Harekete Geçme Zamanı - Bölüm 27

386 107 150
                                    




Merhabalar,

LYS, Finaller, karneler derken yaz tatili yavaş yavaş başlıyor. Herkese güzel bir tatil diliyorum.

Hikayemiz de ilerliyor. Oylarınız, birbirinden değerli yorumlarınız için çok teşekkür ederim.

Sizi Yiğit'li bir bölümle baş başa bırakıyorum.

Keyifli okumalar:)

***

    Yiğit Bodrum'a gidecekken fikir değiştirip yazlığa geldi. Birkaç hafta önce arkadaşlarıyla konuştuğunda cazip gelen hafta sonu planı artık o kadar da çekici gelmemişti. Yazlığa gitmek sanki ona daha iyi gelecekti. Hem belki de 'O'nu da... Neyse... Cuma akşam saatleriydi.  Sahildeki kafeteryada mahşerin dört atlısının eksik kadrosuyla buluşacaklardı. Cengiz bir işi olduğunu söyleyerek hafta sonun İstanbul'da geçirmeye karar vermişti.

    Pelin ile Murat'ın geldiğini görünce ayağa kalktı. Erkekler sarıldı. Pelin başıyla genç adama selam verdi.

"Ne haber Pelin? Hazırlıklar nasıl gidiyor?"

"Teşekkürler Yiğit. Her gün bir şey alıyorum ama nedense eksikler bir türlü bitmiyor. Sen nasılsın?"

"Yoğun... Sizin kesin tarih belli oldu mu? Benim bir süre işle ilgili yurtdışı seyahatlerim olacak. Kaçırmak istemiyorum nişan törenini."

"A, valla olmaz kesin geleceksin. Şunun şurasında on gün kaldı. Aşk olsun Murat, söylemedin mi tarihi?"

"Söyledim ama arkadaş bizden çok bir başkasının ajandasını takibe aldığından aklında kalmamış olmalı," dedi Murat yarı sitemli Yiğit'e bakarak.

O sırada yanlarına 5-6 yaşlarında küçük bir kız çocuğuyla dedesi olduğu anlaşılan yaşlı biri geldi.

"Yiğit, evlâdım, nasılsın?"

"O, Şadi Bey Amca iyiyim, Siz nasılsınız? İyi gördüm sizi." Ayağa kalktı saygıyla Yiğit.

"Valla artık kıyılarda yüzüyorum torunla beraber, yok öyle açılmak. Bitti. Her zaman senin gibi babayiğit yok denizde beni kurtaracak, öyle değil mi evlâdım? Melek kızım yok mu? Kaç zamandır sizi arıyorum buralarda. Bir türlü rastlayamadım. Seni ve melek kızımı bize yemeğe bekliyoruz. Burada mısınız bu hafta sonu? Yarın akşam gelirseniz çok mutlu oluruz." Yaşlı adam cümlelerini art arda sıralamıştı.

"Şadi Bey Amca, sizi böyle sağlıklı görmek çok güzel, torunla vakit geçirmek için en iyi bahaneyi bulmuşsunuz siz. Yemek gibi zahmetlere girmeye hiç gerek yok. Sizin sağlıklı olmanız bize yeter zaten," diye sözlerini tamamladı Yiğit.

    Yaşlı adam Pelin'le Murat'a dönüp, "Yiğit'le kız arkadaşı benim hayatımı kurtardı. Denizde boğulmak üzereydim. Bugün yaşıyorsam onların sayesindedir," dedi. Yiğit'in omuzlarını sıvazladı. Konuşmasına devam etti.

"Hiç zahmet olur mu evladım? Valla bizim hanım beni topa koyar seni bulup da yemeğe getirmediğimi duyarsa. Ben anlamıyorum bu aletleri. Sen benim telefona kaydediver numaranı. Oradan bakar benim kız, sana bizim evin adresini gönderir. Yarın akşam muhakkak bekliyoruz. Melek kızımı da getirmeyi unutma," gençleri selamlayarak uzaklaştı yaşlı adam ve torunu.

"Nedir bu kurtarma hikâyesi Yiğit?" Murat merakla sordu.

"Yaz başında burada sahilde adamcağıza yardım ettik işte. Çok açılmıştı, kramp girmiş. Şansımız yaver gitti, kurtardık."

"Bahsettiği kız arkadaşın kim? Melek?"

"İnci..."

"İnci mi?" Pelinle Murat birbirlerine şaşkınlıkla baktılar.

"O zaman ben İnci'nin İnci olduğunu bilmiyordum, tanışmamıştık.  İkimiz de aynı anda adama yardıma koştuk. Adamcağız biraz su yuttuktan sonra gözlerini açıp karşısında İnci gibi bir güzelliği görünce öldüm de cennete gittim sandı. İnci'ye 'Sen melek misin?' dedi. Sonra da hayatta olduğunu anladı. Sanırım bizi çift sandı,"  Yiğit gülerek anlatıyordu.

Pelin bir an Murat'ın elini sıkıverdi. Murat kadına döndü, "Ne oldu aşkım, iyi misin?"

"Sanırım bir aydınlanma anı yaşadım. Aklıma bir şey geldi de!"

İnci Yiğit'ten hoşlanıyor. Yazın başında hoşlandığı ama sonra bir şekilde korkup kaçtığı adam Yiğit olabilir, diye düşünüyordu Pelin.

"Ya, siz kahraman olmuşsunuz da bizim haberimiz yok. E, yarın akşam gidecek misin yemeğe?"

"Şimdi gitmemek ayıp olur, ama İnci'ye de söylemek lazım. İnci yarın evde mi Pelin? Programını biliyor musun?" dikkatle sordu. Randevusunun olduğunu duymak istemiyordu.

"Bu akşam biriyle çıkıyordu sanırım, bir sonraki de gelecek salı akşamı. Hafta sonu bir şey yok galiba..."  kadın sırtını dikleştirmeye çalışarak konuşuyordu.

"Nasıl gidiyormuş? Bulmuş mu yakışıklı prensini?" çok da meraklı gözükmemeye çalışarak sordu Yiğit.

"Bazılarıyla öyle tuhaf şeyler yaşadı ki dördüncü randevudan sonra dedesi adamlara bir adet silah ve bir adet Kuran üzerine yemin ettirip öyle gönderiyor kızı. Yarısıyla görüştü. Üç, dört tanesi silah – Kuran olayını duyunca görüşmekten vazgeçti."

"Deli Deha taktikleri yani ha?"

"Sanırım iki kişiyle yeniden çıkacak. İkinci tur randevu gibi, bir tanesi senin gibi otuz yaş altında en başarılı iş adamı seçilmiş. Er- Ka holdingin yöneticisi Hakan Eroğlu. Belki tanıyorsundur." Güneş gözlüklerini çıkarıp, Yiğit'e iyice gözlerini dikti. Nasıl tepki göstereceğini merak ediyordu.

"Hakan Eroğlu'nu tanımayan mı var yahu?" dedi Murat, Yiğitten önce.

"Bak sen şu işe. Ben bu randevular fıkra gibi hikâyeler olacak sanıyordum ama dişli adaylar da varmış içinde."

"Hakan'ın kadınlarla ilgili sicili benden bile kötüdür," dedi Yiğit, rahatsızca sandalyesinde kıpırdandı.

"Valla, Hakan hem dedeyi hem de İnci'yi etkilemiş gibi duruyor. Hatta şu senin de ödül alacağın törene birlikte gitmek üzere İnci'yi davet etmiş bile. İlk randevudan sonra evin içi çiçek bahçesine döndü. Hayatımda o kadar çok çiçeğin bir kişiye geldiğini görmedim. Hastanelere gelen çiçek ortalamalarını biliyorum en meşhur artistler ameliyat olduğunda bile o kadar gelmemiştir yani," eliyle kocaman bir daire çizdi çokluğu belirtmek istercesine.

"Sağ ol Pelin, her zamanki gibi çok yardımcı oldun," dedi Yiğit soğuk bir şekilde. İnci ile ilgili bir konu olduğunda Pelin adama karşı adeta çelikten bir savunma kalkanı oluşturuyordu. Kadın dikkatle adamın yüzüne baktı sonra hiçbir şey demeden güneş gözlüklerini takıp denize doğru döndü. "Denizdeki adam Yiğit miydi?" onun da kafasında şüpheler artmıştı. Olsaydı, İnci bunu açıkça söylerdi diye düşündü.

Yiğit bakışlarını denize çevirdikten sonra kararını verdi. Artık harekete geçmenin zamanı gelmişti...

***

*Cengiz yazlığa gelmedi. Canan'la buluşma olacak mı? olmayacak mı görüşlerinizi duymak isterim.

*İnci'nin sahilde hoşlandığı kişi sizce kim?

*İnci'nin buluşmaları pek de kötü geçmemiş. Ne diyorsunuz yeni adaylara?

*Yiğit harekete geçmeye karar vermiş. Sizce ne yapar? Önerileriniz varsa siz buraya yazın ben ona iletirim

Lütfen okuduktan sonra oylamayı unutmayın. Ve yorumlar; Harikalar... Şimdiden bu yeni bölüme gelecek yorumları duymak için sabırsızlanıyorum. Değerli vaktiniz için tekrar yürekten teşekkürler.

Sağlıkla kalın

Meleğin KanatlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin