YAZAR
Dünyada ki herkes tek bir ayı görür ve ayda dünyadaki herkesi görür. Ama benim gördüğüm tek ay sensin Hilal ...
Bu söz Leonun ağzından mı çıkmıştı? Hilal inanamadığı kulakları yüzünden bilinç altında söz tekrar edip duruyordu. Bu söz Leonun ağzından çıkmıştı, onun sesiydi. Yoksa gaipten sesler duymuyordu, elbet o kadar delirmedi ya!
Hilal yarım açık ağızla Leonun gözlerine baktı. Az önce o 'babasının ona söylediği' hiç unutamadığı ve unutmak istemediği sözü mü söylemişti. Neydi bu şimdi?
1 DK boyunca Leonun gözlerine baktı. Leonda Hilalin tabi ki, ama Hilale nazaran daha umut dolu, meraklı gözlerle... Şu 1 DK 1000 DK gibi geldi her ikisine de. Gözler birbirinden ayrılmıyor, ağır ağır kırpılıyordu. Nefes alış verişleri de değişmişti ikisinin de.
Leon, kendisinin bir şey demesi, bir şey yapması gerektiğini düşündü. Yerinde hareketlenerek boğazını temizledi boş bir öksürükle, tekrar Hilale bakmaya devam etti fakat Hilal hala donuktu. Yani yarım açık ağızla ona bakıyordu.
-Hilal...
Hilal birden açık olan ağzını kapattı ve kuruyan dudaklarını yaladı hızla. Leondan gözlerini ayırdı. Gerilmeye başlamıştı iyice...
-Derdin ne senin?
Dedi gergin ve sert bir ses tonuyla, gözlerini kaçırıyordu aynı zamanda Hilal... Leon aldığı bu soruyla karşılık cevapla afalladı. Birkaç saniye bekledi
-Yani ben söylediğimin yeterince açık olduğunu düşünüyorum.
-Sen bu bana söylediğin sözle bu cesareti kimden, neyden aldın?! kim söyledi sana!
Leon Hilalin biraz sert tepkisiyle duvara toslamış kadar oldu. Neydi bu sert tepki? Cevabını verecekti çekinmeden, vazgeçmeyecekti
-Kalbimden...
-Ah! Kalbindenmiş! Ya sen bu sözünle beni etkin altına alabileceğini mi sanıyorsun, ne yani?
Dedi Hilal aynı sert ve çekinmez haliyle tek kaşını kaldırarak, şaşırılacak şekilde tepki veriyordu. Leon dona kaldı yediği sert tepkiyle...
-Ben...
-Ben, ne ben!? Anlamıyorum!?
Deyip yerinden hızla kalktı Hilal ve evine doğru yöneldi. Leon da onunla ayağı kalktı, arkasından ve kolunu yakalayıp kendine doğru döndürdü Hilali, birden göz göze gelince, nefeslerini birbirinin yüzlerinde hissedince afalladı ikisi de.
-Yapma...
Dedi Leon fısıltıyla. Fakat bakışları "yapma" diye çığlık çığlığaydı, bir fısıltıdan öteydi bakışları... Leon alnına düşen 2 damla suyla kafasını havaya kaldırdı. Yağmur geliyordu inceden, bulutlar yerli yerini almıştı. Leonun Hilalin kolunu tutan eli gevşedi. Hilal kolunu kurtardı Leonun elinden.
-Konuşmak istemiyorum.
Vereceği tepkinin bu kadar ağır, sert olabileceği aklına gelmemişti Leonun, gelseydi zaten konuşmayabilirdi. Bütün cesaretini onun da - tahminiyle - kendisine olan hislerinden almıştı çünkü.
Hilal yavaş yavaş Leonun yanından ayrıldı kolunu tutarak ve evine girdi. Arkasında nefesini dahi kestiği adam olduğunu bilmeden hemde...
"Belki de, belkide hala Mert ile beraber, ondan hoşlanıyor..." diye düşünmeden edemedi Leon her ne kadar düşünmek istemese de. Anlamlandıramıyordu, hiçbir şeye konduramıyordu bu sert tepkiyi... E biraz da kırılmış hissetti. Halbuki bu sözü söyleyebilmek için Larisse cadısının karşısında 3 defa prova yapmıştı - ki Larisse Leonun her provasında o gıcık kahkahasıyla gülmüş ve alay etmekten çekinmemişti - Vazgeçmeyecekti işte... En azından o Mert denen pisliğin gerçek yüzünü gösterecekti Hilale, kafasına koydu. Derince nefes aldı ve evine doğru gitti.