*Dağıtalım diyorum çocuklar bu dumanı, gül alıp satmanın tamdır zamanı...
-Cemal Süreya
••••••••••
Not:Multide Gökçe Sertkaya
Rüzgar Kılıç'ın ağzından...
Üniversiteyi İstanbul'da diş hekimliği fakültesinde okuyacaktık.
Tüm hazırlıklarımızı tamamlayıp İstanbul'a gittik. İstanbul sokaklarında gezerken bir yandanda ev ararken Buğra beni dürttü."Kanka şu binanın 7. katında iki tane boş daire ilanı var. Sence bi bakalım mı şunlara?" bende kafamı onaylar şekilde salladım. Binaya girdik ev sahibi ile ilgili sorular sorduk önümüze çıkan ilk eve. Ev sahibinin arkadaşı bi alt katta oturuyormuş.
Aman ne güzel(!) Sonra daha evde bi ses çıktı mı gidip ev sahibine yetiştirirdi. O da babama, babamda bizi bi güzel fırçalardı. Gidip adamla konuşmak istedik ama bu konuları büyüklerin halletmesinin daha doğru olacağını düşündüğümüz için babalarımızı aradık.
Babamlar adamla konuştu, anlaştı hatta bi yıllık kirayı peşin verdiler. Çünkü bizim için fiyat sıkıntısı yoktu. Bizimkilerin ve benim babam Büyük Saraçlı Holdinglerinin sahibidir. Neden böyle sıradan bi evde yaşamak istediğimize gelirsek bizim aileler oturup anlaşmış. Gerçek bi öğrenci gibi bir öğrenci evinde okumamıza kadar vermişler. Ne kadar saçma? Şimdi eve bi kız getirince kızlar neden bu kadar zenginsiniz de böyle bir evde yaşıyorsunuz derse ne diyeceğim ben? Biri bunu açıklasın!
Babamlar anlaşma ve kankalaşma işini bitirince hep beraber mobilya bakmaya gittik.
Gökçe Sertkaya'nın ağzından ....
Eşyalarımızı almış kızlar ile eve taşınıyorduk ki tam karşımızdaki kapı açıldı ve içeri eşyalar taşınmaya başlandı. Eşyalara bakan çocukların da maşallahı vardı yani o kadar yakışıklılar siz anladınız. Bizm eşyalar bitince biz içeri girdik.
"Gökçe kapıdaki erkekleri görmedin mi ne kadar yakışıklılar" dedi Deniz saçma bir sırıtma ile. Off gibi mırıltır çıkarıp önüme döndüm.
Biraz sonra boşalan kartonları atmak için kapıyı açtım ve dışarı çıktım. Kartonları alıp merdivenerden aşağı inerken biriyle çarpıştım. İkimizinde elinde olan kartonlar yere devrildi. Çocuk dediğime bakmayın benim yaşlarımda gayet iyi giyimli çok yakışıklı bir erkek. Gıcık çocuk özür dileyeceğine "önüne bak be" diye çirkefleşti. Çocuğa ters bi bakış attım ve yerdeki kartonlarımı alıp aşağı indim.
Çöpleri bırakıp yukarı çıktım. Biraz önce çarpıştığım çocuk biriyle konuşuyordu. Konuştuğu kişi ona Rüzgar diye seslendi. Demek 'Rüzgar'dı gıcık beyimizin ismi.
••••••••••••
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK RÜZGARI
RomanceRASGELE İÇİNDE #2 Romantizm içinde #143 "Hani diyorsun ya seni çok seviyorum diye. O çok ne kadar çok?" dedi. "Güzel soru. Öncelikle şunu söylüyorum seni sevemin bir ölçüsü yok. Ama benzetme yaparsam, hani küçük bir çocuğa çok sevdiği bir şeyi göst...