Keyifli Okumalar =)
Uyandığımda gözlerimi açamamıştım. Başım hayatımda yattığım en rahat yastıkta dinleniyor olmasına rağmen bedenim üzerimden yüklü kamyon geçmişte tüm kemiklerimi kırmışçasına ağrıyordu. Hele ki başım, sanki içinde bandolar çalınıyordu. Takımı yöneten majörün elindeki o süslü değneği alıp her birini delmek istiyordum! Ah ne demeye adını bile hatırlamadığım barlara gidip içmeye kalkışırdım? Hep o Doruk denen kendini beğenmiş yüzünden oldu bunlar. Birinin benden rahatsız olduğunu hissettiğimde yada düşündüğümde o an ufalıp bir yerlerde kaybolmayı istiyorum. Gerçekten fazlalık gibi hissetmek benim kabusumdu sanki. Her insan korkardı yanındakileri rahatsız etmekten. Ancak ben fazla utangaçtım bu tür mevzularda.
''Başım...ne oldu bana böyle? Çatlayacak sanki şimdi başım.'' Elimle alnımı ovalarken çok yakınımdan gelen sesle irkildim. Yüzüme çarpan ılık nefes ve ardından yüzümü örten saçlarımı çeken bir çift el hissettim.
''Çok içtin ondandır.''
Onun sesini duymamla açmak istemediğim gözlerimi aniden açmıştım. İlk başta bulanık olan görüntü netleştiğinde karşımda yayılmış gözleri kızarık, arsızca gülümseyen Doruk'u gördüm.Nasıl gelmiştim buraya?
Fal taşına özenerek kocaman açılan gözlerim şaşkınlığımın en belirgin imgesiydi. Fazla yakındık yani nefesini, teninin kokusunu duyumsayacak kadar yakındım ona. Bu zaman kadar kimse yanıma onun kadar yaklaşamamıştı ve biranda tüm o yolu kat etmesi beni ürkütüyordu.
Ondan uzaklaşıp kaçmak adına abartısız bizim evin salonu büyüklüğündeki yatakta geri geri süründüm. Kendisinden kaçtığımı anladığında kaşlarını çattı. Çene kemiklerinin üstündeki kasları şişip hafif bir çıktı oluşturduğunda dudaklarını yalayıp yerinden kalktı ve bana doğru yöneldi. Kaçış hızımı arttırdığımda arkamı göremediğim için yatağın sonuna geldiğimi fark edememiştim. Sırtım denk geldiği boşluk yüzünden tam düşecektim ki ayak bileklerime doladığı elleri beni hışımla kendine doğru çekti. Hay bin su kaydırağı aşkına, bu adam resmen dengesiz! Yaşadığım ani şok yüzünden şaşkın ördek gibi göründüğünden emin olduğum yüzümü daha normal bir ifadeyle takas edecektim ama çakma batman bu konuda taviz vermiyordu.
Dizleri ve ellerini üzerine dikili vaziyette emekleyerek üzerime kadar çıkmıştı. Başımın ki yanında duran elleri, ılık nefesi, çikolata rengi gözleri ve ah öfkeli bakışlarıyla röntgen filmimi çekiyordu sanki. Ona bakmamaya özen gösterip yabancısı olduğum odayı tanımaya çalışıyordum. Ben kimin odasındaydım böyle? Beynimde çalan tehlike alarmları, hala dırdırları, anne vaazlarıyla birlikte bilmem kaç kilowattlık enerji yemiş ampul gibi aydınlanmıştı biranda zihnim.
''Sakın benim odam burası deme!'' diye cırladığımda ben bile kendimden korkmuştum. O sesi daha sık kullanmalıydım Doruk'a karşı. İyi bir koz sayılabilirdi.
''Dedim say o halde.'' Adi! Benim onun odasında, onun her gece girip uyudu yatağında, kokusunun sindiği nevresimlerin arasında ne halt ediyordum acaba?
''Beni nasıl odana çıkarırsın sen Doruk? Sapık mısın?''
''Kendin dedin. Sarhoşum kimse beni böyle görmesin, odana çıkar dedin. Müşteri memnuniyeti temel ilkemiz Nehir Er. Ve şu yakıştırmayı yapmaktan vazgeç artık! ''Ah tam bir pislikti işte! Ona yakışır şekilde dalga geçiyordum benimle. Kendince kuruyordu olay örgüsünü. Öyle bir dediğimi hatırlamıyorum.
''Alay etme benimle. Ciddiyim ben sarhoşum hadi nasıl sen nasıl bana uyarda beni odana, mahremine alırsın? Dün ne söylediğimi bile hatırlamıyorum ki!'' sahi birkaç saat öncesi zihnimden silinmişti sanki orada bir boşluk vardı ve yerini şiddetli baş ağrısıyla takas etmişti. Böylelikle dolduruyordu ağrı boşluğu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKA 'DÜŞÜŞ' (Tamamlandı)
RomanceHer yazın 'güzel' bir hikayesi vardır... Her gün yeni bir umut, yeni bir ufuk ve yeni bir macera demekti onlar için.. Onlar sert zeminli, oldukça lüks kokan, bu zamana dek öğretmen birinin oldukça tuzlu olan o konaklama fiyatını ödeyemeyeceği...