"HAYIRLI RAMAZANLAR... :)"
YAZARDAN
-Babandan selam var... Sende bir iz bırakmak istedi...
Leon, onu bıçaklayan adamın gözlerinin içine baktı o an. Sonra adam bıçağı soktuğu yerden çıkarıp Leonu da olduğu yere bıraktı. Leon yere düştü acıyla, eli karnına gitti. Adam Leonun önüne dizlerini çöktü sakince ve bıçakta ki kanı Leonun üzerine sildi ve bıçağı kapatıp siyah ceketinin sağ iç cebine soktu, Leona göz kırptı. Leon adamın elinde ki eldivenlere dikkat etti fakat yavaş yavaş halsizleşiyor, kendini bırakıyordu. Leon kendini en sonunda yere tamamen bıraktı. Adam ceketini düzelterek ayaklandı, caddeye hızlıca göz gezdirdi, Leona döndü tekrar
-Poz verebilecek misin yakışıklı çocuk... Verirsin verirsin, hatta şuan harika duruyorsun. Kıpırdama, bir saniye izin ver.
Deyip ceketinin cebinden telefonunu çıkarıp Leonu merceğine aldıktan sonra odaklayıp netleştirdi, sonra hemen 2 kare fotoğraf çekti ve gülümseyip telefonu kapattı ve geri ceketinin cebine koydu. Tekrar önüne dizlerini çöktü Leonun ve gözlerinin içine baktı doğrudan... Leon bütün gücüyle karnında olan kanlı eliyle adamın yakasına yapıştı.
-Cık Cık Cık... Olmaz ama... Kanlı ellerin, bak üzerimi pisledin ama yakışıklı, yakışıyor mu sana ama...
Deyip hemen ayağa kalktı. Kan olmuş ceketini temizlemeye çalıştı.
-Ki... Kim... Sin sen?!
Leon kesik kesik, zorla çıkan sesiyle iyice gücünü tüketiyordu.
-Hm... Belki bir gün öğrenirsin ha...
Leon kapanıp duran gözleriyle adeta savaş halindeydi. Buna rağmende adamdan gözlerini ayırmamaya gayret ediyor yüzünün her karesini unutmamak için kafasına not ediyordu. Adam Leonu inceledi ve kafasını sağa sola salladı...
-II II Hayır hayır... Ölmeyeceksin! Daha yaşanacak çok şey var.
Deyip tekrar göz kırptı ardından oradan hızlı bir şekilde uzaklaşıp nasıl olduğu anlaşılmaz bir şekilde kayboldu. Leon onu gidene kadar izlemeye gayret etti ama kararan gözleri buna izin vermiyordu. Derince nefes aldı ama aldığı nefes daha çok canını acıtıyordu. Kesik kesik nefesler alıyor, iyice güçsüzleşiyordu. Gözleri kapandı. Etraftan gelen sesler kulağında yankılanmaya başladı...
-Ah evladım... Evladım duyuyor musun beni... Ambulansı arayın hemen, çocuk yaralı... Evladım... Elleri kırılasıca, kim yaptı yavrum bunu sana...
...
Larisse eve geldiğinde Sevale görünmeden odaya gidip üzerini değiştirmeyi planlıyordu fakat bu planı diğeri gibi tutmamıştı haliyle, çünkü kendisinden bir şey kaçmayan ve kaçmayacak olan Seval salonun ortasında tam karşısındaydı ve Larisseye tek kaşını kaldırmış şaşkınlıkla bakıyordu.
-Eee... Selam Seval abla...
Deyip tek elini havaya kaldırdı yakalanmışcasına... Bu sırada da ne tür bir yalan söyleyeceğini düşünüyordu.
-Selam kızım da nereden böyle...?
Diyerek baştan aşağı iyice süzdü Larisseyi Seval...
-Hiç... Yani, hiç derken bir iki arkadaşımla beraberdim...
Seval hafif şüpheli ve şaşkın gözlerle baktı Larisseye...
-Anladım canım. Ama ben senin hiç, bu şekilde giyindiğini görmemiştim...
Dedi tekrar Larissenin üzerindekileri gözden geçirerek. Larissede kendi üzerine baktı.
-Yeni tarzım...