Merhabalar,
Yoğun istek üzerine kısa bir iftariyelik/ sahurluk bölümle sizlerleyiz.
Öncelikle ben ve Meleğin Kanatları kadrosu sizlere hayırlı Ramazanlar diliyoruz. Önceki bölüme yaptığınız güzel yorumlar, verdiğiniz oylar için çok teşekkürler. Ayırdığınız zaman ve destekleriniz yazı yazmaya devam etme sebebimiz oluyor. Bundan emin olabilirsiniz.
Hepimizin sempati beslediği Cengiz'in hikayesi ve Leyla'dan haberler ile devam edecek bu kısa bölümü de umarım seversiniz.
Keyifli okumalar,
*************************&**************************************
Cengiz evde uzandığı onun için özel tasarlanmış ve üretilmiş konforlu kanepesinde uyandı, tam karşısına konumlandırılmış tabloya baktı. Bugün evine teslim edilmişti. Garipti filan ama sevmişti bu eseri. Sanki evine tam uyum sağlamıştı. Şimdi aynamsı materyalden kendi yansımasına bakıyordu. Orada yapılan bir boyut oyunuyla daha uzun ve daha ince duruyordu silueti. Yani aynaya bakan oydu ama yansıması sanki bir başkası gibiydi. Zekice bir yanıltma yapılmıştı. İnsan aynaya baktıkça içinde başka yansımalar da görüyordu. Öyle ki baktıkça bakası geliyordu. Böyle göz yanıltmalarını severdi. Evde yalnız olduğunda hep yaptığı gibi seslice konuştu. Yansımalar – yanılsamalar.
Tekrar bir aydınlanma boyutuna geçti. Tabii ya... Baktığında gördüğün gerçek olmayabilir. Gerçeğin bir yansıması olabilir demişti eserin sahibi Can Erenler. O gece bira şişesini açan el ressamın eliydi. Bu kısmı doğruydu ama aslında o bir yansımaydı. Gerçeği yanıltıp bir yansıma oluşturmuşlar ve onun öyle algılamasını sağlamışlardı. Geronimo, Can değildi. Adam basit ama zeki bir şekilde aslında gerçeği ona galerideyken söylemişti. Kafasını bir zamandır kurcalayan başka taşlar da yerine oturdu. Seslice kendi kendine konuştu. "Yansıma – Yanılsama . Aklını seveyim Cengizrosso." Hemen bilgisayarının başına geçti. Yüzünde oluşan çarpık gülümseme ile yazmaya başladı.
C:"Selam. Bir içki sözün vardı, hatırlatayım istedim." Gönderdikten sonra parmaklarını çıtırdattı. Cevabın kısa bir süre sonra geleceğini biliyordu. Çok geçmeden ekranda mesaj belirdi.
G: "Kız kardeşim sana bu konuda hala bir cevap vermedi mi? Ne ayıp!"
C: "Bana oyun oynama, senin kim olduğunu biliyorum."
C: "Nesin sen? Büyüklerinin arkasına sığınan küçük bir kız çocuğumu?" gönderdikten sonra kaşlarını kaldırdı, göz bebeklerini büyüttü. "Bom" seslice kendi kendine bomba sesi çıkardı. Karşısındakinin onun bu kışkırtıcı cümlesine cevap yazacağına emindi.
G: "Ben kimsenin arkasına sığınmam. Hele ağabeyimin asla... Sen nesin? Parayla satın aldığı tabloların ardına saklanan bir..."
C: "Ah, o tabloyu ve verdiğim parayı karıştırma. Ağabeyini hiç karıştırma. Ben büyük derken teyzenden bahsediyorum."
G: "Ne olmuş teyzeme?"
C: "Bence bunu karşılıklı bir şeyler içerken konuşmalıyız."
G: "Nedir bu bir içki takıntısı, alkolik filan mısın? Tek başına bir şey yapamayanlardan mısın? Seninle neden bir şeyler içecekmişim?"
C: "Bence Yiğit ve teyzenle içeceğim bir içki yerine, seninle içeceğim bir içki hepimiz adına daha iyi olur. Ve inan bana, ben iki kişiyle yapılan bazı aktiviteleri çoğu zaman daha keyifli bulmuşumdur. Yakında sen de ne demek istediğimi anlarsın." Yüzünde yakaladım seni kızım diyen bir gülümseme vardı. Yazmaya devam etti Cengiz.
C: "İyi bir hackersın. Kabul, ama ortada başka bir durum daha var değil mi? Senin aileye ayrı bir yakınlığın var. Şimdi daha net görebiliyorum olayları. Yani düşünsene, Yiğit'le oturmuşuz ve ben ona tek tek anlatıyorum. Ona anlatacağım çok şey olabilir. Mesela senin nasıl sisteme bu kadar kolay ve hızlı girdiğini, nasıl herkesi aile yapısına kadar tanıyabildiğini, nasıl herkesten önce tüm ekibin günlük, haftalık hatta aylık planlarına hâkim olabildiğini... Bunları anlatırım. Sahneyi canladır gözünde bak. Semra Hanım, ben ve Yiğit bir araya gelmişiz."
