32. Bölüm:Neden?

515 286 327
                                    

"NOT:YENİ BÖLÜM 250 YORUM SONRASINDA GELECEKTİR!"

Okumaya başladığınız tarih ve saati buraya bırakabilirsiniz!

••••••••••

"Senin beni sevmen ne demek, sen bilemezsin!"

••••••••••

Gönderen: Ateş

"Gökçe biraz konuşabilir miyiz? Saat geç haklısın ama çok önemli. Dışarıda, binanın kapısının önündeyim. Gelmeni bekliyorum. Gel!"

Mesajı okuyunca şaşkınlıktan ağzım açık kaldı. Gecenin bu saatinde Ateş'in ne işi vardı ki burada? Ne konuşmaya gelmişti hem? Bizim onunla konuşacak bir şeyimiz kalmamıştı.

Hemen camın yanına koştum ve perdeyi hafifçe aralayıp aşağı doğru baktım. Binanın merdivenlerinde oturmuş bir kişi vardı ve kıyafetlerine bakacak olursak bu kişi gerçekten de Ateş'ti. Aklıma birden Rüzgar'ın veya arkadaşlarından birinin onu görme ihtimali gelince hemen telefonumdan mesaj yerine girdim ve yazmaya başladım.

Gönderilen: Ateş

"Gecenin bu saatinde senin burada ne işin var? Ne söyleyeceksen mesajdan yaz, aşağı inemem. Ayrıca git buradan. Bir gören olursa ben mahfolurum!"

Mesajı gönderip beklemeye başladım. Pencereden de bakmaya devam ediyordum. Hiçbir kıpırdama olmadan oturuyordu hâlâ, gitmeye hiç mi hiç niyeti yoktu. Gelen bildirim sesi ile gözlerimi pencereden ayırıp telefonuma döndüm.

Gönderen: Ateş

"Hiçbir yere gitmiyorum. Önemli dedim. Gerekirse sabaha kadar burada beklerim. Sabah evden çıktığında konuşurum seninle NOKTA!"

Şaşkınlıkla ekrana baktım. Bu çocuk kendini ne sanıyordu da böyle davranabiliyordu? Amacı ne? Oflayarak dışarı baktım tekrar. Cama bakıyordu sefer. Perdeyi hızla çekip yatağıma oturdum. Şimdi ne yapacaktım ben? Ateş'in yanına mı gitmeliydim, yoksa hiçbir şey olmamış gibi boş verip yatmalı mıydım?

Diyelim ki boş verdim ve hiçbir şey olmamış gibi yatıp uyudum. Sabah dışarı çıktığım sırada Rüzgar onu görecek ve kavga çıkacaktı. Şimdi iner isem hem Rüzgar'ın arkasından iş çevirmiş olacaktım hem bir gören olursa benim için zor bir durum olacaktı.

Oflayarak kafamı yastığıma gömdüm ve elimden geldiği kadar kısık sesle çığlık attım. Ardından ayağı kalktım ve pencereye doğru gidip Ateş orada mı diye baktım. Oradaydı işte, hiçbir yere gitmemişti ve gitmeyecekti. Perdeyi tekrar düzeltip dolabıma yöneldim. Üzerimde siyah bir tayt ve pembe bir bluz vardı. Dolabımdan mavi şişme montumu çıkarttım ve hemen giydim. Kıyafetlerimin saçma durmasını umursamadım bile, gecenin bu saatinde geliyorsa böyle görür o da beni. Telefonumu ve anahtarını alıp olabildiğince sessiz bir şekilde odamdan çıktım. Ayakkabılıktan siyah terliklerimi çıkartıp elime aldım ve sessiz olmaya dikkat ederek dış kapıyı açtım. Evden kaçmak ne zor işmiş be!

Terliklerimi giyip kapıyı yavaşça kapattım. Merdivenlerden hem hızlı hem de ses çıkarmamaya özen göstererek iniyordum. İçimden tekrar yedinci kata taşındığımız kendime ve bizimkilere sövdüm. O kadar çok merdiven vardı ki in in bitmiyordu bile. Ben ne konuşacaktım ki onunla, gece gece nasıl gelebilirdi buraya? Bu ne cürret? Rüzgar şu an benim yaptığımı bilse belki ölene kadar benimle konuşmazdı. Konuşmazsa da haklıydı yani. Aynı şeyi Rüzgar yapmış olsaydı onunla günlerce konuşmazdım bile. O yüzden hiçbir laf edemiyordum şu an. Sinirle elimi saçlarımdan geçirdim ve son basamağı da indim, içimden gelen geri eve gitme isteğini bastırdım, ve dış kapıyı açıp dışarı çıktım.

AŞK RÜZGARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin