Merhaba,
Şeker bir bölümle karşınızdayız. Önceki bölüme yaptığınız harika yorumlar için çoook teşekkürler.
Bu bölüm için yorumlarınızı heyecanla klavye başında bekliyor olacağız.
Keyifli okumalar.
----------------------------------&-------------------------------------------------
İnci dedesinin elindeki dosyaya baktı. Adam resmen bir klasör hazırlatmıştı. Adayların resimleri, eğitim, aile geçmişleri, meslekleri, ilgilendikleri hobilerine kadar tüm detaylar yer alıyordu.
"Kızım, neden adayları tanımayı, bu dosyayı okumayı reddediyorsun, anlamadım. Tanışmadan önce bilgi edinmek iyi olmaz mıydı?"
"Hiçbir ön yargı olsun istemiyorum dede. Birbirimizi yemek sırasında tanıyalım istiyorum yoksa çok ısmarlama olacak. Ben işin duygusal boyutuna da inanmak istiyorum. Meselâ o ilk an etkisi filân, öyle şeyler de yaşamak istiyorum."
"Güzel kızım, bu dosyada tam yirmi kişi var. İçinden eleme yapmak ve sayıyı beşe indirmek mesela en doğrusu olabilir. Sen o romantik filmlere çok kanma. Aşk her zaman kapını ilk anda çalmaz. Bazen de sonradan sever insan."
"Hepsini görmek istiyorum ama hiçbirini önceden tanımayacağım. Ekim ayına kadar vaktim var dede. Ve bunu sen istedin sakın unutma. Yani ben esasında yine senin bir isteğini yerine getiriyorum. Ama söz ver bana, sevmediğim biriyle evlenmeye zorlamayacaksın,"
"Benim ilk önceliğim sensin İnci. Her şeyim sensin. Sevgi çok değerli ama başka kriterler de var hayatta. Dua edelim, ikimizi de özellikleriyle mutlu edecek birisi çıksın karşına," Yaşlı adamın çoğul olarak konuşması dikkatini çekmişti. Demek ki evliliğinde de dedesinin korumacı tavrı devam edecekti.
Yiğit ile Dilara'nın birlikte gittikleri restoranda ekibin diğer üyeleri onları bekliyordu. Umut kıvrak bir manevrayla Cengiz'i iterek Dilara'nın yanındaki sandalyeye yerleşti. Bir kolunu da kızın sandalyesine koyarak daha da yakın oturmayı başarmıştı. Yiğit İnci ile ilgili haberi aldıktan sonra keyfi kaçmıştı. Elindeki menüyü isteksizce incelerken telefonda bir gürleme oldu.
"Yiğit Amca,"
"Aslanım naber?"
"Litrelerce süt içsem de büyüyemiyorum. Boyum uzasa da yaşım büyümüyor."
"Yaşın büyüsün diye o kadar meraklı olma. Çocukluğunun keyfini çıkar Aslan'ım. Deniz, yaz tatili, oyun oynamak, ekmek elden su gölden stressiz yaşam bunları büyüyünce çok arayacaksın. Ben senin yerinde olmak için neler veririm bir bilsen."
"Ben de senin gibi büyüyüp sonra istediğim kişiyle evlenmek istiyorum."
"Ooo, bunlar derin konular. Süt içmeye devam et, ama evlenmek için de öyle çok acele etme Aslanım."
"İnci evleniyormuş!"
"Duydum..."
Bunu duyduğundan beri kafası karmakarışık olmuştu. İkisi de başka bir kelime yazmak istemediler. Mesajlaşmaları sonlanmıştı.
Yemekte Dilara'nın Amerika'da sanat tarihi üzerine okuduğu ve bir galeride küratörlük yaptığı konusu konuşuldu. Genç kadın, özellikle Türk ressam ve heykeltıraşların sergilerini yapmayı hedefliyordu. Bunun üzerine Yiğit, Semra Hanımın yeğeninden ve yeni sergisinden bahsetti.
"Can Erenler mi? Son dönemin en önemli sanatçılarından biridir o. Yiğit, bu sergiye muhakkak beni de götürmelisin. Onunla tanışmalıyım. Serginin adı bile neler vaat ediyor, Yansımalar- Yanılsamalar," duyduğu heyecan kadının yüzüne yansıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meleğin Kanatları
Fiction généralePeri masalı gibi başlayıp artan bir gerilimle okuyucuyu şaşırtan modern bir aşk hikayesine hazırlayın kendinizi. Güzel ve özel yetiştirilmiş nadide bir genç kadınla, zengin ve yakışıklı genç bir veliahdın aşkına şahitlik edeceksiniz. Ancak şu çağd...