YAZARDAN
Leonun Merte bakan donmuş bakışları Yıldız gelince yerine gergin ve sinirli bakışlara bıraktı, Mert onun bu haline tek kaşını kaldırarak şüpheyle baktı.
Leon birden kendi iradesinden çıkıp ayağa kalktı, kahveleri koltuğun yanlarında ki masalara bırakan Yıldıza, sakince
-Teşekkür ederim Yıldız. İçmeden bir lavaboya gideyim, ne tatafta acaba?
Mert gülerek araya girdi
-Demek bu yüzden bu kadar gergindin. Söyleseydin ya ben sana söylerdim lavabonun yerini
Dedi arkasına biraz daha yaslanarak... Leon yapmacık bir gülüşle Merte karşılık verip Yıldıza döndü. Yıldızda Merte kızgın kaçamak bakışlar atıp hemen Leona baktı ve
-Tabi, Hilalde lavaboya gitmişti ama, bir üst katta hemen karşında kalıyor.
Elini Yıldızın omzuna götürüp "Sağol" anlamında omzunu okşayarak yanından rüzgar gibi geçip merdivenlere yöneldi.
Yıldız Leonun ona dokunmasıyla elektirik çarpmışa döndü, kendini koltuğa bıraktı ve o an ki tuttuğu nefesini dışarı verdi hülyalı bir şekilde... Mert Yıldızın bu haline güldü
-Ağzının suyunu sil Yıldızcım...
Dedi gülerek. Yıldız Merte dönüp dediğinin farkına varınca gülerek koltuğun, eline geçen yastığını alıp Merte fırlattı. Mert yastığı yakalayıp ufak bir kahkaha attı... Yıldız Merte sinirle baktı ve gülümseyerek kahvesini eline alıp bir yudum aldı.
-Seninkinin çok çişi gelmiş, uçtu bildiğin...
-Mert! Bak vallahi şansını zorluyorsun!
Mert "Tamam" dercesine sırıtarak ellerini havaya kaldırdı...
Leon merdivenleri ikişer üçer çıkarken lavabodan çıkan Hilali gördü. Hilal daha Leonu farketmemişti. Kapıyı çekip tam önüne döndü ki Leon ile burun buruna geldi.
Leon bilerek ve isteyerek, Hilalin ona doğru döneceğini bilip arkasına geçmişti zaten.
İkiside olduğu yere çivilendi. Nefesleri birbirlerine çarpıyordu ve bunu en derinden hissediyorlardı. Kalp atışları tatlı bir müziğin ritmini tutmuş gibi hızla ve ahenkle birbirini takip ediyordu. Gözler kocaman ve birbirine kenetlenmiş halde...
Ne oluyordu ki şimdi? Aralarında geçen bu elektirik her ikisinide büyük yakım ve heyecandan geçiriyordu.
Hilalin gök masmavi gözleri, Leonun parlak, içe işleyen kahverengi gözleri... Birbirlerinin içini yakıyordu, kalplerini hiç olmadığı kadar hızlı attırıyordu...
Leonun bakışları Hilalin dudaklarına kaydı saniyelik... Hilal ise bunu zoraki fark etti ve kendine geldi. Bir adım kendini geri attı. Leon bundan vazgeçer mi, onun açtığı mesafeyi geri kapattı.
-Konuşmamız lazım...
Dedi Hilale, son derece erkeksi ve güçsüz bir ses tonuyla... Hilal başının döndüğünü hissetti ama asla kendinden taviz vermeyecekti. Kendinden emin bir şekilde kaşlarını çatarak iyice Leondan uzaklaştı ve
-Konu nedir?
Dedi soğuk ama bir o kadarda naif ve tatlı sesiyle... Leon derin bir nefes aldı. Sonunda kendine geldi, şimdi ne diyeceğini düşünme vaktiydi onun için...
Aradan 1 DK geçti. Leon hala Hilale öylece bakıyordu.
-Evet?
Dedi Hilal. Sabırsızdı. Aşağıda bekleyen Mert birazdan seslenecekti elbet ona, zaman yoktu.