LEON
Taksi evin önünde durduğunda gözüm Hilallerin evinde takılı kaldı. Annemin yardımıyla taksiden inerken hala onların evine bakıyordum dalgınca. Hastaneden bu yana 3 gün geçmişti. Doktor ayağa kalkıp evime dönmemde bir sakınca görmeyip beni serbest bırakmıştı sonunda... Gök gözlü kızı uzun zamandır görmemiş gibi hissediyordum. Mavilerine biraz olsun bakmaya ihtiyacım vardı. Sadece bakmam bile yeterliydi kalbim için...
-Oğlum...
Annemin seslenmesiyle dalgınlığın içinden kurtularak ona döndüm.
-Efendim güzelim?
Bana şefkat ve acı dolu bakışlarını yolladı.
-Canın yanıyor mu?
Dedi masum ve üzgünce, gözlerim doldu, aşırı duygusallıktan nefret duyuyordum bu yüzden. Sakin kalmaya çalışarak gülümsedim ve elimi yanağına koyup okşadım.
-Hiç acımıyor. Sen şuan yanımdasın ya benim, geçti bile...
-Hadi oradan pis yalancı!
Diyerek dolu göz yaşlarını akmasına izin vermeden geri yolladı. Gülümsedi kocaman, bende ufak bir kahkaha attım ve yanağına uzanıp öptüm. Bu sırada yaram sızlamıştı ama ona yansıtmadım.
-Hadi evimize girelim.
Dedi ve bahçe kapısından içeri girdi önden, yavaş adımlarla arkasından onu takip ettim. Sonra tekrar Hilallerin evine doğru bakarken buldum kendimi...
-Hadi oğluşum gir içeri. Bu arada Larisse hastaneden geri kalan eşyalarını almak için bizden geride kaldı, gelir birazdan.
-Tamam. Geliyorum
Annem çoktan evin girişine ulaşmış ve kapıyı açmıştı.
Diyerek bakışlarımı yere sabitleyerek içeri yürüdüm. Hilali görme umuduyla direk odama çıkmak istiyordum. Pencerelerimiz karşılıklı olduğu için Tanrıya şükrettim. Onu bilmek, onu görmek, içimde yaşamak, mavilerine bakmak...
İçeri girince annem yemek hazırlamak için mutfağa yöneldi.
Ben ise tabi ki odama çıkmaya başladım yavaş adımlarla... Olanlardan sonra kendimi bom boş hissediyordum, düşünemiyordum. Bıçaklanmamın babamla ilgisi olduğunu kimseye söylememiştim haliyle, annemin tekrar bir kriz geçirmesini istemiyordum. Babamın ismini duymaya bile tahammülü yoktu.
Odama adım atar atmaz kendimi pencerenin önünde buldum. Güneşliği açtım, hava bulutluydu, çok sakindi, fırtınadan önceki sessizliğini korur gibiydi. Perdeyi hafif aralayarak karşı pencereye göz gezdirdim. Herhangi bir hareketlilik yoktu görünürde. Derince oflayıp kenara çekildim ve yatağıma oturdum. Hilali özlemiştim, evet, şuan büyük bir özlem çekiyordum! Bir an nefes alamadığımı hissederek yataktan ayağı fırladım ve derince bir nefes aldım. Yerimde duramadığımı fark edince aşağı inmeye karar verdim.
-Anne?
Anneme seslendim. Merdivenlerden inerken evde birilerinin sesini işittim. Azize hanımın sesini duyar gibi oldum. Hızlı olmaya çalıştım.
-Azize hanım çok sağ olun, gerçekten sizin hakkınız nasıl ödenir bilemiyorum...
-Ne demek, lafını dahi etmeyin lütfen!.. Leon nasıl?
Merdivenlerden inince ikiside beni fark etti ve bana gülümseyerek baktılar.
-Azize hanım...
-Leon, nasıl oldun oğlum? Annenden döneceğinizi haber alınca gelip bakmak istedim.
Minnettar bakışlarımı yolladım ona