20. Bölüm:Volkan

640 428 96
                                    

Ben geldim. Hem de yeni bölüm ile. Biliyorum bölüm çok kısa oldu. Üzgünüm. Ama bu geçiş bölümü gibi bir şeydi, o yüzden böyle oldu. Asıl bombalar diğer bölümde olacak. Spoi mi verdim ne? Neyse keyifli okumalar...

....

Çalan kapıyla ne zamandır tuttuğumu bilmediğim nefesimi  dışarı verip çalan kapıya koştum. Saat henüz yedi ama ben saat altı olmadan önce kalmıştım bile. Hepsi Volkan içindi tabiki. Kapıyı açınca karşımda bizim erkekleri görünce gözlerimi devirip ofladım, "Siz miydiniz yaa?" Deyip geri salona döndüm. "Ne o Gökçe hanım, bizi gördüğünüze sevinmedin mi?" Diyen Rüzgar'a baygın bakışlarımı yolladım. "Sevinmedim. Ayrıca ben sizi değil Volkan'ı bekliyordum. "dedim ve telefonumdan saate baktım.

Nerde kalmıştı ki bu Volkan? Tırnağımı yemeye başladım sinirle. Beş dakika önce aradığımda az kaldığını, gelmek üzere olduğunu söyledi ama hâlâ gelmedi. Beyefendi arabası ile geleceği için de onu karşılamaya falan gidemiyorum tabi. "Ee biz yemek yemiyecek miyiz? Acıktım ben!" Diyen Rüzgar'a baktım. "Hayır. Volkan gelmeden kimse hiçbir şey yiyemez!" Dedim. Dün gece, gece yarısına kadar börek, çörek falan yapmakla uğramıştım. Şimdi Volkan gelmeden onlara yediremem. "Ulan ne Volkan'mış!" Diye söylenen Emre'ye boş gözlerle baktım. Selen ile kavga ettiği için böyle sinirliydi ama tabiki de Selen haklıydı. Hiçbir kadının hakları bu şekilde kısıtlanamazdı. Emre'nin yaptığı çok kötü bir davranıştı ve özür dilemeden asla barışmayacakları kesindi.

"Biz niye yemek yiyemiyoruz ya? Kahvaltı yapmazsam biraz daha açlıktan ölebilirim" diyen Rüzgar'a "Umrumda mı sence?" Dedim omuz silkerek. "Niye yani Volkan gelmeden yemek yiyemiyoruz? Açım ben yaa, aç!" Diyen Rüzgar'a  ofladım. "Obur!" Dedim. "Bir şey diyeceğim gerçekten Rüzgar haklı, bir şeyler yesek ne olur ki?" Diyen Selim'e çevirdim bu sefer bakışlarımı. Taze sevgilisi Nilay'ı kolunun altına almış konuşuyordu. "Malesef gençler, Volkan gelmeden asla yiyemezsiniz hiçbir şey. Zaten az kalmış gelmesine. Ama siz bekliyemiyorum diyorsanız, kapı orda. Gidebilirsiniz! "Dedim. İyice sinirlendim. Ben burda Volkan'ı bekliyorum, bunlar hâlâ kahvaltı diyor. "Hayatta gitmem bu meşhur Volkan ile tanışmadan önce!" Diyen Rüzgar'a gülümsedim. Bu beni kıskanıyor mu ne?

Çalan kapı zili ile ayağa zıpladım. "Geldi. Valla geldi!" Diye bağırıp kapıya koştum. Arkamda şaşkın ve meraklı bakışlar bıraktığımın farkındayım. Volkan'ın gelmesi çok iyi oldu. Yani onun sayesinde Rüzgar'ı baya kıskandırabileceğim. Yaşasın kötülük, deyip içimden kapıyı açtım. Karşımda mavi kot pantolon, siyah kalın bir kazak ile deri ceketli canım kuzenime gülümsedim. "Volkann!" Diye bağırıp kollarımı onun boynuna doladım. "Gökçee!" Diyerek beni taklit edip o da bana sarıldı. Uzun bir sarılma ardından arkadan gelen öksürük sesi ile ayrıldık.

Bilerek öksüren Selen'e çevirdim bakışlarımı. "Gökçe bir dur da içeri gelsin. Burda da sarılabilirsin, diyen Selen'e hak verdim ve dışarıda soğuktan üşüyen Volkan'ı içeri aldım. Çıkardığı deri ceketini askıya asıp onun arkasından ben de salona girdim. Volkan ayakta durmuş erkekleri süzerken onlar da aynı şekilde onu süzüyordu.

"Gençler bu Volkan. Volkan bunlarda bizim arkadaşlarımız!" Dedim hepsini teker teker göstererek. "Bu Buğra, Deniz'in sevgilisi!" Dediğimde Buğra ile el sıkıştılar. "Bu Selim. Nilay'ın sevgilisi!" Dediğimde Volkan çok şaşırdı. Tabi çok yeni olduğu için haberi yoktu. "Ben sizin sevgili olduğunuzu bilmiyordum!" Dedi Volkan Selim'in elini sıkarken. "Evet çok yeni olduğu için. İkinci günümüz!" Dedi Selim gülerek. "Bu Emre. Selen'in sevgilisi!" Dediğimde Selen hemen atıldı. "Eski. Eski sevgilim!" Dedi Selen Emre'ye bakarak. Emre ile de el sıkıştıktan sonra sıra Rüzgar'a geldi. "Bu da Rüzgar. Sadece Rüzgar!" Dedim gülerek. Çünkü diğerleri gibi onların veya benim sevgilim diyemiyordum. Keşke benim sevgilim diyebilseydim.