Kızın bir önceki cümlede onu kızdırmaya çalışmasına gönderme yaptı.
C:"Sayımız ikiden de fazla. Ohh laalaaa. Yiğit'in çalışma odasındayız. Yiğit orada elinde amerikanosu, bana soruyor, 'bu hackerın sisteme girmek için kullandığı şifre kimin peki?' Ben şöyle yanıtlıyorum, 'bunun cevabını sanırım bize Semra Hanım vermeli.' Semra Teyzen orada elinde dolu bir su bardağı ile duruyor, bardakta su dalgalanıyor çünkü elleri hafifçe titriyor..." Mesajı gönderdikten sonra biraz bekledi. Sonra tekrar yazmaya başladı.
C:"Sence teyzen bu soruya nasıl yanıt verirdi?"
G:"Teyzem şifresini kullandırmıyor. Esasında onun gerçekten bununla bir alakası yok."
C:"Belki direk olarak yok ama birisi onun şifresini kullanıyor değil mi? Birileri bir şey sorduğunda bilgi veriyor değil mi? Yiğit hatta Mert Ağbi, bu hikayeyi detaylıca duymayı hakediyorlar bence..."
Bekledi Cengiz. Belli ki karşısındaki bundan sonraki adımını düşünüyordu.
Ekranda mesaj belirdi.
G: "Nerede ve kaçta?"
C:"Bu akşam. 20.00, Cihangir'de Sally'nin Yeri'nde."
G:"Tek bir içki, ikincisi olmayacak, seni b.. kafalı kızıl sakallı herif..." kadın belli ki ona çok kızmıştı.
"Sen benim o kızıl sakallarıma kurban ol, gotik güzelim benim." yine seslice kendi kendine konuştu yazılanları okuyunca Cengiz.
C:"Söz, tek bir içki..." yine de centilmenliği elden bırakmayacaktı.
Ama elinde olmadan bir mesaj daha yazdı. Kadını nasıl sinir edeceğini biliyordu.
C:"Unutmadan, üstüne baştan aşağı siyah bir şeyler giy, seni öyle daha iyi tanırım." kapanan ekrana bakarak kızıla çalan sakallarını keyifle okşarken kahkahalarla gülüyordu.
***
Uzaklardaki bir şehirde Leyla, hedefindeki ailenin sosyal yaşamını da incelemeye karar verdi. Kimlerle görüşüyorlar, hangi sıklıkta nereye gidiyorlar, tüm bunları listelemeye çalıştı. "Ailenin genç erkeği hem magazin sayfalarından hem de ekonomi sayfalarından inmiyor her zamanki gibi," diye düşünürken Yiğit'in, yakın zamanda bir serginin açılışında ünlü bir ressam ve kadınlı erkekli bir grupla çekilmiş fotosunu inceledi. Sonra bir yatta çekilmiş fotoğraf dikkatini çekti. Yatın adını not aldı. Fotoğrafta Mert ve karısı Burcu vardı. Yiğit ise oturduğu koltuğun kenarından omuzlarına sarılmış başka bir küçük çocuğa sevgiyle bakıyordu. Bu çocuğun yeğeni Aslan olduğunu biliyordu kadın. Mert, Yiğit ve kıymetlileri diye düşündü fotoğrafa bakarken. Kafasında yavaş yavaş bir plan oluşmaya başlamıştı. Ona yardım edecek birilerine ulaşmalı ama çok dikkatli olmalıydı. İstanbul'a dönmeye karar verdi. Bunun tehlikeli olduğunu biliyordu ama adrenalinden her zaman hoşlanmıştı. Yetiştirme yurdunda geçirdiği yıllarda adrenalinsiz gün geçirmemişti. O yıllarda başımdan geçenleri, tüm yaşadıklarımı yazsam roman olur diye kendi kendine konuştu. Ellerinin titremesi artmıştı. Planı şekillenirken içinden delice çığlık atmak geliyordu. İntikam alınacaktı. Hayatta hiçbir şey karşılıksız kalmamalıydı...
***********************&****************************************
Bölümle ilgili oylarınızı, yorumlarınızı heyecanla bekliyorum.
*Cengiz ile Canan tam gaz gidiyor. Nasıl bir buluşma olacak sizce?
*veeee Leyla. İntikam Meleğinin kafasında planlar şekilleniyor. Ondan korkmalı mıyız?
*Karakterlerimize mesajlarınız var mı? Lütfen yazın, ben onlara bir bir ileteceğim. Söz
Sağlıkla kalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meleğin Kanatları
Ficción GeneralPeri masalı gibi başlayıp artan bir gerilimle okuyucuyu şaşırtan modern bir aşk hikayesine hazırlayın kendinizi. Güzel ve özel yetiştirilmiş nadide bir genç kadınla, zengin ve yakışıklı genç bir veliahdın aşkına şahitlik edeceksiniz. Ancak şu çağd...