Arkadaşlar olan gecikme için çok üzgünüm. Bi daha olmayacak. Güzel bi bölümle sizlerleyim.
Multide Bizim Kızlar ve Aleyna Tilki - Cevapsız çınlama var.
Keyifli okumalar....
....Şarkı söylememizin üzerinden uzun zaman geçmişti. Akşam oluyordu yavaş yavaş. Saatlerdir buradayız ve çok eğlendik.
Hepimiz sohbet ederken Deniz'in telefonundan bir mesaj sesi geldi. "Yok artık" diye bağırıp yanımıza geldi.
"Ne oldu Deniz?"
"Mesajı oku!" Tüm kızlar yanımıza geldi. Hepimiz mesajı okurken donup kaldık.
"Yok artık" diye bağırdım ben de.
"Ne oldu? Ne oluyor?" diye bağırmaya başladı erkekler. Ama biz onları duymuyorduk.
"Hayır ya bu nasıl olur?" dedi Selen.
"Bilmiyorum" dedi Deniz.
"Biri bize burda ne olduğunu açıklayabilir mi?"
"Şimdi ne yapacağız?" dedi Nilay.
"Bilmiyorum. Ama şuan tek bildiğim şey Mahvolduk!!"
Hepimiz ayakta dikilmiş korku ile birbirimize bakmaya başladık. Ne yapacağımızı düşünüyorduk hepimiz. Tehlikedeydik sonuçta. Ya ne yapacağız ki biz?!!
"Ne oluyor ya?" diye bağırdı Buğra. Buğra'nın bağırmasıyla Deniz ağlamaya başladı. Şu an tirtir titriyor ve hüngür hüngür ağlıyordu. "Verin şu telefonu!" diye bağırıp telefonu elimden almaya çalıştı Rüzgar. Bense vermemeye çalışıyordum. Onların bunu öğrenmemesi gerekiyordu. Telefonu benden aldı almasına ama mesajı okuyamadılar. Telefonu elimden çekerken ben telefonun kilit tuşuna bastım, telefonda da şifre olduğu için bakamadılar.
Tüm erkekler şifreyi bulmaya çalışırken Buğra yine konuşmaya başladı. "Hemen ne olduğunu söyleyin ve şu lanet olası telefonun şifresini girin!" "Başka emrin var mı Buğra?" dedim ve telefonu sonunda onların elinden almayı başardım.
"Şu an çok saçma değil mi? Hep beraber eğleniyorken Deniz'in telefonuna gelen bir mesaj ile hepiniz donup kaldınız. Şimdi hiçbir şey söylemiyorsunuz. Kızlar sorununuz ne sizin?" dedi Selim sinirle. Aslında haklılar ama bunu onlara söyleyemeyiz.
"Tamam Selen sen Deniz'i al ve lavaboya gidin. Bizde Nilay'la birazdan geliriz!" dedim ve onları lavaboya gönderdim, iyi oldu bu en azından erkeklerle daha rahat konuşabiliriz. Onlar gidince erkeklere döndüm ve "Ortada tatsız bir şaka var. Birazdan açıklarız ama şimdi kızların yanına gitmeliyiz!" dedim ve cevaplarını bile beklemeden Nilay'ı da alıp lavaboya gittim.
Deniz'in yanında olmamız gerekir. Ona destek olmamız gereken bi an varsa bence o an da şimdidir. Lavaboya girdiğimizde Deniz'i duvara yaslanmış oturur bi vaziyette ağlarken bulduk. Selen de onu sakinleştirmeye çalışıyordu.
"Ayy Deniz yapma böyle yaa kıyamam sana!" Yanına çöküp ona sarıldım. "Ya Gökçe okumadın mı mesajı!" Gözyaşlarımı silip "Versenize bi daha okuyayım şu mesajı!" dedim ve Nilay'da olan Deniz'in telefonunu aldım ve açıp okumaya başladım.
'Bilinmeyen Numara'
"Deniz aşkım selam. Ben Mert. Unutmamışsındır beni. Seni ne kadar özlediğimi anlatamam. Ama merak etme artık hep beraber olacağız. Istanbul'dayım. Seni bulduğum zaman hiç ayrılmayacağız. En kısa zamanda..."
Mesajı okurken midem bulandı resmen. Pislik Mert bulmuştu bizi. Şimdi bu Mert kim, neler oluyor diyeceksiniz. Bu Mert Deniz'in iki yıl önceki sevgilisi. Kendileri 8-9 ay falan çıkmışlardı. Sonra Deniz bu çocuğun bazı davranışlarından rahatsız olduğu için ondan ayrıldı. Tabi o bunu hazmedemedi; ilk bağırıp çağırdı, hayır benden ayrılamazsın, izin vermem falan diye Deniz'i zorlamaya başladı. Deniz ısrarla kabul etmedi. Sonra bi süre ses seda çıkmadı. Ama geçen yaz tekrar Deniz'in karşısına çıkmaya başladı. Çocuk bildiğin takıntılı, Deniz'e takmış durumda. Resmen Deniz'e "Ya benim olursun ya da kara toprağın" dedi. Hatta bir kere kaçırmaya bile kalktı Deniz'i. Allah'tan o ara benim kuzenim Volkan yanımıza geldi de bize yardım etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK RÜZGARI
RomanceRASGELE İÇİNDE #2 Romantizm içinde #143 "Hani diyorsun ya seni çok seviyorum diye. O çok ne kadar çok?" dedi. "Güzel soru. Öncelikle şunu söylüyorum seni sevemin bir ölçüsü yok. Ama benzetme yaparsam, hani küçük bir çocuğa çok sevdiği bir şeyi göst...