Gonca gülümseyerek, "Şimdi sıra sende Yiğit Amca," dedi. Yiğit cebinden bir zarf çıkardı ve Aslan'a uzattı, "Aç bakalım yakışıklı." Aslan zarfa baktı, içindeki yazıyı okuyunca heyecanla bağırdı, "Disneyland'da bir hafta tatil! Yiğit Amca bir tanesin!" "Evet," dedi Yiğit, "benim hediyemin sosyal sorumluluk kısmı şöyle; Aslan'ın kendine ait bir odası olacak ama süitte iki ayrı oda daha var, bu odalardan biri Burcu ve Mert için olacak." "Yaşasın! Biz de mi gidiyoruz?" diye Burcu seslendi. "Dahası da var," dedi Yiğit, "diğer oda Burcu'nun kıyafetleri için olacak, böylece o ayrı odada, istediği gibi kıyafetlerini, ayakkabılarını, makyaj malzemelerini, kremlerini yayabilecek." "Oof Yiğit, çok hainsin ama aynı zamanda da çok şekersin. Bak şimdi sana davetlilerimiz var diye sesli kızmıyorum ama bunun intikamını alacağım, haberin olsun," deyince herkes güldü.
Kalabalık mutluydu, doğum günü çocuğu mutluydu. Yiğit yanındaki güzel kıza bakarken mutluydu. Ortamdaki bir tek kişi hariç, Selen... Küçük kız, yanında hareketlenip Gonca ve Yiğit'in tarafına geçen Aslan'ı, elindeki bardakla takip etti. Yiğit tehlikenin geldiğini anlamıştı ama küçük kızın bunu yapamayacağını düşündü. Kız, Aslan'a doğru eğilmiş olan Gonca'ya baktı ve sonra yavaşça, bir şekilde elindeki vişne suyunu beyaz elbisenin üstüne döktü. Gonca ıslaklığı fark ederek geriye doğru sıçradı, tam düşecekken Yiğit onu tuttu. Selen, "Pardon, yanlışlıkla oldu," dedi ve koşarak arkasına bakmadan oradan uzaklaştı. Diğer davetliler de durumu fark etmişlerdi. Burcu "Aman Allah'ım, aman Allah'ım," diyerek yanlarına geldiğinde, Gonca Yiğit'in kollarında, ağzı şaşkınlıktan açık ve önünde koyu vişne renginde kocaman bir lekeyle duruyordu.
"Silinse de çıkmaz bu leke, güzelim elbise mahvoldu. Derhal annesini arıyorum, alsınlar kızlarını buradan, hemen!" diye söylendi Burcu. Yiğit öne doğru gelip elbiseye baktı. Gerçekten kötü bir haldeydi. Gonca, "Burcu lütfen, daha çocuk o, yanlış bir davranış yaptığını büyükleri ona anlatırlar ama şimdi kalabalığın içinde daha fazla utandırmayalım. Ben şimdi izninizle ayrılıyorum," dedi. Burcu, "Ah Gonca, o kadar iyisin ki bazen cidden bir melek olduğunu düşünüyorum. O küçük kızda zerre kadar utanma yok, bunu bil canım," dedi. Burcu üzülmüştü, heyecanla konuşmaya devam etti. "Fakat haklısın, kıyafetini değiştirmen lazım. Şimdi lütfen bana söz ver, akşama yemeğe katılacaksın değil mi? Zac gelecek ve dans gösterimiz var, biliyorsun. Sensiz asla olmaz. Bak, yoksa Aslan'ı size gönderirim seni almak için," diye gülümseyerek tehdit etti. Gonca, "Peki, geleceğim," dedi.
"Goncacığım, Pelin Hemşire'yi de bekliyorum eğer uygunsa ve biliyorsun BerMüDa şeytan üçgeniyle esasında pek sık yaşamadığımız bir fikir birliğine vardık, onunla ilgili çok hayırlı planlarımız var." Burcu bunu söylerken tek gözünü imalı bir şekilde kırptı. Gonca kafasını biliyorum dercesine salladı.
Berna, Müberra ve Damla Hanımlara yazlıktakiler, BerMüDa şeytan üçgeni derlerdi. Yazlıkta olan her şeyden haberleri olan, yardım projelerine destek veren, hayırsever ama bir o kadar da dediğim dedik, kaprisli, yaşlı kadınlara bu ismi, küçükken yazlıkta birbirlerinden hiç ayrılmayan Yiğit, Murat, Umut ve Cengiz takmıştı. Kendilerine verilen ismi bir şekilde öğrenen kadınlar da çocuklara mahşerin dört atlısı demeye başlamışlardı. Evlilik yıl dönümü partisinde tanıştırılan Murat ve Pelin, kadınların ilgi alanına girmiş ve kendilerine bu ikiliyi buluşturmayı görev edinmişlerdi. Bu planlarını da Burcu ve Gonca'ya parti sonrasında açıkça söylemişlerdi. Gonca, aklı kadınların planıyla meşgul bir şekilde, kimseye bakmadan, elbisesindeki kocaman vişne lekesiyle evden ayrıldı. Yiğit yine arkasından bakakalmıştı. En azından bu sefer adını biliyorum, diye düşündü.
![](https://img.wattpad.com/cover/99860608-288-k309529.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meleğin Kanatları
General FictionPeri masalı gibi başlayıp artan bir gerilimle okuyucuyu şaşırtan modern bir aşk hikayesine hazırlayın kendinizi. Güzel ve özel yetiştirilmiş nadide bir genç kadınla, zengin ve yakışıklı genç bir veliahdın aşkına şahitlik edeceksiniz. Ancak şu çağd...