Merhabalarr. Yepyeni bir bölüm ile karşınızdayım. Bu arada tüm hepimizin Ramazan ayı mübarek olsun. Tuttuğumuz oruçlar kabul olsun! :))
.......
Uff bu ne gürültü sabah sabah ya? Bu saatte bu ne ses? Hafta sonu bilem yatma yok! Kesin ben rüya görüyorum yoksa bizim kızlar onları öldüreceğimi bildikleri için bu saatte süpürgeyi takıp süpürge çekmezler. Erkekler desen zaten mallar. Sözde öğrenci evinde kalıyorlar. Her hafta gelen temizlikçi kadınları var. Evi ona temizletiyorlar. Bence hiçte öğrenci değiller ama neyse. Onların temizlikçileri de bu saatte gelmiyorki. Ee kim o zaman bu embesil?
Odamın kapısını açınca süpürge sesinin gerçektende bizim evden geldiğini gördüm. Tabi bağırmam anında oldu. "Ne oluyor bu evde ya? Neyin kafasını yaşıyorsunuz? İnsan hiç saat öğle 12'de temizlik yapar mı ya? Uyuyorum ben burda uyuyorum! Siz niye yatmıyorsunuz bu arada?"
"Şişştt Gökçe sessiz ol! Zaten biz çekmiyoruz süpürgeyi. Deniz çekiyor. Biz de bu sesle uyandık. Hanım efendi kendini stresten temizliğe vermiş!" dedi Nilay.
"Beni ilgilendirmez efendim! Pazar uykusu diye bir şey var. Hani bir hafta boyunca beklersin, gün sayarsın, iple çekersin çünkü çok keyifli bir uykudur. İşte bugün tam da o gün ama bırakmıyorsunuz ki uyuyayım! Stres mıtres anlamam ben arkadaş! Denizzz!"
Hala beni süpürgeden duymadığı için gidip fişi çekmek zorunda kaldım.
"Kızım sen mankafa mısın? Bu saatte neyin kafasını yaşıyorsun? Ben bu evdeki temizlik saatlerini akşama doğru olarak ayarlanadım mı? Ayrıca sabahın bu saatinde gürültü çıkarmayı yasaklamadım mı? Ne yapıyorsun sen yaa?"
"Temizlik yapıyorum Gökçecim. Ayrıca sana da günaydın."
"Ne yani Deniz bu kadar söylediğim şeyden bunu mu çıkarttın? Ya bırak da yatalım!"
"Olmaz temizlik yapmam lazım yoksa patlarım!"
"Ben de yatmazsam patlarım. Napcaz?"
"Off Gökçe ben üzüntüden ne yaptığımı biliyor muyum sence?" deyip ağlamaya başladı. Tüm kızlar önce birbirimize sonra da Deniz'e bakmaya başladık. Tam bu sırada kapı çaldı. Selen'in kapıyı açması sonucu erkeklerin geldiğini gördük.
"Oğlum bak ben dedim yanlış duymadım diye. Bak kalkmışlar. Buğra ver 100 TL'mi!"
"Kızlar siz bu saatte kalktığınıza emin misiniz? Al ulan Emre. Paragöz. Bitirdiniz kızlar beni!"
"Bi dakika, bi dakika! Siz bizim üzerimize iddaaya mı girdiniz? Mal mısınız siz?"
"Siz bu saatte kalkmazdınız ki! Zaten olaylar bi bende ters gitsin. Siz niye erken kalktınız?"
"Yalnız hatırlatayım erken değil"dedi ve saatine baktı Rüzgar. "Saat şu an tam olarak 12:17"
"Her neyse kızlar için erken sonuçta!"
"Bi dakika Deniz sen neden ağlıyorsun?"dedi Buğra kaşlarını çatarak. Buğra'nın söylemesiyle hepimiz unuttuğumuz Deniz'e döndük.
"Şeyy soğan doğruyordu da!" dedi Selen saçmalayarak.
"Süpürgeyle mi?" dedi Emre.
"Uff Gökçe işe yaramadı bi el atsana." dedi Selen kulağıma doğru."Lafın gelişi soğan doğruyordu. Yani şeyy işte"
"Ney işte?" dedi Rüzgar.
"Kızlar bu defa bende kurtaramıyorum bi şey söyleyin." Bana umutsuz vaka şeklinde bakmaya başladılar. "Siz erkekler bir acayipsiniz! Biz gurbet ellerde, elin oğullarıyla aynı katta, neredeyse beraber yaşıyoruz. Biz de insanız yani ailelerimizi özlüyoruz sonuçta!" dedim ajitasyon yaparak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK RÜZGARI
RomanceRASGELE İÇİNDE #2 Romantizm içinde #143 "Hani diyorsun ya seni çok seviyorum diye. O çok ne kadar çok?" dedi. "Güzel soru. Öncelikle şunu söylüyorum seni sevemin bir ölçüsü yok. Ama benzetme yaparsam, hani küçük bir çocuğa çok sevdiği bir şeyi göst...