6.Bölüm ''Sana Demiştim!''

22.5K 839 47
                                    

Olaylar, ilişkiler, duygular karışmaya başlıyor heyecan yavaş yavaş artacak bölümler ilerdikçe :) Yorumlarınız için herkese bir kez daha teşekkür ediyorum ve diğer bölüme yorum yapan, oy veren herkesi tekrar görmek isterim ^_^ Keyifli okumalar...

Gözlerimi açtığımda en son hatırladığım kollar arasında değildim. Onunla takas edilmiş, eski yerim kadar olmasa da konforlu sayılabilecek bir yatakta yatıyordum. Etrafımdaki fazla beyaz eşyaları ve duvarları gördüğümde hastanede olduğumu fark ettim. Annemler hastanede olduğumu öğrenmiş miydi? Endişelenmişlerdir duyduysalar. Boş yere de değil merakları hani. Şimdi bilmediğim bir böcek bacağıma kadar tırmanıp beni soktuğunda panik yapmamak elimde değildi. Doruk olmasaydı yanımda kesin  panik atak geçirirdim o korkuyla!

Acaba o neredeydi? Beni bırakıp da gitmiş miydi hastaneden? Ya da hiç beni bırakmakla uğraşmayıp kaldırımın kenarına atıp ambulansı arayıp gitmişti? Yapar yapar o! Zaten benimle tanıştığından beri hamarat babaanneler gibi başına örmediğim çorap kalmamıştı adamın.

Uykudan şişmiş gözlerimle odanın içini taradığımda koltukta yatan onu gördüm. Bir dakika şuan kırmızı karların yağdığı, gökkuşağını kaydırak niyetine kullandığım, çeşmeden su değil de çikolata akan o tatlı rüyalarımdan mı görüyordum yoksa? Ne kadar gerçek olduğunu anlamak için '' Sonsuz bölü sonsuz tanımsız, ivme eşittir hız bölü zaman, üçgenin iç açısı 180, onbirgenin? Yok çok uzun şimdi onu yapamam...'' diyerek kendime sınava hazırlanırken aklımda kalan soruları sorup gerçekten de rüya olmadığını anladım. Ne yapayım, gerçek tespiti yapmak için kendime zarar mı vereyim bu hasta halimle?

Koltukta ceketini çıkarmış, kollarını göğsünde kavuşturup oturarak fazlasıyla rahatsız gözüken bir halde uyuyan Doruk'a baktım. Boynu tutulacaktı o halde benim yüzümden. Ama uyurken fazla masum duruyordu uyanıkken olduğunun aksine. Kıvrık kirpiklerinin sakladığı gözleri bu kez ateş saçmıyordu, çenesi de bana iğneli sözler sarf etmek yerine kapalı ve sarkık duruyordu. Yatağımda yan dönerek ona bakmaya başladığımda ilk kez dikkatle inceledim onu. Kaşları masum duran yüzüne göre halen çatıktı. Uykusunda bile! Keskin bir çehresi yoktu ama ciddi bir havası vardı. Bana alaylı sözler söylerken bile duruşunu bozmuyordu ama gözleri alaylarının baş temsilcisiydi onun. O güzeldi. Yani kusursuz gibi duruyordu dışarıdan bakılınca. Sinir bozucu şeyler söylese de çenesini açınca sesini duymayı seviyordum. Bazen bana takılması da hoşuma gidiyordu...sadece bazen.

Yatağımda yatmaktan sıkılınca doğrulup oturdum. Elimle komodinin üzerini yoklayıp bulduğum kumandayı alıp televizyonu açtım. Sabah haberleri, yeşil çam, pembe dizi derken çizgi filmi bulunca anında durdum. Tom ve jerry de es geçilmezdi şimdi. Nasıl eğlenceli bir şeydi bu böyle. Konuşmuyorlar ama izlettiriyor kendini, tüm gün çıplaklar ama denizde şort giyiyorlar, Tom'un sahibinin hep roket gibi tombik bacakları görünüyor , kafası kayıp ama sesi duyuluyordu ancak yine de zevkliydi işte.

Pür dikkat onları izlerken gülmemek için dudaklarımı ısırıyordum. Gülemediğim zamanlar da elime kumandayla vuruyor kahkahalarımı öyle zapt ediyordum. Keyif vericiydi bu çizgi film. Yine kahkaha atmamak için dudaklarımı ısırdığımda onun uykudan boğuk çıkan sesini işittim.

''Kanatacaksın dudaklarını. Gül, nasıl gülmek istiyorsan Nehir.''

Gözlerinin altı çökmüş ve beyaz yerlerinde kırmızı damarlar oluşmuştu. Uykusuzdu. Ve bana ruhsuz çıkışı kesinlikle samimi değildi. Sonra uykusuna devam etmek istediğini aşikar eden kırmızı gözleri tekrar kapandı. Başını koltuğa iyice yaslayıp kendine daha rahat bir pozisyon ayarlayıp durdu. Uyumasın konuşabilirdik ,hazır o böyle sakinken üzgün olduğumu da söyleyebilirdim.

AŞKA 'DÜŞÜŞ' (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin