Multide Selim var. Bölüm sonunda Selim'e güleceğinize eminim. Bu yüzden koymak istedim. Okuyan arkadaşlardan ricam oy ve yorum yapabilir misiniz? Sizin birkaç dakikanızı alacak ama benim için önemli. Keyifli okumalar dilerim...
..........Tam bunları ona soracakken görüş açımızaAteş'in lüks arabası girdi. Sonra Ateş arabadan indi ve bize doğru gelmeye başladı. Yanımıza gelince yanağıma küçük bir öpücük kondurdu ve 'Nasılsın Canım' dedi. O an ben sadece Rüzgar'a bakıyordum ve maalesef Rüzgar'ın öldürücü bakışlarına maruz kalıyordum.
Rüzgar bana öyle bakarken ben donmuş bir şekilde bakıyordum. Rüzgar sinirlenmiş olacak ki çenesi kasıldı, elini yumruk yaptı. O pozisyonda durmuş bi şekilde bana bakıyordu. Siz bi oyle hayal etsenize bakın nasıl oluyor?
Yüzümün önünde bi elin gidip gelmesiyle gözümü elin sahibine çevirdim. Bunu yapan Ateş'ti."İyiyim" dedim mırıldanmaya benzer ses tonumla Ateş'in sorusu yeni aklıma gelince. Rüzgar birden önümden çekilip gidince hızlı adımlarla yürümeye başladım ve "Hadi Ateş gel" deyip binaya ilerledim.
Rüzgar öyle bi hızlı gitti ki olimpiyatlara katılsaydı kazanırdı yani o derece. Ateş'le içeri girerken "Biz geldik!" diye bağırmayı da ihmal etmedim. Ateş salonda geçerken ben de elimdeki poşetleri mutfağa bıraktım. Sonrada yanlarına geçtim.
İçimden Rüzgar'ın nasıl sinirlendiğini düşünürken Deniz'in kolumdan tutup beni kaldırmasıyla beraber mutfağa girdik.
"Ee Gökçe yolda mı gördünüz birbirinizi?"
"Yok biz burdan Rüzgar'la birlikte çıktık ve kapının önüne kadar onunla geldik. Sonra Rüzgar Ateş'i görünce beni bırakıp gitti"
"Aaa, o zaman onları da çağıralım. Sonra ayıp olur."
"Emin misin? Sonra yine bi şey çıkmasın?"
"Yok ya git çağır sonra daha da sinirlenirler."
"Tamam ben gidiyorum o zaman"
"Hadi Gökçe"
Gidip onların kapısını çaldım. Ahh bu erkeklerin üşengeçliği beni bitirecek. Ya burdan duyuyorum. Biri diyo git kapıya bak, o da diğerine diyo. Açsanıza şu kapıyı.
Selim kapıyı açınca 'ya niye açtınız. Ben zaten öylesine , keyif için zilleri çalıyorum. Ne gerek vardı açmanıza!' diyecektim ama son anda ayıp olur diye söylemekten vazgeçtim.
"Selam. Şey bize gelsenize? Hem bi misafirimiz de var."
"Misafir kim?"
"Geliyor musunuz? Gelmiyor musunuz?"
"Tamam bizimkileri alıp geliyorum." dedi ve içeri girdi. Bebe bizim eve girdim ama kapıyı tam kapatmadım. Biraz aralık bıraktım. Sadece onlar mı üşengeç? Napiyim edemiyorum arkadaş!!
İçeride oturmuş sohbet ederken erkekler geldi. Anda misafirimiz Ateş olduğu için öyle sırıtarak gelmediler. Hatta Rüzgar'ın kaşları çok kötü çatıktı.
Hepsi bir yere yerleşirken Rüzgar yanıma oturdu. Biz niye hep yakın oturuyoruz? Ya yanyanayız yada karşı karşıya.
Ona bakıp gülümsedim fakat beyefendi oldukça sinirli görünüyordu. Asıl sinirli olması gereken benim bay gıcık. Sen beni bırakıp gittin. Bu sözleri kafamdan def ederken Selenler çayları getirmeye başladı.Ortamda birden sessizlik çökünce bende gerildim. Çünkü daha dün bunlar kavga etti. Bu sessizlik hic hayra alamet değil. Şu an Rüzgar kalsa Ateş'i dövse hiçte şaşırmam yani o derece.
"Gökçe biraz odanda başbaşa konuşsak mı?" dedi Ateş başbaşa kelimesine özel bi vurgu yaparak. İlk olarak kafamı çevirip Rüzgar'a baktım. Kaşları daha da çatılmayacak kadar çatılmıştı am Ateş misafirimidi Ateş. Tamam gel dedim ve odama geçtik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK RÜZGARI
RomansaRASGELE İÇİNDE #2 Romantizm içinde #143 "Hani diyorsun ya seni çok seviyorum diye. O çok ne kadar çok?" dedi. "Güzel soru. Öncelikle şunu söylüyorum seni sevemin bir ölçüsü yok. Ama benzetme yaparsam, hani küçük bir çocuğa çok sevdiği bir şeyi göst...