"Tanıştığıma memnun oldum!" Dedi Rüzgar. "Ben de. Gerçi seni tanıyorum önceden. Sağolsun magazinin prensisin. Çapkınlıklar falan!" Dediğinde Volkan, Rüzgar'ın yüzü gerildi. Resmen ilk dakikadan başladılar gerilemeye. "Neyse. Volkan aç mısın? Yemek yiyelim mi?" Diye sordum. "Evet ya baya açım. Hazır bir şeyler var mı?" Diye sorduğunda çoktan mutfağa gitmiştim bile. "Bir şeyler var mı mı? Dün bizi evden kovdu yemek yapmak için Gökçe. Şimdi de yiyecek bir şey vermedi, seni bekletti!" Dedi Rüzgar homurdanarak. Kızlar ile birlikte çarçabuk sofrayı hazırladık, zaten biraz daha geç kalırsak, okula da geç kalacaktık.

Sofraya oturduğumuzda gergin bir hava vardı. Galiba bizim erkekler Volkan'dan pek hoşlanmamıştı, özellikle de Rüzgar. Yani Rüzgar'ın pek hoşlanmaması normaldi, kıskanıyor sonuçta. "Gökçe o kadar yol geldim, başım çatlıyor!" Diyen ve dudak büzen Volkan'a masum bakışlarımı yolladım. "Yemekten sonra biraz yatıp dinlen bence. Yatıp uyu!" Dedim. "Evet zaten bende öyle planlıyorum. "diyen Volkan'a gülümsedim. "Bende zaten burdayım! Okula gitmiyeceğim. "

"Niye ya? Git sen okula. Ben yatacağım zaten!" Dedi Volkan. "Hayır, burdayım. Bi günden bir şey olmaz!" Dedim. "Gökçe burda kalmanı gerektirecek bir durum yok. Arkadaşın zaten yatacağım diyor. Biz gelene kadar anca uyanır. O zamana kadar ne yapacaksın ki?" Diye olaya girdi Rüzgar. "Evet, Rüzgar haklı. Kalma, git okula. "Diyen Volkan'a dudak büzerek baktım. "Gel buraya cadı!" Diyip beni kolunun altına aldı.

Yemeğin ardından hızla hazırlandım okula gitmek için. "Gökçe ben senin yatağında yatıyorum o zaman. Sen okula gidip gelene kadar. "Dedi. "Tamam yat ama benim aklım sende kalacak ya, sen ne yapacaksın ki burda bir başına, merak ederim!" "Abartma Gökçe lütfen. Ben siz gelene kadar kalmam zaten. Ama merak etme, yarın seninle geleceğim okula. Bi de sizin okula bakarım!" Diyen Volkan'a gülümsedim. "Cidden mi?" Dedim. "Evet ne sandın cadı! Ayrıca sen geldiğinde bana hesap vereceksin daha?" Dedi kuşkuyla Volkan. "Ne hesabı?" Dedim tek kaşımı kaldırarak.

"Ne hesabı olacak, bu Rüzgar'ı anlatacaksın. Sen hayırdır? Yoksa bizim yıllardır aşksız Gökçe aşık mı oldu?" Dediğinde gözlerimi büyüterek ona baktım. "Ne saçmalıyorsun sen? Ne aşkı ya?" Dedim bağırarak. "Nasıl ne aşkı? Kızım sen hangi erkeğe böyle yakın davrandın şimdiye kadar. Kimi böyle önemsedin? Daha sabah geldim ama şimdiden farkettim sizi. Senin ona nasıl baktığını gördüm, onun da sana bakışını. Hem sen neden bizim kuzen olduğumuzu sakladın? Onu kıskandırmak için. Ayy ayy ayy menim kuzenim aşık mı oymuş?" Dedi bebek sever gibi yaparak. "Volkan iğrençsin!" Dedim ve kollarının, ki kuzenim diye demiyorum baya da kaslı kolları, arasından sıyrılıp evden kaçtım. Bizimkilerin hepsi gitmişti bile ben aşağı indiğimde, sadece Rüzgar kalmıştı ve arabada beni bekliyordu.

"Sonunda Volkan'ını bırakıp gelebildin!" Diyen Rüzgar'a ters ters bakıp önüme döndüm. Okula gittiğimizde en azından sadece iki dersimiz olduğu için mutluydum. İki derste her ne kadar bana bir ömür gibi geçse de geçmişti. Tabi gün boyu Rüzgar bana tavır yapmıştı. Nedenin Volkan olduğunu anlamak zor olmamıştı tabi.

Eve geldiğimizde Volkan daha yeni uyanmıştı. Ve manyak bu soğukta üzerinde tişört olmadan yatmıştı. Televizyon izlerken uyuya kaldığı için de salonda yatmıştı ve Volkan'ı öyle gören erkekler çıldırdı tabi. "Sen nasıl kızların evinde böyle yarı çıplak gezersin!" Falan diye de Allahtan kavga çıkmadı.

Odamda üzerimi değiştirirken Rüzgar ve Volkan'ı düşünüyordum. Şimdiden kedi ve köpek gibilerdi ve bu iki inatçı keçi asla ileriye dönük arkadaş olamazdı. Ben gülümseyerek bunları düşünürken salondan gelen bağırma sesi ile gözlerimi büyüttüm. Elimde olan siyah renk kazağımı da üzerime geçirip salona koştum. Tabi karşı karşıya yumruklarını sıkmış Rüzgar ve Volkan'ı görmeyi beklemiyordum!

AŞK RÜZGARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin