"Hadi ama Gökçe!" diye beni ikna etmeye çalışan Nilay'a döndüm. "Hayır ya, istemuyorum ben!" dedim. "Ne demek istemiyorum, hadi kalk! Hemen hazırlan da çıkalım. Lütfen!" dedi. Bizimkiler bugün için plan yapmış. Okuldan sonra evde pineklemek isterken, beni de götürmeye kalkıyorlar. Tabi ki de ben kabul etmiyorum. "Gerçekten istemiyorum Nilay, neyi anlamak istemiyorsun ki?" dedim ve yorganımı kafama çektim. Yorganımı geri kaldırıp konuştu."Hayır yani anlamıyorum, ne yapıyorsun ki böyle? Rüzgar'ın yasını mı tutuyorsun? Çocuğun umrunda bile değilsin. Umrunda olsaydın şimdi senin yanımda olurdu, ama kim bilir şimdi kimler ile beraber. Ama sen burda yat tamam mı! Çünkü onun yasını tut!" dedi. Biliyordum beni kızdırmak için ve ikna etmek için söylüyordu. Ama canımı oldukça yakıyordu söyledikleri. Boğumda hissettiğim yumruyu zor bi şekilde yuttum ve Nilay'ın arkasından bağırdım. "20 dakikaya hazırım!"
•••••••••••••
Volkan'ın ağzından...
"Öğrendin mi cidden? Evet! Çok sağol kardeşim, çok önemliydi! Hadi eyvallah!" dedim ve telefonumu deri ceketime attım. Ellerimi saçlarımın arasından geçirdim ve oturduğum masadan kalktım. Beklediğim arama gelene kadar bi kafede oturmuş ve kahve içmiştim. Cebimden kahvenin parasını çıkarttım ve masanın üstüne koydum. Ardından da oturduğum süreden beri beni kesen karşı masadaki kıza gülümseyip kafeden ayrıldım. Yine çok yakışıklıyım!
Hava soğuk olduğu için ellerimi ceketin ceplerine soktum ve arabama doğru ilerledim. Arabayı çalıştırıp hızla sürmeye başladım. Bizimkiler birazdan güzel bi restoranta rezervasyon yapmıştı, onlar oraya geçmek üzereydi. Ben de buradaki işlerimi halledip onların arkasından gidecektim.
Az önce konuştuğum benim çocukluk arkadaşımdı. Okuldaki diğer öğrencilerden de onun Rüzgar ile arkadaş olduğunu duymuştum. O yüzden öncesinde ona Rüzgar'ı gördüğünde bana söylemesini istemiştim. Söylediğine göre Rüzgar şu an bi sahil kenarındaydı. Oturuyormuş tek başına. O oradan kalkmadan hemen oraya gitmeliydim, yoksa planladığım herşey bozulacaktı.
Gazı körükleyip hızımı arttırdım. Bu hayattaki en değerli varlıklarımdan biri Gökçe idi ve onum üzülmesini asla istemem. Gidip Rüzgar ile konuşmayı planlıyordum. Herşeyi anlatacaktım ve gideceğimiz yere onun da gelmeni sağlayacaktım. Gökçe Rüzgar'sız kötüydü ve ben de onun kuzeni olarak onun iyi olmasını sağlayacaktım.
Gideceğim yere yetiştiğimde arabayı kenara park ettim ve arabadan indim. Etrafıma bakarak ilerliyordum Rüzgar'ı görmek adına. İlerlemeye başladım yavaşça ve ardından gördüm onu. Biraz zor olmuştu tanımam ama hemen yanına doğru ilerlemeye başladım. Hemen gidip yanına oturdum, sigara içiyordu. Dalgın bir şekilde kafasını bana çevirdi ama beni gördüğüne şaşırmıştı.
Tek kelime etmedi yine de. Önüne döndü. Ben de cebimden sigaramı çıkarttım ve bir tane alıp yaktım ve dudaklarıma götürdüm. Sessizce sahili izledik sigaralarımızı eşliğinde. Kötü görünüyordu ama. Saçları dağılmış, yüzü solmuştu. Belliydi üzgün olduğu.
"Nerdesin sen? Gökçe seni çok merak etti!" dedim. Kafasını çevirmeden göz ucuyla bana baktı. "Eminim çok merak etmiştir!" dedi alayla. "Doğru söylüyorum. Herkes seni çok merak etti!" dedim. "Bilmiyordum ama meğer çok sevenin varmış!"
"Umrumda mı sence?"dedi omuz silkerek. Sigaramı söndürdüm ve tekrar Rüzgar'a döndüm. "Bak Rüzgar senin ile açık konuşacağım. Seni öyle fazla sevdiğim söylenemez! Ama şöyle bir şey söyliyeyim ki herkes çok üzüldü. Ve Gökçe de çok üzüldü. Bu hayatta en değerlimdir Gökçe ve bu yüzden onun üzülmesi benim isteyeceğim en son şey bile olamaz!" dedim. "Belli oluyor zaten birbirinize verdiğiniz değer. Ben de aradan çekileyim istedim!" dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK RÜZGARI
RomanceRASGELE İÇİNDE #2 Romantizm içinde #143 "Hani diyorsun ya seni çok seviyorum diye. O çok ne kadar çok?" dedi. "Güzel soru. Öncelikle şunu söylüyorum seni sevemin bir ölçüsü yok. Ama benzetme yaparsam, hani küçük bir çocuğa çok sevdiği bir şeyi göst...