Merhaba, Gonca kardeş -Bölüm 2

822 287 61
                                    

       

Doğum günü tüm hızıyla devam ediyordu. Süper kahraman süsleriyle renklendirilmiş bahçede, farklı alanlara çocuklar için değişik oyunlar kurulmuştu. Burcu "Hadi bakalım Aslancığım, havuz başına, pastanı keseceğiz," diyerek arkadaşlarıyla oynayan çocuğa seslendi. Aslan hemen kalabalık arasından bakındı ve başını uzatarak, "Goncaaa!" diye bağırdı, "pastamı keserken sen yanımda oturur musun?" Gonca, Aslan'a gülümsedi ve "Elbette" diye cevap verdi. O sırada, hemen Aslan'ın yanında duran Selen adlı küçük kızın bakışlarını yakaladı. Parti başladığından beri, ne zaman Aslan'ın yanına gelse, bu kız da beliriveriyordu. Gonca'nın Aslan ile konuşmasına neredeyse izin vermiyordu. Mümkün olsa beni çiğ çiğ yiyecek, bu yaşta bu hırs, diye bıyık altından gülerek yürümeye başladı.

Aslan "Gonca" diye seslendiği sırada Yiğit havuz başına çıkmıştı. Denizdeki kurtarma olayından sonra eve dönüp duş almış, giyindikten sonra doğum günü kalabalığına karışmaya karar vermişti. Merakla Gonca'yı görmek üzere etrafa bakındı. Aslan'ın yanında boyu ondan biraz daha kısa, beyaz elbiseli, pembe gözlüklü, sarı saçlı sevimli bir kız çocuğu duruyordu. Ünlü Gonca bu muymuş diye aklından geçirdi. Ama her ikisinin de başka bir yöne doğru baktıklarını fark etti. Başını çevirdi. Batmak üzere olan güneş tam o sırada adeta kutsal bir ışımayla beyazlar içindeki genç bir kadını aydınlattı. Bir an, ışığın gücünden tam olarak kızın yüzünü göremedi. Kıza doğru bir adım attı. Bu beyaz ışıltı, öğleden sonra sahilde karşılaştığı kurtarıcı melekti. Sanki bir aydınlanma yaşamış, dünyanın en önemli gerçeğini ortaya çıkarmış gibi hissetti. Hey, bir dakika, yoksa meleğin adı Gonca mı? Ama mantığı, bu durumu bir türlü kabullenemiyordu, Gonca dokuz yaşında değil miydi?

Beyazlar içindeki kız masaya doğru yürüdü. Aslan'a dönerek "Aslancığım, doğum gününde hemen yanında annenin olması en doğrusu, ben de yakınında olacağım. Selen'in yanında," dedi. Selen hemen Aslan'ın yanına oturup yerini garantilemişti. Burcu, Gonca'ya göz kırptı ve kocasıyla birlikte Aslan'ın yanına geçti. Aslan o zaman "Yiğit Amcam da buraya gelsin, Gonca'nın yanına," dedi. Yiğit Gonca'nın yanına geçti ve Gonca'ya "Merhaba Gonca Kardeş," dedi. Gonca genç adama gülerek, "Sana da merhaba Yiğit Amca," dedi. Yiğit, Gonca'yı dokuz yaşında bir kız çocuğu, Gonca da Yiğit'i kırk, kırk beş yaşlarında orta yaşlı bir amca olarak hayal etmişti.

Süper kahraman motifli pasta kesildi, fotoğraflar çekildi ve sıra hediyelere geldi. Burcu ve Mert oğullarına bir süredir istediği tableti almışlardı. Aynı zamanda bir hastanenin prematüre doğum bölümüne yaptıkları bağışla, oğullarının ve ölen ikiz kız kardeşinin adını vermişlerdi. Selen, arkadaşının sevdiği süper kahramanın oyuncağını verdi. Aslan paketi açarken kız ona sıkıca sarılıp, yanaklarından da öpmeyi ihmal etmedi. Kız onu öperken Aslan gözlerini yuvarlayınca Gonca ve Yiğit bunu fark edip güldüler. Selen, gelen gülme seslerine dönüp Gonca'ya sert bir bakış fırlattı. Gonca hafifçe öksürerek, "Sıra bende sanırım," dedi ve elindeki telefonu açarak Aslan'a bir video seyrettirdi. Videoda, Afrika olduğu belli olan alanda, bir masa başında yemek yiyen yirmi beş kadar çocuk vardı. Bir tanesi, elinde bir pankartla ekrana yaklaştı. "Bugün yemeklerimiz Aslan tarafından karşılandı, iyi ki doğdun, iyi ki varsın," yazıyordu pankartta. Duygulanan Aslan, Gonca'ya sarıldı. "İyi ki sen de varsın," dedi. Gonca, "Bir de bu küçük hediye senin," diyerek metal bir çerçeve uzattı. Çerçevenin içindeki fotoğrafta dört kişi vardı. Burcu ve Mert bahçe içinde bir bankta oturmuş birbirlerine gülerek bakıyordu. Hemen yanlarında duran Aslan'la Gonca da bakışarak gülümsüyorlardı. Herhalde evlilik kutlamasında çekilmiş diye düşündü Yiğit. Güzel bir fotoğraftı, mutluluk vardı. "Biliyorsun, bu yaz sonunda İtalya'ya gidiyorum ve doktora tezim nedeniyle iki sene orada kalacağım. Bu fotoğraf hatıra olarak sende dursun, gelince, yine birlikte başka fotoğraflar çektiririz," dedi. Aslan sesli olarak "Sensiz geçecek yedi yüz otuz gün," derken, Yiğit içinden söyleniyordu: Daha tanışamadık bile... İki yıl mı?

Meleğin KanatlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin