, daha sonra

-İyi günler...

Diye fısıldadı. Eli kalbindeydi ve kalbinin bu denli hızlı atışı onu öyle sinirlendiriyordu ki, söküp atabilmeyi istiyordu.

Leon ve Larisse köşeyi döndüler. Larisse Leonun çatık kaşlarına dikkatlice baktı.

-Leonidas? Bir şey mi oldu, yani o kızla..?

Diyerek baş parmağıyla arkayı işaret etti. Leon Larissenin dediğiyle ona döndü.

-Bir şey yok. Ne olabilir?

-Ne bileyim bakışların tuhaftı, hala da öyle. Kim o kız?

-Larisse lütfen uzatma. Şuan daha önemli bir işimiz var seninle... Konuşuruz sonra.

Dedi hafif sert sesiyle. Ardından yürümeye devam ettiler.

-Yürüyecek miyiz?

-Yakın bir yere gidiyoruz. Merak etme.

...

Hilalin beklediği taksi hala gelmemişti ve o da kapının önünde sinirli adımlarla volta atmaya başladı. Arada kol saatine de bakıyordu.

Aradan geçen kısa bir zamandan sonra Hilal sinirle vazgeçerek, tam eve dönecekti ki bir taksi geldi ve Hilalin tam olduğu yerde durdu. Hilalde sinirle taksiye doğru ilerledi ve tam kapıya uzanacakken taksinin içinden Mert çıktı ve Hilal irkilerek geri doğru iki adım attı.

GÖZLERİM KALBİNİN AYNASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin