Merhaba,
Nasıl olsa biz bizeyiz. Okuyanlar, oylayanlar, yorumlayanlar belli. O yüzden elimizde hazır bulunan bölümü bekletmeyeyim bu güzel ve önemli mayıs gününde diyerek; sizleri bence romana ilişkin önemli bilgiler içeren bir bölümle başbaşa bırakıyorum.
Keyifli okumalar.
---------------------------&--------------------------------------------------------------------------------------
"Sen niçin ağlıyorsun, tekrar söyle bakim," diye ısrar etti Damla Hanım. Tüm kadınlar kamaranın içine doluşmuşlardı.
"Murat çok iyi bir aileden geliyor, anne ve babası profesör. Ben ise... Ben yetiştirme yurdunda büyümüş kimsesiz bir insanım. Beni isteyebilecekleri kimsem, bir sabit adresim bile yok." İçinde bulundukları kamarayı eliyle gösterip, "Onun hayat standartlarını, alışık olduğu dünyayı saymıyorum bile," dedi.
Burcu, "Ah Pelinciğim, Murat'ı biraz olsun tanıdın sanıyordum. Murat öyle yüksek sınıfların, pahalı yaşamların, aristokrat kökenlerin insanı hiç değil," diye atıldı hemen.
Kızın koluna yavaşça dokundu ve konuşmaya başladı Müberra hanım "Bak kızım, sen önce şu başını bir dik tut bakalım. Kendi kendine şanssız kaderini yenmiş bir insansın sen. Zor bir ortamda büyümüş ama hayata boş vermemiş, meslek sahibi olmuşsun. Kendinle ne kadar gurur duysan azdır. Ayaklarının üstünde sapa sağlam duruyorsun. Ayrıca biz Murat'ın anne, babasını yakinen tanırız. İkisi de çok mütevazı insanlardır. Yıllardır kendilerini bilime, insanlığa vakfetmişlerdir. Nihayet bu sene hayallerindeki tatile çıktılar. Şu anda dünya turundalar. Onlar dönünce seni güzel bir şekilde isterler. Kimsem yok da ne demek? Biz burada ne güne duruyoruz? Seni telli duvaklı gelin etmezsek bize de BerMüDa demesinler!"
Yaşlı kadının bu sözlerine duygulanan Pelin tekrar ağlamaya başladı. "Aa, ben bunları seni mutlu etmek için söylüyorum, ama bu ağlama devam ederse bozuşuruz. O güzel gözlerden bir damla daha yaş gelmesin bakiyim," dedi kendi gözleri de dolan Müberra Hanım.
Bu sefer İnci, Pelin'in ellerinden tuttu, "Pelinciğim, sen bizim için dedemin hemşiresinden çok daha farklı bir yerdesin. Eminim bu güzel haberi duyunca dedem senin kendisinden istenmesini teklif edecektir. Artık geçmişi düşünüp üzülmek yok. Sen sadece mutlu geleceğine odaklan. Bu konu burada kapanmıştır,"
Konuşmaları dinleyip mutlu olan Burcu, "Şimdi yüzünüzü yıkıyorsunuz ve sizi yukarıda bekleyen şanslı erkeği daha fazla merakta bırakmadan hemen cevabınızı veriyorsunuz Pelin Hanım, Gelin Hanım," dedi.
"Bu arada söylememe gerek var mı bilmiyorum. Kına gecesini de bizde yapıyoruz. Organizasyonlara bayılırım." Burcu dans edercesine ellerini salladı. Pelin'in de bir dakika önceki karamsarlığı gitmişti.
Yaşlı kadınlar el çırparak odadan çıktılar. İçlerinden bir tanesinin "yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar," diye şarkı söylendiğini duyan İnci, "Seviyorum bu çılgın kadınları," dedi. Yüzünü yıkayan Pelin, İnci'ye sarıldı, "Çok teşekkür ederim." Aynada tekrar yüzüne baktı sonra genç kadına döndü, "Ay İnci, sanırım ben evleniyorum, yüksek yüksek tepelere gelin gidiyorum!" dedi.
Pelin yukarıya çıktığında Murat'ın yanına gidip yanağından öptü, "Cevabım; Evet!" dedi. Herkes çılgınca alkışlamaya başladı.
Güzel bir gün diye düşündü Yiğit.
"Pelin Abla da evet dediğine göre şimdi yüzebilir miyiz?" dedi Aslan İnci'nin yanına giderek. İnci, Pelin'e baktı. Pelin yüzünde gülümsemeyle İnci'ye bakıp her şey yolunda dercesine işaret edince İnci, "Bu, bugün duyduğum en güzel ikinci teklif Aslan," diyerek çocuğa gülümsedi. Aslan "Şey, sadece yüzmeyi teklif ediyorum şu anda evlilik düşünmüyorum," diye cevaplayınca herkesten kahkahalar yükseldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meleğin Kanatları
General FictionPeri masalı gibi başlayıp artan bir gerilimle okuyucuyu şaşırtan modern bir aşk hikayesine hazırlayın kendinizi. Güzel ve özel yetiştirilmiş nadide bir genç kadınla, zengin ve yakışıklı genç bir veliahdın aşkına şahitlik edeceksiniz. Ancak şu çağd...