YAZAR
-Larisse...
Leonu kısa bir süre sonra annesinin acı bir şekilde hıçkırarak ağlayışı kendine getirdi ama hala şoktaydı. Direk Larissenin yanına koştu. Karnına saplanmış acıyı umursamadı, umursayamazdı... Nutku tutulmuş gibiydi.
-Larisse!
Diye yükseltti sesini... Dokunduğu yerde eline gelen kan ile kanın geldiği yere baktı... Sırtından geliyordu. Gözleri yarı kapalıydı. Aldığı nefesi kontrol altına almaya çalıştı. Arkadaşına yardım etmesi gerekiyordu... Elleri uyuşmuş gibiydi. İlk olarak nabzını kontrol etti. Atıyordu ama zayıftı. Gözlerini açıp kapattı derin nefes alarak... Bir elini başının altından geçirdi. Alt dudağını kemirmeye başladı
-Anne, Anne lütfen, lütfen sakinleş ve çabuk ambulans çağır, çabuk!
Leonun sertçe gürlemesiyle yüksek çıkan sesi biraz olsun kendine getirdi Sevali ve Seval titreyen elleriyle çantasının içine daldırdı elini yere çömelerek. Telefonu çantasının içinden bulunca titreyen eli yüzünden tekrar elinden düştü ve tam geri almaya çalışırken
-Ambulansa gerek yok, binin arabaya!
Sesin geldiği yöne doğru baktılar, Azizeden gelmişti ses Alide arabada bekliyordu. Leon bir hışımla Larisseyi kucaklayıp bahçenin çıkışına arabaya doğru atıldı ve Azizenin yardımıyla arkaya bindirdi Larisseyi ve o da binip Larissenin yarasını bulmaya çalıştı ki tampon yapması gerekiyordu kan kaybetmemesi için...
Azize Sevalin yanına gitti ve kollarını tutarak
-Seval bizim eve geç, kızlar evde ve lütfen sakin kal, ne olur... Yıldız..!
Deyip Yıldıza Sevali işaret ederek onu bıraktı ve direk arabaya atladı. Araba hızla çalıştı ve hareket ederek sokaktan çıkıp gözden kayboldu. Seval kolunda hissettiği el ile irkilerek arkasına döndü.
-Seval abla, hadi gel...
Seval giden arabanın arkasından dolu gözlerle baka kaldı. Sonra yerinde hareket ederken yerde ki kana çarptı gözleri ve dehşetle ayıramadı gözlerini o kandan...
...
Hilal camdan olan biteni izlemişti ve eli ağzında kalmış şekilde olduğu yerde dönüp duruyordu. Leon çok kötü olmuştu ve kötü hissediyordu. Bütün aklı Leondaydı şimdide, nasıldı, ne hissediyordu...
Evin kapısı açılınca mavilerini kapıya yöneltti ve ağlayan Sevali görünce kıyamayarak yanına doğru gitti ve tek eliyle onun sırtını sıvazlayıp içerideki koltuklara yöneltti. Yıldızda kapıyı kapatıp arkalarından geldi. Hilal Yıldıza baktı üzgünce, Yıldızında içi kararmıştı. Koltuklara oturunca
-Ne... Ne olduğunu anlayamadık. Kim yaptı ki bunu, kim!
-Tamam... Tamam lütfen yapma, ağlama Seval abla.
Dedi Hilal ve Yıldıza
-Abla su getirebilir misin?
Yıldız "ah düşünemedim" dercesine kaşlarını kaldırıp hemen kalktı ve mutfağa gidip sürahi ve bardakla geri dönerek bardağı doldurup hemen Sevale suyu uzattı. Seval titreyen elleriyle suyu alıp içmeye çalıştı. Bir ya da iki yudum zoraki içerek geri sehpaya koydu bardağı, zangır zangır titriyordu. Yüzünü ovuşturdu iki eliyle, anlamaya çalışıyor düşünüyordu.
-Larisse Leonun çok ama çok yakın arkadaşıdır. Kardeş gibiler... Yunanistan'dan beri... Buraya taşındığımızda yanımıza geldiğinde ağzı burnu yara içinde gelmişti, dayak yemişti belliydi...