YAZARDAN
Larisse esneyerek yattığı Leonun yatağından usulca kalktı. Yerdeki yatağa göz gezdirdi uzun uzun, Leon yoktu. Sonra yatağın diğer tarafına geçip terliklerini giydi ve hırkasını aldı. Bu sırada evin zil sesini duydu ve ayağa kalktı hırkasını da giyip gözlerini ovuşturdu sonra gözlerinde ki morluk yüzünden canı acıdı ve acıyla beraber inledi... Derin nefes alarak odadan çıkıp merdivenlere yöneldi ve aşağı inmeye başladı.
Hilal yorganını da katlayarak yattığı yeri toplama işlevini bitirdi. Telefonu eline aldı ve tam annesini arayacaktı ki evin zili çaldı. Sonra telefonu önünde ki masaya bıraktı, etrafa bakındı, kapıyı açmaya kimse gelmiyordu, sonra yavaş adımlarla kapıya yöneldi ve açtı. Leon elleri poşet dolu şekilde karşısında duruyordu. Onu görür görmez bakışlarını yere indirdi ve elindeki poşetlere göz attı. Fırından geliyordu bariz.
Leon kapıyı açan Hilalden gözlerini ayıramıyordu. Onu her gördüğü an hızını alamayan kalbi şuan sinirden hızını alamıyordu. "Söylesem mi, beklesem mi" diye aklı bir gidip bir geliyordu. "Bir kız yüzünden ne hallere düştüm" diyede haline yanıyordu.
Çok sinirliydi, rüyalarında ki kız, sevdiği kız sevgilisi olacak "piç kurusu" tarafından aldatılıyor, ihanete uğruyordu ve bunu sadece o biliyordu. "Nasıl boktan bir durumun içine düştüm ben..." dedi içinden küfürler eşliğinde... Derin bir nefes alarak gözlerini kapatıp açtı, elleri yumruk halinde, tuttuğu poşetleri sıkmaktan kıpkırmızı olmuş, avuç içleri terlemişti.
Hilal bir kaç saniye kapıda durduktan sonra öylece kapının kolundan elini çekerek Leonun önünü açıp salona doğru geri yöneldi. Leon kendini düzeltmeye çalışarak Hilalin ardından içeri girdi ve kapıyı sertçe ayağı ile ittirip kapattı. Hilal kapının sert sesiyle Leona tekrar baktı. Göz göze gelince Leon bir an, sadece bir an her şeyi şimdi anlatmayı düşündü, istedi... Ağzını açtı fakat
-Günaydın.
Kelimesinden başka bir şey çıkamadı ağzından. Hilal koltuğa oturdu ve bakışlarını yere indirdi. Son derece soğuk bir ses tonuyla
-Sana da.
Dedi ve tekrar masadan telefonunu aldı annesini aramak için. Leonun etkisinden de kurtulmaya çalışıyordu haliyle.
Leon Hilalden gözlerini ayırdı. Sonra mutfağa doğru yöneldi. O sırada Larisse merdivenlerden iniyordu. Leonu görünce
-Günaydın. Uyandım, yoktun...
Dedi. Leon sinirle Hilali gözleriyle işaret ederek
-Evet... Evet, fırına gitmiştim. Hadi sen git yüzünü yıka kahvaltı yapalım.
Hilal Larisse ve Leonun konuşmalarını dinledi. Telefonda rehpere girip annesini arayacaktı fakat o kısa konuşmaya o kadar odaklanmıştı ki rehperde kişiler arasında bir aşağı bir yukarı gidiyordu. En sonunda birini aradı ve telefonu bakışları yerde, kulağına getirdi. Kafasını yukarı kaldıramıyordu bir türlü. Kimi aradığının farkında da değildi. İçinde bir heyecanlı öfke vardı...
Larisse mutfağın kapısının önünde Hilalin tuhaf hareketlerini izliyordu ve Hilalin kendisine neden bu şekilde davranış gösterdiğini düşünüyordu dün akşamdan beridir.
Derken kapı zili çaldı. Larisse kapıyı açmak için hareketlenince Leon mutfaktan çıkıp onun kolunu yakaladı.
-Ben açarım.
Deyip Hilale bakmadan kapıya yöneldi ve açtı. Gülümsedi hafif
-Hoş geldiniz Azize hanım.